Genel başkan yarışına girsinler de görelim hangisi daha çok kahraman

03:0010/05/2016, Salı
G: 13/09/2019, Cuma
Salih Tuna

Herkes orda burda
; kaçarken yerden toz bulutu kaldırışını, eşini bırakıp bir muhabirin arkasına sincap gibi zıplayarak saklanışını, ila ahir.


Milletin ağzı torba değil ki büzesin. Kaldı ki büzsen ne olacak, o görüntüleri ne yapacaksın.



Yanlış anlaşılmasın, silahtan, kurşundan korkmak gayet normal.



Ölümden korkmak da ayıp değil. Ne demişti

Nazım Hikmet

: “

Ne ölümden korkmak ayıp, ne de düşünmek ölümü…



Gelgelelim…



Ölümden korkmak bizim gibi faniler için geçerli,

Can Dündar

gibi “kahramanlar” için değil.



Yiğidim aslanımın,

gerici Gezi kalkışması

dönemindeki korkusuzluğunu unuttunuz mu?



Hani, bir televizyon kanalına telefonla bağlanıp o buğulu, o ağlak ses tonuyla, “

Polisler annelerin kucağından çocukları alıp TOMA'ların önüne atıyorlar, ben de gidip bir TOMA'nın altına yatacağım…

” demişti.



Analar ne yiğitler doğuruyordu!..



Gerçi, Taksim'deki tüm aramalara rağmen hiçbir

TOMA

'nın altından çıkmamış, bir tatil yöresinde, Bodrum'da ortaya çıkmıştı; lakin, canlı telefon bağlantısında müthiş kahramandı, bunu inkar edemeyiz.



Demek ki…



Adliyedeki o olayda da bizzat rol almak yerine canlı telefon bağlantısı kursaydı, eşini bırakıp kaçmak şöyle dursun, kurşunlara göğsünü siper edeceğini söyleyecekti.



Elbette durum sonradan anlaşılacaktı.



Yani, “su samuru”, Gezi'de TOMA'ların altına ne kadar yatmışsa, kurşunlara da o kadar göğsünü siper edecekti.



Uzun lafın kısası, “

değişik

” de olsa o bir kahramandı.



Hiç kahraman olmasaydı, koskoca

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden

, Can Dündar'ın oğluna, “

Çok cesur bir baban var; onunla gurur duyman gerekir…

” der miydi?



Hiç kahraman olmasaydı,

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby

, “

Can Dündar'a 6 Mayıs'ta verilen mahkumiyet kararından ABD endişe duymaktadır

” şeklinde Türkiye'ye “tepki” gösterir miydi?



Hiç kahraman olmasaydı,

İngiltere başkonsolosu

mahkeme koridorlarında onunla

selfie

çeker miydi?



Hiç kahraman olmasaydı,

Türkiye Cumhuriyeti'nin Sayın Cumhurbaşkanı'na

meydan okur muydu?



Hiç kahraman olmasaydı,

MİT TIR'ları

kumpasıyla Türkiye'yi uluslararası toplumda terörü destekleyen ülkeymiş gibi göstermeye çalışan “

paralel örgüte

” tetikçilik yapar mıydı?



Diyeceksiniz ki, tetikçiden hiç kahraman olur mu?



Neden olmasın, olur; ama bu ülkenin değil, bu ülkeye tuzak kuranların kahramanı.



Zaten onun için ben de “değişik” kahraman dedim ya.



Yoksa gerçek kahraman bu vatan için gencecik yaşta ölümü göze alandır, bu vatana ihanet eden “paralelcilere” tetikçilik yapan değil.



Son günlerde,

Can Dündar

'ın CHP genel başkanlığına hazırlandığı yazılıp çizilmeye başlandı.



Ne kadar doğru ne kadar yanlış, bilemem.



Benim bildiğim şudur: Genel başkan olabilmesi için her şeyden evvel diğer “değişik kahramanı” alt etmesi gerekiyor.



Diğer değişik kahraman dediğim, “

Yatık Kemal

”. (“Aile Bakanı birilerinin önüne yatmış konuşmuyor…” şeklindeki saygısızlığını, “hırsızların altına yattınız mı, yatmadınız mı” boyutuna taşıyınca, ben de madem “yatmak” fiiline bu kadar düşkün, bundan kelli adı, Refik Halit Karay'ın “Memleket Hikayeleri” adlı eserindeki “Yatık Emine” öyküsünden mülhem “Yatık Kemal” olsun dedim, yoksa lakap takmaktan hiç hazzetmem.)



Başbakan değil Saray'a uşak aranıyor

” lakırdısını kripto paralelci

Sözcü gazetesi

manşete çekmiş dün.



Hayır, “sen kimin uşağısın” demek bize yakışmaz. Şöyle soralım: Sen kimin kahramanısın?!



Az kahraman değilsin çünkü. Öyle ya, kaset kumpasıyla genel başkanını (Baykal) devirip koltuğuna çöktün.



Can Dündar keşke söylendiği gibi CHP'ye genel başkan adayı olsa da görsek hangisi daha çok kahraman: MİT TIR'ları kumpasına tetikçilik yapan mı, kaset kumpasının altına yatan mı?


#Can Dündar
#Paralel yapı
#CHP
#MİT TIR'ları
#Sözcü gazetesi