Gel seni bizim partiye alalım bacım

04:0026/04/2017, Çarşamba
G: 17/09/2019, Salı
Salih Tuna

Algı faaliyetiyle nereye kadar yürür bilmem ama
Meral Hanım
'dan (Akşener) henüz ümitlerini kesmedikleri besbelli.


Malumunuz, koca referandum boyunca “

konuşma yapacağı salonun elektrikleri kesildi

” haberiyle gündemde tutuldu. (Bilmeyen de “bir konuşma yapsa karşıki dağlar yıkılır” sanacak!)



Son zamanlarda müstakil parti kuracağı iddiasıyla adından söz ettirmeyi sürdürdü.



MHP

'yi 15 Temmuz öncesi “

kongre marifetiyle

” ele geçiremeyince kendisine böylesi bir yol seçeceği zaten tahmin ediliyordu.



Ne ki, ana damar (MHP) içinde kalarak siyaset yapmadıkça işin rengi değişir.



Bunu da en iyi

Büyük Birlik Partisi

(BBP) bilir. Merhum efsanevi lideri

Muhsin Yazıcıoğlu (Türkeş

'e rağmen

MHP

'den koparak)

BBP

'yi kurmuş ama sandıktan istediği sonucu elde edememişti.



BBP Genel Başkanı

Mustafa Destici

, Meral Hanım'ı partisine katılmaya davet ederken bu hakikati şöyle ihsas etti: “

Biz o süreci yaşamış bir siyasi partiyiz. Dolayısıyla benim tüm ülküdaşlarıma çağrım şudur: Türkiye'nin, ülkücülerin ve Türk milliyetçilerinin bölünmesine değil birleşmesine ihtiyaç vardır. Bizim amacımız tüm ülkücüleri birleştirmektir. BBP bu amaçla kurulmuştur. Ayrı bir heyecan aramalarına gerek yok. Burada parti var, ocak var, teşkilat var. Buyursunlar gelsinler…



Evet her bir şey var; mesela, MHP'de nasıl ki

Ülkü Ocakları

var, BBP'de de

Alperen Ocakları

var.



Fakat, yine de “ana damarın” yerini alamadı, alamaz.



Muhsin Başkan

'ın sandıkta başaramadığını da

Meral Hanım

hiç başaramaz.



Ne ki, partisini kurmayınca da davet eden çok olur.



Geçenlerde

Aydınlık gazetesi

yazarı

Önkibar

da Meral Hanım'ı

Perinçek

'in

Vatan Partisi'

ne davet etti.



Bana sorarsanız bu saatten sonra olacağı varsa da artık olmaz.



Niye mi?



Çünkü,

Vatan Partisi Genel Başkanı Perinçek

referandum sonrası, “

Erdoğan düşmanlığı yapanlar ABD'nin piyonudur…

” dedi.



Bununla da kalmadı; “

Erdoğan olmazsa ABD'ye karşı koyamayız

” şeklinde bir çıkış daha yaptı.



Şimdiye değin olan bitenden anladığımız kadarıyla Meral Hanım ABD'ye değil, tam aksine

Sayın
Erdoğan

'a karşı koymak için kurgulandı.



Foreign Policy

dergisi bu yüzden olsa gerek son sayısında yere göğe sığdıramadı onu.



Saçından topuğuna kadar şıklık abidesi, muhteşem kadınmış.

Sayın Erdoğan

'ın da en büyük rakibi olduğu için kasıtlı engelleniyormuş.



İslamcıları

” da etkileme potansiyeline sahip yegâne kişilikmiş.



Bak, bu doğru işte.



Zira “

türbanlı bir yazarı

” o kadar çok etkilemişti ki, MHP'yi Meral Hanım'a anahtar teslim etmediği için

Bahçeli

'ye demediğini bırakmamıştı.



Sosyolojiyi envaiçeşit fitne fesat yöntemiyle zehirlemeye devam ettikleri takdirde birçok “elemanı” daha etkileyeceği muhakkak.



O değil de…



Bir de bakmışsınız,

2019'da CHP'nin cumhurbaşkanı çatı adayı
Meral Hanım

oluvermiş.



Neden olmasın?



Muhalif piyasasının tüm ihtiyaçlarını karşılayacak özellikleri mevcut.

Erdoğan karşıtlığı

derseniz, istemediğiniz kadar. Milliyetçi derseniz, kökeni öyle.

Atatürkçülük

derseniz,

birinci başbuğumuz

, diyor. Modern laik falan derseniz,

Foreign Policy

dergisi bir posterini hediye etmediği kalmış.

Fetullah Gülen

derseniz, “

mensubu olsaydım gururla söylerdim

” diyecek kadar empati dolu.



Hülasa, her bir şeyi var.



Tek bir şeyi eksik:



Adı “

muhalife

” çıktığı günden beri, “

Yurtta Sulh Cihanda Sulh politikasını hayata geçireceğiz

” ifadesinin dışında akılda kalan hiç bir projesi yok.



Bu projesini de, 15 Temmuz gecesi, “

Yurtta Sulh Konsey

i” ile

FETÖ

elinden aldı.


#Algı faaliyeti
#15 Temmuz
#FETÖ
#Yurtta Sulh Konseyi