Orayı da cenâbet etti

04:0019/12/2015, Cumartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Salih Tuna

Atilla Dorsaymedyaya baskıların artmasından ve kimi gazetecilerin tutuklanmasından şekvacı olduğu geçen günkü yazısında, “Özelikle Zaman'da düzenli yazan Türköne ve Alkan'dan ne çok şey öğreniyorum…” ifadesiyle, Ahmet Turan Alkan ve Mümtaz'er Türköne'den sitayişle bahsetti.Madem öyle…Madem sevgili Dorsay mezkur yazarlardan çok şey öğrenmeyi başarabiliyor, biz de bu öğrenme faaliyetine birazcık katkıda bulunalım.Nerden başlasak…Mesela, henüz piyasaya çıkmamış kitabın kovuşturmaya uğramasına ve müellifiAhmet

Atilla Dorsay
medyaya baskıların artmasından ve kimi gazetecilerin tutuklanmasından şekvacı olduğu geçen günkü yazısında, “
Özelikle Zaman'da düzenli yazan Türköne ve Alkan'dan ne çok şey öğreniyorum
…” ifadesiyle, Ahmet Turan Alkan ve Mümtaz'er Türköne'den sitayişle bahsetti.

Madem öyle…

Madem sevgili Dorsay mezkur yazarlardan çok şey öğrenmeyi başarabiliyor, biz de bu öğrenme faaliyetine birazcık katkıda bulunalım.

Nerden başlasak…

Mesela, henüz piyasaya çıkmamış kitabın kovuşturmaya uğramasına ve müellifi
Ahmet Şık
'ın tutuklanmasına biz isyan ederken,
Ahmet Turan Alkan
ne yazıyormuş bi bakalım mı?

Hadi bakalım: “
Ne var ki bizde kâğıda yazılmış veya basılmış her nevi metne kudsiyet atfetmek de bir tür entelektüel fetişizmdir. Ne münasebet yahu; elbette bir kitabın müsveddesi suç delili (ama fikir suçu değil) kapsamına girebilir. Burada hâlâ bilmediğimiz şey, şu meşhur kitabın müsveddesinde suç niyetine nelerin yazılı olduğudur. Onlar ketum davrandıkça, daha yayınlanmadığı halde yayınlandığı gün itibariyle satış rekorları kıracağı kesinleşen şu meşhur “İmamın Ordusu” kitabının uğradığı entelektüel mazlumiyetin katsayısı arttıkça artıyor. 'Sadece kitap yazdığı, fikirlerini kâğıda geçirdiği için' sabaha karşı evleri basılan, haksız yere tutuklanıp inim inim inletilen gazeteciler edebiyatının köpükleri giderek yayılıyor (…) Neydi konu: Yayınlanmadan yazarını hapse attıran kitap! İyi de baydı artık
. (26 Mart 2011, Zaman)

Sevgili Dorsay
, ayrıca, A. Turan Alkan'ın “Alevi Miyim Neyim” başlıklı yazısını da hararetle tavsiye ediyor…

Ah ne güzel, okuyalım, aydınlanalım.

Lakin, Atilla Dorsay da bi zahmet aynı yazarın
Madımak
hakkında yazdıklarını da arşivden bulsun okusun. Çok istifade edecektir, çoook!

Gelelim
Mümtaz
'er adlı elemana…

Sinema eleştirmenimiz, bu muhteremi de özgürlüklerden yana sanıyor, hiç gelmesek olmaz.

Mümtaz eleman, “
Ulusal medya 2010' teknikleri
” (1 Mart 2011, Zaman) serlevhalı yazısında, Ergenekon savcılarına kendini siper ederek, gazetecileri bakınız nasıl “infaz” ediyordu: “
Bazı gazetecilere veya moda tabiriyle kanaat önderlerine- Oda TV'de ele geçen 'Ulusal medya 2010' dokümanından bahsetmek, hırsızı iş üzerinde enselemeye, suikastçıyı parmağı tetikte pusuda yakalamaya benziyor. (…) başından itibaren Ergenekon davasının sulandırılması, içinin boşaltılması faaliyetleri düzenli olarak bu tekniklere uygun yapıldı. Son örneklerden biri: Savcı, Nedim Şener'e toplam elli soru soruyor. Dönüp hangi gazetelerin ve köşe yazarlarının, bu elli sorudan üçünü alıp 'bu soruların neresinde suç var' diye başlıklar attıklarına, yorumlar yaptıklarına bakın. 'Zayıf halkanın davanın geneliyle özdeşleştirilmesi' başka nasıl yapılır?..”

İş bu eleman geçenlerde Silivri'de nöbet falan tutmuş, iyi mi?

Nedim Şener, Nazlı Ilıcak'ın mahut nöbet şovunu, “mundar etti” şeklinde yorumlamış.

Biz bu elemanın nöbetine ne desek, nasıl yorumlasak acaba?

Yargının keskin kılıcı inecek, kelleler kopartılacak diyerek,
17 Aralık darbe teşebbüsü
ardından isterik naralar atan bu elemanın elinden gelse, sadece “dönemim başbakanını” değil,
Pensilvanya
'daki hocasına ve darbesine karşı çıkan gazetecilerin alayını içeriye tıkacaktı.

Şimdi kalkmış hiç utanmadan “özgürlükçülük” oynuyor!

Tansu Çiller
'e danışmanlık yaptığı dönemde, yani,
faili meçhul
cinayetlerden geçilmediği dönemde, “
devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir”
diyen de bu elemandı.

Şimdilerde solu pısırık ve sünepe buluyor.

Seçilmiş demokratik iradeye karşı illaki “
hendek kazılacak
,” muhteremi aşağısı kurtarmıyor galiba.

Halbuki…

Üç-beş yıl önce solcu gençlerden kafasına yumurta yediğinde feveran eden de kendisiydi.

“Bunlar marjinal sol örgütler, Türkiye'de şiddet geleneğini benimseyen TKP, ÖDP, EMEP gibi eski Marksist, Leninist silahlı örgütlerin yöntemlerini benimseyen ve sürdüren marjinal gruplar” demişti; “Ortalığa bunların sözünün egemen olmasına ve bunların zorbalığının hakim olmasına izin veremeyiz…”

Neyse, elemanı herkes tanıyor.

İstedim ki,
Atilla Dorsay
da tanısın.
#Atilla Dorsay
#mümtezar türköne
#madımak