Gözünüzün açılmasının bedeli çok ağır olmadı mı?

04:0027/09/2016, Salı
G: 16/09/2019, Pazartesi
Salih Tuna

Baktık olmuyor, naçar
Çalışkan Koray
'ın da anlayacağı düzeyde anlatmayı denedik, yine olmadı.


Hülasa, dilimizde tüy bitti, anlatamadık.



Aslında

17-25 Aralık 2013

'ün hırsızlık susturuculu bir darbe teşebbüsü olduğunu anlıyorlardı ama domuzluğuna anlamazlıktan geliyorlardı.



FETÖ'nün seçilmiş sivil demokratik hükümeti alaşağı etmek için kurduğu bu kumpastan elde ettiği malzemeleri çarşıda pazarda tüketmek için fırsat bu fırsattır deyip koşturdular.



İlk başta malum üç-beş şahıs üzerinden yürüdüler, sonra alayı birden bir yerden emir almışçasına

Erdoğan

'a yürümeye başladı.



Zaten daha sonra da 17 Aralık'ın savcısı

Celal Kara

bunu, “

1 Numara Erdoğan'dı

” şeklinde itiraf edecek,

Cumhuriyet adlı kripto gazete

de manşete çekecekti.



Dönemin ulusalcısından liberal maskeli çakalına, solcusundan Kemalistine kadar ne kadar

Erdoğan ve AK parti düşmanı

varsa söz konusu FETÖ darbe teşebbüsüne omuz verdi.



O kadar ki “

hepiniz oradaydınız

” desek başımız ağrımaz.



Korkunç bir ittifaktı.



Daha evvel FETÖ'nün kumpas kurduğu çevreler 17-25 Aralık 2013'ün ateşli taşıyıcıları haline gelmişti.



Hepsi birden (27 Nisan 2007 e muhtırasını destekleyenlerin alayı, liberal maskeli çakallar ve HDP) FETÖ'nün “

kullanışlı aptallarına

” dönüştüler.



Ne dediysek, ne yaptıysak olmadı.



Hedefe kilitlenmişlerdi. Akılları sıra Erdoğan ve AK Parti'yi bitireceklerdi.



Yazık ki yazık, FETÖ'nün memleketi ele geçirmek için kendilerini kullandığını göremiyorlardı.



Şimdi, “

15 Temmuz gözümüzü açtı,

” diyorlar.



Neden daha önce gözlerinizi açmadınız, diyecek halimiz yok.



İçlerinde, FETÖ 17-25 Aralık'ta başarılı olsaydı, 15 Temmuz'u gerçekleştirmesine gerek kalmayacaktı, diyenler de var.



Bu doğrudur.



Lakin, “

FETÖ 17-25 Aralık'ta alkışlanmasaydı, Erdoğan'ın FETÖ konusundaki duyarlığına destek verilseydi, 15 Temmuz'u gerçekleştiremezlerdi

” demek daha doğrudur.



Üstelik bu doğrunun faturasını sadece

FETÖ

öderdi.



Gelgelelim, diğer doğrunun faturası çok ağır oldu. Diğer doğru dediğim, gözleri 15 Temmuz'da açılanların doğrusu.



Bu doğrunun bedelini 246 şehidimiz ve onca gazimizle ödedik.



Demek ki bazılarının gözlerinin açılması için FETÖ savaş uçakları ve tanklarla bu millete saldırması gerekti.



Gerçekten de bedeli çok ağır bir gözü açıklık bu!



Gözleri tastamam açılsın diye hâlâ bedel ödetmek isteyenler var ya, ben ona yanıyorum.



Kardeşim, TSK'ya FETÖ'cüleri AK Parti sızdırdı ne demek?



TSK'ya sızmak için bizim gibi içki içtiler, bizim gibi dans ettiler, bizim gibi Atatürk'ü dillerinden düşürmediler demiyor musunuz?



Ne yani, TSK'ya sızmak için içki içenler, AK Parti'den destek görmek için zemzem mi içiyorlardı?



Lütfen biraz ciddi olalım.



FETÖ size sızmak için takiye yaptı, siz de bu takiyeyi afiyetle yiyerek, onları kendi içinize sızdırmış oldunuz!



Hayır yani, AK Parti sızdırmış olsa, takiye yapmaya neden ihtiyaç duysunlar ki?



Kaldı ki, general düzeyine ulaşmaları için gereken süreyi göz önüne alacak olursanız, AK Parti'nin tevellüdü yetmez.



Şayet siz

28 Şubat

'taki gibi yaz aylarında çocukların Kur'an okumayı öğrenmesini yasaklayan bir kafa yapısına sahipseniz,

27 Nisan 2007'deki muhtırada

olduğu gibi “

sordum sarı çiçeğe

” ilahisini okuyan çocukların cumhuriyetimiz için tehlike teşkil ettiğini düşünürseniz, anası bacısı eşi başörtülü olanı “siciline” işlerseniz…



Velhasıl-ı kelam, sensörleriniz böyle çalışırsa, FETÖ de sizi dansla, içkiyle bi güzel uyutup “

ana kumanda merkezinize

” kadar sızar da ruhunuz duymaz.



Hiç sağa sola kendinizi atmayın.



FETÖ'yü kendi içinize sızdıran sizsiniz. Daha doğrusu, sızıntı yapan bizzat sizin “sızıntı ölçerlerinizdir.”


#FETÖ
#TSK
#HDP