Ah benim “
” ama aklı kıt yarı aydınım benim, bakıyorum da yine o soruyu soruyorsun: “
Nasıl olur da AKP kazanır!”
Yahu hâlâ mı?
AK Parti kurulur kurulmaz tek başına iktidara geldiği 2002'den bu yana tam 13 yıl geçti sen her seçim aynı soruyu soruyorsun!
Bu kadar da olmaz ki!
Böyle şapşallaşacağınıza “
” deyin bari.
O kadın dediğim,
.
Seçimden kısa süre önce 100 adet yarı aydın yan yana gelmiştiniz de, “
Türkiye'ye gelme, gelirsen Erdoğan'a yarar
” şeklinde bildiri yayımlamıştınız.
Merkel dinlemedi, inadına Türkiye'ye geldi, gelince de haliyle Erdoğan'a yaradı. Hem de yüzde 49, 5 oranında…
Böyle deyin.
Olmaz mı?
O halde, “
” deyin.
Hani daha sonra da 100 imzayı ikiye katlayıp 200 imzayla, “
Türkiye Cumhuriyeti'nin katil olduğunu, bütün ülkelerin Türkiye'yle ilişkilerini gözden geçirmeleri gerektiğini
” dile getirmiştiniz.
Mahut bildirinize işlerlik kazandırın, “BM ve NATO devreye girseydi AKP kazanamazdı” falan deyin, yani, suçu onların üzerine atın.
Hülasa, bir şeyler bulup buluşturun ama ne olur artık “
” diye mal mal sormayın.
Siz böyle yapınca, “
” diyerek Kürt milletvekillerini manşete çeken ırkçı faşist gazetenin şaşkaloz köşe yazarları, hani şu “
HDP'ye oy verin AKP'den kurtulalım
” diyen faşist köşe yazarları apışıp kalıyorlar.
Böyle yapmayın, 13 yılın ardından artı 4 yıl daha tek başına iktidar olma hakkı elde eden bir parti için sorulacak soru mu bu Allah aşkınıza?
Hayır yani, AK Parti'nin nasıl kazandığını anlayabilmeniz için size daha kaç yıl lazım?
Naçizane tavsiyem, bakışınızı değiştirmeyi deneyin, öküzün trene baktığı gibi sittin sene baksanız bir şey anlayamazsınız.
***
Cumhuriyet gazetesinin, “
” manşetinden mülhem, “
Al sana 4 yıl daha AK Parti
” demiyorum, artık anlayın diyorum.
Paralelin altına, PKK'nın önüne yatacağına biraz aklınızı çalıştırın.
Aklınız çalışmıyorsa, eleman gibi omurgalarınızı çalıştırın.
Bundan sonra AKP'nin yaptığı iyi şeyleri de yazacağım, artık fabrika ayarlarına dönüyorum demiş ya onu diyorum.
Yahu zaten senin fabrika ayarların bozuk; “
” veya “
” manşetlerini kim attı?
Utanma duygusunu kaybettiniz mi işte böyle rezil rüsva olduğunuzu bile fark edemezsiniz.
***
Seçimin ertesi arayıp “
” diye söze başladı, “
” demeye kalmadı, anlatmaya koyuldu.
Kim mi?
Siz tanımazsınız, CHP'li bir dostum; kimi zaman yerel gazetelerde yazar, spor camiasında tanınan biri.
Erdoğan, paralel örgüt hakkında, “
” dediğinde inanmamış, “
” demişti. Ben de “
Herkes uzlaşsa Erdoğan uzlaşmaz
” karşılığını vermiştim.
İşte bu konuşmamızı hatırlatarak, “
” dedi.
Bu seçimde CHP yerine ilk kez AK Parti'ye oyunu kullandığını söyledi. Sadece kendisi de değil ailesi ve yakın çevresiyle birlikte.
Onca yıldır oy verdiği CHP'ye kırgındı, öfkeliydi.
CHP'nin
sahipleniş şekli bardağı taşıran son damla olmuştu.
“Partimden utandım” dedi, “Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti düşmanı bu ajan örgütle mücadele ederken, benim partim onlara kol kanat gerdi…”
***
Paralel yapıyla mücadelenin ne kadar önemli olduğunu sadece
örneğine bakarak da rahatlıkla anlamak mümkündür.
Öyle bir yapı ki bu ilişkiye girdiği bünyeyi zehirliyor, ifsat ediyor.
Nazlı Ilıcak bu yapıyla düşe kalka bakın ne hale geldi.
AK Parti'nin paralel örgüte yönelik tavrını, “
” diyerek eleştiren
'in bir televizyon kanalında geçen gün, “
28 Şubat'ta orduya kulak tıkadık, o muameleye layıkmışlar
” deyiverdi.
Hiç utanmadı.
Utanmak gerçekten çok önemlidir.