İçerdeki kahraman vatan hainleri operasyon mu yapıyor

04:005/11/2016, Cumartesi
G: 16/09/2019, Pazartesi
Salih Tuna

Görüyorsunuz işte, dizilere varıncaya kadar hâlâ algı faaliyeti yürüten korkunç bir örgütle karşı karşıyayız.

Fetullahçıların gerçekleştirdiği, vasatın çok çok altında bir sinema filmiydi. Lakin “
üç kıtada çekilen tek Türk
filmi
” gibi revnaklı sözlerle propaganda edilmişti.


Adı, “

Selam

”dı.



Yolsuzluk susturuculu 17-25 Aralık 2013'teki FETÖ darbesinden 5-6 ay evvel vizyona girmişti.



İdealize edilen 3 Fetullahçı öğretmenin “

hizmet

” aşkıyla nasıl “kıtalar dolaştığını” anlatıyordu.



FETÖ'cü “

abi

” ve “

ablalar

” mahut filmin biletlerini “

Sızıntı”

abonesi yapar gibi veya “

himmet

” toplar gibi satmaya çalışmışlardı.



Yine de film umdukları “gişeyi” yapmamıştı. Propagandist, kötü bir filmdi.



Senaristi (N.Ş.) vaktiyle

FETÖ

çiftliği haline getirilen

TRT

'de, bütün programlardan sorumlu müdürün (B.A.) sağ kolu gibiydi. (Bülent Arınç'ın baş harflerine bakıp da karıştırmayın lütfen; “müdür” diyorum. E tabii, bu müdür de genel müdür de, hülasa, tüm TRT o dönem Bülent Arınç'a bağlıydı.)



İşbu “Selam” adlı FETÖ'cü filmin senaristi (N.Ş.) şimdilerde

Aydın Doğan

'ın kanalında (Kanal D) “

Vatanım Sensin

” adlı bir dizinin senaryosunu yazıyor. (Fazla açıklayıcı olduğu için mi nedir, dizinin adını da sonradan değiştirdiler, önceki adı “Vatan Haini”ydi.)



Dizide vatan için “vatan haini” olan

Cevdet

'in (Halit Ergenç) hikayesi anlatılıyor.



Mahut dizinin geçen gün yayımlanan 2. bölümünden sadece bir diyalog aktarayım:



Karar ver kumandan. Vatan için vatan haini olur musun?


Olurum çavuş…


“Olurum çavuş” diyen, dizinin kahramanı

Cevdet

'tir.



Bölüm finalinde Paşa, “kahramanımız” Cevdet'e, “

Sen bir vatan hainisin. Vazifen bu. Bunu benden başka kimse bilmeyecek…

” der.



Paşa'nın “

vazifen bu

” dediği, “

casus

” olarak “

hizmet

” vermekten ibarettir. Yani, herkesin “

vatan haini

” bildiği

Cevdet

, gerçekte bir “

kahramandır

” ama “

paşa efendisinden

” başka kimsecikler bilmez.



Birkaç diyalogdan veya hikâye cümleciğinden hareketle bir filmi veya diziyi mahkûm etmek bizden ıraktır.



Lakin…



Dizinin senaristinin daha evvel FETÖ'cü bir filme imza atması, zaten dönem itibariyle hayli manidar olan söz konusu diziyi daha da manidar kılıyor.



Durun, bitmedi.



Turgay Ciner

'in kanalında (Show TV) bu sezon arzı endam eden bir başka dizi daha var:



İçerde.



Dizinin,

The Departed

(Köstebek) filminden uyarlandığı biliniyor.



Bir şey daha biliniyor; mezkur dizinin senaristi (E. K.) “

Kollama

” adlı dizinin de senaryosunu yazmıştı.

FETÖ kanalı STV

'de yayımlanan bu dizide,

Zekeriya Öz

'ün görevden alınmasından malum

MHP kasetlerine

kadar birçok şey “

önceden biliniyordu.”


İçerde

”nin kahramanı

Sarp

(Çağatay Ulusoy) polis akademisinin son sınıfından “

sızıntı

” olduğu gerekçesiyle emniyet müdürü

Yusuf

(Mustafa Uğurlu) tarafından atılmıştır.



İnlerine gireceğiz

” gibi göndermelerin yer aldığı dizide,

Kebapçı Celal

(Çetin Tekindor) ve

Yusuf müdürün

sorusu manidardır: “

İçerde misin?



Her iki dizide de en hafif ifadeyle, “

kahramanlık ve hainlik

” üzerinden istifham oluşturulmaktadır.



Bütün bunları “drama” veya “kurmacaya” verebilirdik.



Ne ki,

TSK

üniforması giymiş FETÖ'cü alçaklar, “

hizmet

” ve “

kahramanlık

” aşkına, savaş uçakları ve tanklarla bu ülkenin insanlarına

15 Temmuz

'da saldırmamış ve “

Vatanım Sensin

” ve “

İçerde

”nin senaristleri daha evvel

FETÖ

'cü işlere imza atmamış olsalardı.



Uzun lafın kısası; FETÖ hâlâ birçok yerde aktif.



O kadar ki,

kripto genel sekreterler,

gariban AK Partililerin canlarına okumaya devam ediyor hâlâ.



Kimi yerlerde, kim kime operasyon yapıyor, tam bir muamma!



Bundan 25 gün mukaddem,

Edirne

'de 15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlatılan

'FETÖ'

soruşturmasını yürüten

İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Şube Müdürü Engin Erdoğan

,

'FETÖ'

suçlamasıyla gözaltına alındı.



Çok değil, bundan 4 gün sonra da bir başka ilginç haber

Konya

'dan geldi.



Haber aynen şöyleydi:

Konya

'da,

FETÖ

'nün şifreli haberleşme programı

ByLock

'u kullanan örgüt üyelerine yönelik soruşturmayı yürüten

Cumhuriyet Savcısı Fatih
Sarıtaş

, bu programı kullandığı gerekçesiyle gözaltına alındı.



Geçen gün de,

Cumhuriyet gazetesine

yapılan operasyonu yürüten savcı

Murat İnam

'ın da aynı zamanda FETÖ davasında sanık olduğu iddiası öne sürüldü.



Biliyorum bu soruşturmaya 3 yeni savcı atandı, ama algı operatörleri işlerini gördükten sonra.



Maksat,

Cumhuriyet gazetesinin

nasıl bir

Fetokulli

sonucunda, “

FETÖ'nün yayın organı

” haline dönüştüğünü soruşturmak değil miydi? Bunun,

Hikmet Çetinkaya

gibi köşe yazarlarını gözaltına almakla ne alakası vardı?



FETÖ, Cumhuriyet gazetesi dahil tüm operasyonlarını “

yağdan kıl çeker gibi

” gerçekleştirirken, devlet mışıl mışıl uyuyordu?



Gerçi o dönemde uyansa da kâr etmezdi.



Zira FETÖ'nün nerde bitip devletin nerde başladığını herkes ancak

15 Temmuz

'da idrak edebildi.



Şuncağızı da tastamam idrak etmek mecburiyetimiz vardır: Türkiye, algı faaliyeti başta olmak üzere dahili ve harici korkunç bir saldırı altındadır.



Tamam, yargı “

yağdan kıl çeker gibi

” davranamaz. Maslahat gözetemez. Siyasi çıkarlara bakarak hareket edemez.



Fakat…



Hemen her soruşturmada, devletin ve milletin aleyhine (“algı faaliyeti” bakımından) “

malzeme

” vermek zorunda da değildir.



Şayet tüm dünyaya olmadık şekilde “malzeme” veriyorsa, altında bir

Fetokulli

aramak da, kimsecikler kusura bakmasın, gayet doğaldır.



Görüyorsunuz işte, dizilere varıncaya kadar hâlâ algı faaliyeti yürüten korkunç bir örgütle karşı karşıyayız.

#FETÖ
#Hikmet Çetinkaya
#Fatih Sarıtaş