Aydın Doğan'ın adamları 1 Kasım seçimleri öncesi o kadar tozutmuşlardı ki,
ve
'ye düşmanlık uğruna gündüz gözüyle DAİŞ veya İŞİD'ci bile olurlardı.
Neyse ki konjonktür bir başka terör örgütünün muhibbi olmalarını gerektiriyordu.
Yani, az çok PKK'lı, biraz DHKP-C'li ve gırtlaklarına kadar da “paralel örgüt”çü oluverdiler.
Malumunuz, seçimde boylarının ölçüsünü aldılar ve hiç gecikmeden “
fabrika ayarlarına dönmekten
” dem vurdular.
Ne ki, “
kış kışlığını puşt puştluğunu yapacak
” misali, alttan alta çalışmaktan hiç vazgeçmediler.
*
Bildiğiniz üzre,
'ın yayın organları, 1 Kasım öncesi adeta “
” vermişti.
Bu halleri de, 28 Şubat dönemindeki fonksiyonlarını övünerek anlatan Aydın Doğan'ın şu veciz ifadesini hatırlatmıştı: “
İslamcı koalisyon hükümetine karşı savaş verdi ...”
Uzun lafın kısası, medya üzerinden müthiş bir kapışma cereyan ediyordu.
Asker ve polisimizin şehit edildiği bu dönemde,
'ın amiral organında köşe tutan
Ahmet Hakan, Diyarbakır Baro Başkanı
merhum
'yi konuk etmişti.
Tahir Elçi de, “
PKK terör örgütü değildir
” falan demişti.
Bu sözden hareketle “
” uğratıldı.
Çok geçmeden de araçsallaştırıldı.
O kadar ki, Tahir Elçi, “medyalar” arasındaki kapışmanın mezesine dönüştürüldü.
*
Tahir Elçi katledildi. Hem de, “Çatışmalar dursun, hendekler kapatılsın” diyerek “devrim” mavalına karşı çıktığı konuşma esnasında.
Yazık ki yazık, “
” tesmiye edilen medya içinde hâlâ sorumsuzca “kişilik katline” devam edenler oldu.
Bu asla kabul edilemez çirkin bir tavırdı.
Bir de, sureti haktan görünüp, kelimelerle iç savaşa hendek kazan fırsatçılar oldu.
Aslında aralarında sonuç itibariyle hiç fark yok. Ellerinde kazma, bizi biz yapan dokuya habire vuruyorlar.
Mesela,
bunlardan biri…
“
Aslan gibi bir Tahir Elçi'yi vurdular
” serlevhalı dünkü yazısında,
yi alçak bir algı yönetimine meze yapmaya gayret ediyor.
İnsan biraz utanır yahu!
Aferin, çok kurnazsın, da, bir insan öldürüldü, hiç mi vicdanın sızlamıyor; şappadak “hesaplaşma” peşine düşüyorsun.
Derdin nedir?
Tahir Elçi'nin, “
çatışmalar sona ersin” dedikten hemen sonra vurulduğunu neden dile getirerek, “
Aslan gibi bir Tahir Elçi'yi vurdular
” demiyorsun?
“Hendekler kapatılsın derken, hendekleri kazanlar tarafından vuruldu,”
denilmesin diye mi?
Neden, 1 Kasım seçimleri öncesi, senin programında serdettiği mahut ifadeye gösterilen tepkiden hareketle mezkur başlığı atıyorsun?
Bu nasıl algı oluşturma faaliyetidir?
Neden kelimelerle iç savaş hendekleri kazıyorsun muhterem?
Tahir Elçi'yi vuran merminin polise ait olmadığı ortaya çıktığı halde, neden buna hiç değinmeyip,
“Beyaz Toros'lu faili meçhuller silsilesine uzun bir aradan sonra bir yenisi daha eklenmiş oldu”
diyorsun?
Faili meçhul kalacağını nerden biliyorsun?
Yoksa faili meçhul kalmasını mı istiyorsun?