MHP’de neler oluyor ve Fehmi Bey’in kaderdaşı ve Hannah’ın endişesi

04:0020/06/2016, Pazartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Salih Tuna

Okur makulesi, kafaya koyduğumuz veya gözümüze kestirdiğimiz mevzuyu “
dan
” diye dercettiğimizi mi sanıyor, bilmiyorum.


Şayet öyle sanıyorlarsa fena halde yanılıyorlar demektir.



Gün oluyor, kaç mevzu arasında kalıyor, kaç mevzudan vaz geçiyoruz bir bilseniz.



Yazmayı tasarladığımız mevzulardan vaz geçmemizin de enva-i çeşit nedeni var elbette.



Bunlardan en çok bilineni gündemin değişmesiyse, en az bilineni de fakirin elan başına gelendir.



Anlatayım…


Cumartesi günü bu köşecikte,

Dick Cheney

'nin ulusal güvenlik danışmanı

John Hannah

adlı bir şarlatanın “

Foreign Policy

” adlı dergide yazdıklarından hareketle

, lakin en keyifli kısmını da bugüne bırakmıştım.



Hem “şarlatan” deyip hem de üzerinde durmak istememin nedeni, Türkiye'deki

Erdoğan

takıntılıların hülasası mesabesinde olmasından ibaretti.



En keyifli kısmı

” dediğim, John Hannah'ın “

askeri müdahale

” riskinin bütünüyle kalkmadığını ifade etme tarzıydı.



“Risk” falan demesine bakarak darbe olasılığından endişe duyduğunu düşünüyorsunuz. Fakat hemen devamında,

PKK

ile çatışma ortamı nedeniyle

Erdoğan

'ın ordu ile taktiksel ittifak kurarak bu riski azalttığını söyleyince, darbe olacağından değil, olmayacağından endişeli olduğunu anlıyorsunuz.



Hazrete göre, ordu içerisinde birilerinin Türkiye'yi “

Erdoğan'ın İslamcı diktatörlüğünden

” kurtarma girişiminde bulunmayacağının da garantisi yokmuş.



Gerçekten keyifli değil mi?



Gelgelelim, darbe endişesini darbe umuduyla aynı anda dile getirme mahareti bana fena halde “yerli” muadillerini hatırlattı, keyfim kaçtı.



Murat Belge

veya

Hasan Cemal

'in

27 Mayıs

benzeri darbe umutlarını nasıl bir endişe kamuflajıyla dile getirdiklerini biliyorsunuz.



Foreign Policy

” yazarıyla, çakallıklarına varıncaya kadar aynılar. Kim kimden kopya çekiyor, “

insan gerçekten de hayret ediyor.



Ne ki, Türkiye'dekiler hiç keyif vermiyor. Sürdürmek istemedim.



Başka bir mevzuyu yazayım derken de,

Hadi Özışık

'ın bir internet sitesi sayesinde

Fehmi Koru

'nun kimlerle “

kaderdaş

” olduğuna muttali oldum.



Kaderdaşına bakın gerisini anlarsınız diyeceğim kadar tuhaftı.



Gerçekten çok tuhaf!..



Fehmi Bey

yazamaz hale gelmişmiş;

28 Şubat döneminde

de yazamazmış, bugün de benzer durum söz konusuymuş. Türkiye'de bir “

tek adamlık ve diktatörlük görüntüsü

” varmış.



Benim bildiğim 28 Şubat'ta yazıyordu; demek ki yazmayı değil, istediğini yazmayı kastediyor. İyi de, 28 Şubat'ta istediğini yazamadan nasıl onca yıl yazma başarısını gösterdi ve aynı başarıyı neden şimdi göstermek istemiyor?



Mecra mı yok?



Doğum gününde alkolsüz şampanya patlattıkları o türbanlı köşe yazarının kalem oynattığı, baştan sona “

tek adamlık ve diktatörlük görüntüsünden

” muzdarip o gazeteyi beğenmiyor mu yoksa?



O değil de, “diktatörlük görüntüsü” yüzünden yazamamak da ne demek oluyor? Mesela, Sözcü gazetesi bırakın yazmayı, her gün küfretmiyor mu?



Hepsinden geçtim, bir

Selvi

kadar da mı olamadı?



Aydın Doğan iyi çevresi kötü

” şeklinde tek cümle yakmadan (ve Doğan'ı hiçbir fasıla davet etmeden) kapağı

Hürriyet

'e attı. (Hayır, Selvi'yi küçümsemiyorum, tam aksine Koru'nun başaramadığını başardığı için kutluyorum. Başkası olsa Allah daha beter etsin derdim. Selvi'ye hiçbir şey demiyorum.)



Anladığım kadarıyla,

Fehmi Bey

sevilmek, mutlu olmak istiyor; biz de onu seviyor, sevmeye devam etmek istiyoruz.



Aha da şimdi

Ertuğrul Özkök

'ü yazıyor duygusuna kapıldım. Devam etmek şöyle dursun vicdan azabı çekmeye başladım.



Burda kesmek, başka bir konuya girmek istiyorum.



Sahi,

MHP

'de neler oluyor?



Daha doğrusu MHP'yle ne yapılmak isteniyor?



Malumunuz, MHP'nin aldığı oydan maada “özgül ağırlığı”, tarihsel fonksiyonu var.



Dolayısıyla, MHP'deki ciddi bir rota değişikliği, Türkiye'nin beka sorunuyla birlikte değerlendirilmelidir.



Paralel örgütün, MHP'nin kılcal damarlarına sızmak için yıllar yılı çalıştığını da artık herkes söylüyor.



Muhtemel bir lider değişikliği seçim veya sandık üzerinden etkisi olmayacaktır.



Zaten ne olacak ki?!



Bir miktar oy CHP'den gelecek, bir miktar oy da AK Parti'ye kaçacaktır. “

The Cemaat

”in de CHP, MHP ve HDP'ye dağılan oyları bir yerde toplanmış olacak, o kadar.



Bu da üzerinde durulacak bir değişikliğe neden olmaz.



Planlanan değişiklik sokağa hazırlıktır, sokak için hazırlıktır. Paralel örgütün tek çaresi de bu kalmıştır. Umarız bu oyun bozulur.



Yoksa…



Fehmi Bey

'in “

tek adamlık ve diktatörlük görüntüsünden

” Türkiye'yi kurtaracak “

iyi saadette olsunlar

”ın devreye gireceği ortam hazırlanmış ve böylece de maazallah John Hannah'ın darbe “

endişesi

” gerçekleşmiş olur.


#MHP
#John Hannah
#Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan