O koltukta oturma süreniz doldu

04:0011/01/2017, Çarşamba
G: 17/09/2019, Salı
Salih Tuna

Anayasa değişikliğine de başkanlık sistemine de külliyen karşı çıkabilir, hakaret etmeden, kırıp dökmeden istediğinizi söyleyebilirsiniz.



Doğruları söylemeniz de şart değil hani.



Muhalefet hakkınızdır, sonuna kadar kullanabilirsiniz. İlla ki sadra şifa bir şey söylemeniz de gerekmez.



Hatta, kafanızı hiç yormadan fabrikasyon ürünü o “

diktatör

” tezviratını alıp yapıştırabilirsiniz.



Hem diktanın yaptığı anayasaya toz kondurmaz, hem de “dikta anayasası” yapılıyor diye yaygarayı basabilirsiniz.



Bütün bunları da sırf

Erdoğan takıntısı

yüzünden yapabilirsiniz.



Bu arada,

seçilmiş cumhurbaşkanı

ve

seçilmiş başbakanın

doğuracağı “

sistem krizine

” herhangi bir çözüm önerisi getirmeye de mecbur değilsiniz.



Parlamenter sitemin kimi arızalarını veya koalisyonların bu ülkeye ettiği fenalıkları yok sayabilirsiniz.



Hepten kaptırıp gidebilir…



Şayet başkanlık sistemine geçersek Türkiye karanlıklara gömülür, mahvoluruz; çağdaş muasır medeniyet düzeyine sittin sene ulaşamayız;

IMF

'den bir milyar dolar borç almak için bir gecede 20 yasa çıkartmak zorunda kalırız, diyebilirsiniz.



Gerçekten diyorum; vallahi bak, şaka yapmıyorum.



Kırıp dökmeden, hakaret etmeden fikir ve düşüncelerinizi veya “

hisli duygularınızı

” efendice dile getirmenize kim ne diyebilir ki?!



Gelgelelim…



Darbecilerin rehin aldığı Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar'a, “

Seni Fethullah Gülen'le görüştürelim

” şeklinde teklif yaptıkları ortalık yerde duruyorken, ve eski

HSYK

'nın tutuklu yargılanan

FETÖ'cü başkanvekillerine

kadar onca itirafa rağmen, siz hâlâ “

15 Temmuz tiyatrodur

” demeye getirir, “

asıl darbe 15 Temmuz değil, OHAL'in ilan edildiği 20 Temmuz'dur

” derseniz…



Ve, “

asıl darbe

” dediğiniz OHAL sürecinde kapatılan FETÖ'cü yayın organlarının avukatlığına soyunup, “

niye kapatıyorsunuz

” şeklinde atar yapmışsanız…



Adana

mitinginizde

FETÖ

'den tutuklu yargılanan

Nazlı Ilıcak'lara

burdaaa

” dedirtirken,

FETÖ

'ye karşı çıkan gazeteci ve yazarlar için, “

PKK'dan farksızlar. PKK Artvin'de bana saldırdı, bunlar da her gün bana saldırıyorlar

” demişseniz…



ABD Büyükelçisi Bass

'la görüştükten sonra yine çark edip, “

Yenikapı ruhuna

” adeta savaş açarak aslınıza avdet etmişseniz…



Yani, FETÖ'nün 2013'ten beri ürettiği psikolojik malzemelerini tükettiğiniz günlerdeki gibi yeniden “

FETÖ yandaşlığına

” dönmüşseniz.



Hele hele…



O 15 Temmuz darbe gecesi tepkinizi soranlara, “

izliyoruz

” (Meclis'i bombalayanların nesini izliyorsanız artık) demekle yetinmişseniz…



Sizin “yeni anayasa” veya “sistem tartışması” yapmak neyinize Allah aşkınıza!



Meclis bombalanırken “

izliyoruz

” dediğiniz halde o

Meclis

'te oturmasının ahlaki meşruiyeti var mı, siz ondan haber verin.



Gerçi sizin böyle dertleriniz olmaz; CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturmanızın ahlaki meşruiyeti belli ya, onu diyorum.



Sizin derdiniz başka.



Son göreviniz; başkanlığa engel olmak.



Başaramazsanız, o koltuğu size verenler geri alacak.

Baykal

'ın malum konuşması bile bunun işareti.



Bu yüzden gözünüz dönmüş.



Baksanıza; şahsınıza yönelik PKK saldırısına karşı, kendi partinizden daha sert tepki gösteren yazarların eleştirilerini, PKK saldırılarıyla eşitleyecek kadar kendinizden geçmişsiniz.



Koltuk derdiniz büyük, anlıyorum.



Ama yine de, FETÖ'nün azgın trollerine dönüşmüşçesine saçmalamak zorunda değilsiniz.




#Anayasa değişikliği
#FETÖ
#Nazlı Ilıcak
#Fethullah Gülen