Namussuz

04:0028/12/2016, Çarşamba
G: 17/09/2019, Salı
Salih Tuna

Artık herkes bunun farkında: Türkiye canını dişine takmış
İkinci İstiklal Savaşı
'nı veriyor.


El Bab

'taki operasyonlar da bunun ifadesidir.



Gönül ister ki,

CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu

da tez zamanda bu hakikate uyansın.



İnsanların tanklarla ezildiği,

Meclis

'in savaş uçaklarıyla bombalandığı o gece, “

dikkatle izliyoruz

” dediği için “uyanması” zaman alabilir.



Hiç değilse, “

Ne işimiz var Suriye'de

” diyerek kimsecikleri uyutmaya kalkışmasın.



Unutmasın ki daha dün,

PKK

'nın

PYD

kolunu kurtarmak için

Suriye'

deki

Kobani

'ye müdahale edilmesi için Meclis'ten

tezkere

çıkarılmasını kendi partisi istemişti.



O vakit ona, “

Ne işimiz var Suriye'de

” diyen oldu mu?



İkinci İstiklal Savaşı

verdiğimiz şu günlerde kimseciklerin avuruna zavuruna bakacak halimiz yoktur.



O hayasız o kahpe saldırıyı 15 Temmuz'da püskürttük ama bitmedi, bitmediler.



FETÖ'nün arkasındaki gücü hesaba katmayanlar, ne var ki, belleri kırıldı, tasfiye ediliyorlar, diyebilirler.



Görmüyorlar!..



ABD sadece FETÖ'yü değil, tüm taşeronları bize karşı harekete geçirdi. “

Kara kuvvetlerimiz

” dedikleri, gündüz gözüyle silah yardımı yaptıkları

PKK / PYD

herkesin malumu.



Ya

DAEŞ

?



Trump

, Irak laboratuvarında üretilen bu örgüt hakkında tevekkeli, “

annesi Hillary

” dememişti.



Baksanıza, El Bab'ta “

çocuklarını

” kurtarmak için nasıl da şeytanlık yapıyorlar.



Biz

El Bab

'a girince anında

Rakka

operasyonunu ertelediler. DAEŞ bu sayede Rakka'daki gücünü El Bab'a sevk etti. (Allah'tan ABD “stratejik müttefikimiz,” ya düşmanımız olsaydı!)



Moskova'da 20 Aralık'ta imzalanan

Rusya

,

İran

ve

Türkiye

'yi Suriye ile muhalifler arasındaki görüşmelerin

garantörü

konumuna getiren anlaşmayı da torpillemek için harekete geçtiler.



Düne kadar kıllarını kıpırdatmazken, birdenbire “muhaliflere” silah yardımı yapmaya başladılar…



Her türlü şeytanlığı deniyorlar. Mesela,

Suudi Arabistan

'ı fişteklemek için, bakın Türkiye sizi Suriye konusunda masanın dışında tuttu, diyorlar.



Sadece ABD değil, Türkiye'nin bölünmesini isteyen Avrupalı “

dostlarımız

” da Rusya, İran ve Türkiye'nin Suriye “görüşmesinden” müthiş şekvacı.



Bakınız, Almanya gazetesi (Frankfurter Allgemeine Sonntag) editörü

Thomas Gutschker

ne yazmış: “

Görüşmede Suriye'deki kanlı savaşa karşı diplomatik yollar aramış olan Almanya ve Fransa gibi birçok ülke eksik. Oysa bir yıl önce büyük umutlarla başlayan Viyana sürecinin parçasıydılar fakat şimdi yalnızca izliyorlar…



Daha çok izleyecekler!



Müstevlilerin o namussuz mezhepçilik fitnesi de ellerinde kalacak.



Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Temmuz sonrası, “

Türkiye'de oynanan oyunu bozduk. Irak, Suriye ve Libya'daki oyunu da bozacağız…

” demişti.



Oyunları bozulmaya başladı. Hem de hiç ummadıkları şekilde.



FAZ

editörü

Gutschker

boşuna, “

Bu adamı (Tayyip Erdoğan) çok tehlikeli kılan, onun öngörülemez olması”

demiyor.



İkinci İstiklal Savaşı

'mızdan da zaferle çıkacağız, bundan kimsenin kuşkusu olmasın.



Zafer, “

Ya İstiklal ya ölüm

” diyenlerin hakkıdır.



Yeter ki birlik olalım; “

direniş cephesini

” tahkim edelim, istemeden de olsa “

bozgunculara

” malzeme vermeyelim.



Bu meyanda sormak isterim:

Atatürk

'ün heykelini

Rize

meydanından kaldırmak nedir Allah aşkına? Hangi niyetle olursa olsun, isterseniz daha uygun bir yere o heykeli dikin, “bozgunculara” malzeme vermenin, hele hele Atatürkçülerin kalbini kırmanın ne alemi var?!



Yapmayın!



Bir de şu var:

FETÖ soruşturmasını

sulandırmak değilse niyetiniz,

Cumhuriyet gazetesi çaycısını

(hakaretten falan) tutuklamak da ne oluyor?



İlginçtir: FETÖ'den yargılanan

Ali Bulaç

dahil 54 gazetecinin mal varlığına el koyma kararını da aynı mahkeme almıştı.



Bu mahkeme heyeti kusura bakmasın ama yabancı medya algı savaşı için malzeme sipariş etse daha fazlasını istemek aklına gelmezdi.



NOT:

Kripto FETÖ'cü “

Türk Solu

” dergisi ekibinin kankası olan,

FETÖ

'nün birçok medya mecrasında kalem oynatan

Gökhan Özbek adlı elemanın

twitter marifetiyle, “

Tüm diktatörler gibi kaçacak! Üstelik karlar yağarken! / Her şey 27 Aralık'ta belli olacak. Eğer 27 Aralık'ta yaşanacaklar önlenemezse 15 Ocak'ta (…) kaçacak

” şeklinde

Cumhurbaşkanımızı

tehdit emesi üzerine bu köşecikte bir yazı dercetmiştim.



Bu eleman dün gözaltına alındı.

FETÖ

'nün polis imamı

Kozanlı Ömer'lerin

vaktiyle kalem oynattığı FETÖ'cü

Aktif Haber

de beni hedef gösterdi.



Tuhaf olan, FETÖ'cü olduğu herkesin malumu mahut hesabın hâlâ “aktif” olması.



Daha da tuhaf olan, dün gözaltına alınan

Gökhan Özbek

adlı elemanın, Cumhurbaşkanına yaptığı mahut tehdidi aslında bir kamuflaj olarak kullanmasıydı.



Çünkü arkadaşı

Emre Erciş

, dün twitter hesabından, bu elemanın

Niğde'de 400 bin TL tokatlayıp

, şehri terk ettiğini açıkladı.



Emre Erciş diyor ki: “

Mağdurlar benimle iletişim kurdu ve Gökhan Özbek'e ulaşmaya çalışırlarken gözaltına alındı. Açıklamayı mağdurların bilgisiyle yapıyorum.



Söz konusu iletişimi kuran mağdurlardan biri, 15 yıllık arkadaşı olan Gökhan Özbek adlı elemanın, kendisini 60 bin TL dolandırdığı gerekçesiyle savcılığa başvurmuş.



Emre Eciş

kim mi? Karşı gazetesinde,

CHP milletvekili Eren Erdem

'le beraberdi.



Gökhan Özbek

adlı eleman da

Eren Erdem

'in sosyal medya danışmanıydı.




#El Bab
#Gökhan Özbek
#Emre Erciş
#FETÖ