Malumunuz, zaten
'den beri hep
'ya “gidiyoruz.”
Ne ki,
'ın “
” diyerek yerden yere vurduğu “
” ile “
” aynı şey değildi.
“
” bütün kurum ve kuruluşlarıyla Batı'ya adeta eklemlenmekti; AB'ye girmek de hedefti.
siyasi hayatı boyunca çağdaşlaşma ve modernleşmeyi eleştiriye tabi tutarak temellük ederken, Batılılaşmaya da hep muhalefet etti.
Bu nedenle de çoğu kez “
” olmakla suçlandı.
Hatta, “
” bahseden
'e,
unutulmaz bir “kapak” yapmıştı: “
”
Evet, hayalsiz olmaz, hedefsiz olmaz, ufuksuz olmaz ama gerçeklerden kopmak hiç olmaz.
Erbakan da sadece “hayal” etmekle kalmadı,
veya “
” gibi arayışlara girdi.
de bir nevi yola koyuldu.
Bırakmadılar…
'cularla “
”cular (günümüzün FETÖ'cüleri) el ele verip iş yapamaz hale getirdiler.
Daha evvel bu köşecikte,
deyince akla gelen
kumpasını, FETÖ davasından tutuklu yargılanan eski
'dan eski
'a kadar “
” emniyetçilerin kurduğunu yazmıştım. (10 Ekim 2016, Yeni Şafak)
Lafın düzünü edelim; 28 Şubat, “
” demekten ibaretti.
Yoksa nasibimize düşen dipçikti, vasiyetti.
Tastamam özgürleşmek için de AB'ye girmek gerekti. Öyle propaganda ediliyordu.
Özgürlük de
'nde bir bir belirlenmişti. Bu kriterlere uymak da “
” arasındaydı.
“Ev ödevlerimizi” yapmaya koyulduk. O kadar ki, kaldırım taşlarımızı bile AB müktesebatına göre döşedik.
AB'ye girme aşkımıza kokoreççilerden, bir kısım ulusalcıdan ve kimi Müslüman aydınlardan başka itiraz eden olmadı.
Gelgelelim, “müktesebat” veya “ev ödevi” diye diye bizi yol ayrımına getirdiler;
ya da ne pahasına olursa olsun vatanımızı savunacaktık.
Savunma gücümüz kırılsın diye ilkin (onulmaz fay hattı kırıklarına neden olan)
maruz bırakıldık. (Sonuçta, Gezi öncesi tek haneli olan faiz Gezi sonrası çift haneye yükseldi. Dolar derseniz, 2 liranın altındayken 3 lirayı geçti.)
Yetmedi; 17 – 25 Aralık 2013'te
'in ifadesiyle “
” gerçekleştirilmek istendi.
Başaramayınca, 15 Temmuz'da tankla, savaş uçaklarıyla saldırdılar.
Topyekûn püskürttük!
Ne ki, bitmedi. Şimdi en kırılgan noktamız, ekonomimiz, ağır abluka altında.
Nasıl direneceğiz?
Daha evvel yazmıştım, dolara levye atılmaz.
Liberalizm bize sadece ekonomik değişkenlerle yerleşmedi ki. Sosyal ve kültürel tüm kılcallarımıza kadar girdi.
Liberal bir dünyada egemen güçlere kafa tutarken, kılcallarında liberal değişkenler dolaşan bir toplumla nasıl direneceğiz?
Bu meydanda, 15 Temmuz direnişi teminatımızdır, ama yetmez.
Zaten yetecek olsaydı hükümet, dolarları TL'ye çevirmeyi veya
,
ve
'le kendi paralarımız üzerinden ticaret yapmayı hedeflemezdi.
En büyük teminatlarımızdan biri de
'ın en kritik eşiklerde dahi gerçekçi politikalar ortaya koyması ve ekonominin biricikliğinin alabildiğine farkında olmasıdır.
Şunu aklımızda tutmak mecburiyetimiz var: Mevcut işsizlik seviyesini koruyabilmemiz için yıllık ortalama yüzde 3 - 4'ler seviyesinde büyüme yakalamamız şart.
Son yıllarda bu seviyeleri yakalayamadığımız için işsizlik tek haneli rakamlardan tekrar yüzde 10'un üzerine çıktı.
'nin temel başarılarından biri takdir edersiniz ki, refahı artırmak ve yeni istihdam alanları oluşturmaktı.
Malumunuz, tasarruf seviyemiz çok düşük. Yatırımların finansmanı ve büyümenin sürdürülmesi için yılda 200 milyar dolar dışardan gelecek paraya ihtiyacımız var.
Bu parayı nasıl bulacağız?
Büyüme kompozisyonuna baktığımızda da şöyle bir sorunumuz var: Özellikle son yıllarda yatırımlar küçülürken tüketim harcamaları çok arttı.
Bu sorunları aşmanın bir yolu yok mu?
Olmalı. Olacak. Başka yolu yok.
Kısa, orta ve uzun vadede neler yapılmalı, onu da yarın anlatalım.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.