Kime mi “
” dedim?
Kendi ifadesiyle, “
” veya sizin anlayacağınız,
'ın amiral organında boy gösteren bir köşe yazarına.
'a yapılan silahlı, molotoflu o menfur
karşısında susanlara “ayar” veriyor zannıyla şappadak öyle bir coştum ki, söz konusu fotoğrafının yer aldığı internet sitesindeki haberin devamına bakmadım.
Bakmayınca da,
'a “
” diye sitem ediyor sandım.
Öyle ya…
Hiçbir köşe yazarı, hiçbir partinin liderini onun
'ı parlattığı kadar parlatmamıştı.
Malum televizyon programında
'ı, “
” yollu öyle uçurmuştu ki, “
” telleri adeta yanmıştı.
Mezkur seçimlerin akabinde de tam gaz parlatmaya devam etmiş “
” kıvamında, Demirtaş'ın gözlemeli fotoğrafıyla süslediği bir yazı döşenmişti.
E haliyle, onca parlattığı mezkur parti liderinin (bir zamanlar çok kısa bir süre de olsa köşe yazarlığı yaptığı) gazetemiz Yeni Şafak'a yapılan alçakça saldırı karşısında susmasını içine sindirememesi gayet doğaldı.
Çünkü…
Onca “
” kelimesi yakan hiçbir insan evladı, “
” dolaysız saldırı anlamına gelen mahut saldırıya sessiz kalamazdı.
Zaten ben de bu nedenle, “ne susuyorsun” ifadesiyle
'a seslendiğini düşündüm.
Aydın Doğan'ın has elemanının, herkesten önce
'na seslendiğini düşünmemin nedeni, sadece “
” olması da değildi.
Bir önemli şey daha vardı…
Demirtaş, bir süre önce partisinin bir mitinginde,
gazetesine hakaret etmiş, kürsüye fırlatarak yuhalatmış, hülasa, açık açık hedef göstermişti.
Hedef gösterdiği gazetemiz de molotoflu, silahlı saldırıya uğramıştı.
“Çocukluk arkadaşımız” bu nedenle de öncelikle ondan tepki göstermesini bekliyor, “ne susuyorsun” diyordu.
Böyle sanmıştım….
Yanılmışım ki ne kadar, muhteremin derdi başkaymış! Bahs-i diğer.
Demirtaş'a “ne susuyorsun” demesinden geçtim, kendisi de susmuş. Bir cümleyle de olsa, Yeni Şafak'a yapılan saldırıyı kınamamış.
Biz de kimden neyi bekliyoruz?!..
Yanaştığı çevrelere her gün şirinlikler yapmak uğruna köşesinde, “
” bilmem kaç gündür tutuklu “kampanyası” yapan bir elemandan söz ediyoruz.
Hayır, yapsın tabii, mesele o değil.
Hatta o iki gazeteci arkadaş da suçsuz çıksın, özgür olsun, sevdiklerine kavuşsun, dünya bayram olsun, falan filan.
Lakin…
Aydın Doğan'ın bu elemanı (kendisinin de yazarları arasında yer alacağı)
imtiyaz sahibi
ve yılların gazetecisi
'in ne halde olduğundan, paralel örgüt marifeti bir “
” nasıl bir “
” maruz kaldığından haberi var mı?
Yanaştığı çevreler için “kampanyalar” düzenlerken, bir zamanlar aynı mana iklimini paylaştığı bu iki değerli gazetecinin (hâlâ süren) mağduriyeti hakkında neden tek cümle etmiyor?
“Yanaşma psikolojisi” böyle bir şey midir yoksa?
“
” sloganlı gazeteyi camı kırıldığı için
, ırkçılığın her çeşidine bidayetinden beri karşı çıkan
gazetesini hedef gösteren
'ın hal-i pürmelali de sonuç itibariyle aynı psikolojinin dışa vurumu değil midir?
Ortak özellikleri ezik olmaları…
İddia ediyorum: Camı zedelendiği için
ziyaret eden
, silahlı saldırıya uğrayan
'ı da ziyaret etseydi, elaman köşesini,
da mesaisini gazetemize yapılan saldırıya ayırırdı.
Neyse, sağlık olsun, sonuçta herkes kendine yakışanı yapıyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.