Gazete patronlarının saraylarında hükümet kabineleri kurduğunuz günlere dönersek ne olur?
Yani ne çıkar
'yi eskiye çevirirseniz?!
Eskiye…
Bankaları hortumladığınız, gazeteleri garnizon çıktıları haline getirdiğiniz, vesayet kurumlarının her törende seçilmişleri aşağılamasına methiye düzdüğünüz günlere dönersek ne olur?
Ne olur yani
Morton Abromowitzlerin, Eric Edelmanların
“Erdoğan ve AK Parti'yi bitirme planını” başarıyla uygularsanız?
Ekonomiyi sandıktan çıkan irade yerine faizci hortumcuların yönettiği, mafyöz çetelerin kol gezdiği, doymak bilmeyen iştahla halkın kanını emdiğiniz Türkiye geri gelse, bunu da bize “restorasyon” diye yuttursanız ne çıkar?
Sahi…
manşetleriyle
'nın hayatını kararttığınız,
diyerek
iradesini iplemeyecek kadar densizleştiğiniz günlere dönsek veya çocuklarımıza yaz aylarında
öğretmenin yasak olduğu günler geri gelse ne olur?
Zaten o günlerden gelmedik mi?
O günler çok uzundu, sadece
'la kaim değildi.
'i asarken de
'a, “
” dediğinizde de o günlerden geçiyorduk.
'ın dediği gibi “
biz ölümlerden çok zulmü gördük.
”
Ezanın yasak olduğu günleri, tesettüre uzanan elleri gördük.
Dedelerimiz, babalarımız o günleri yaşadı, ve biz yaşadık.
Bu ülkenin üzerine kapkara bulut gibi tekrar çökseniz ne olur? Ulan değil Türkiye dünya sizin olsa ne çıkar? Bu kadar fırıldak çevirdikten, bu kadar alçaldıktan sonra…
*
O eski Türkiye'de önünüze çıkan hatta önünüze çıkma ihtimali olan her şeye irtica diyordunuz, laiklik diyordunuz. Çoğu zaman da
'yı istismar ederek “
” diyordunuz.
Bunları diye diye baskı kuruyor, vesayet kurumlarını devreye sokuyor, bu ülkeye kanlı dişlerinizi geçiriyordunuz. Kürtlere dışkı yediriyor, türbanlı öğrencileri üniversitelerden atıyordunuz.
Bu sefer belli ki strateji değiştirdiniz.
diyorsunuz, vesayetinize karşı çıktığı için “
” diyorsunuz, her gün nefret söylemiyle arzı endam ediyorsunuz?
*
Mülteciler konusundaki duyarlığını dünyanın takdir ettiği
'a,
'ın
, mülteci katili diyebiliyor…
dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'na yabancı ülke liderlerinden gelen başsağlığı telefonunu bir başka şebelek hazmedemeyip hakaretler savurabiliyor…
Barış sürecinde savaş, çatışma sürecinde barış isteyen o meczup her gün “diktatör” diye çemkirebiliyor, efendilerine yaranmaya çalışan (Üstad'ın “kubur faresi” dediği cinsten bir tip) “Erdoğan'ın yumruğu” şeklinde kinini kusabiliyor…
Her şeyi diyorlar, bir tek eski günlerdeki gibi, irtica, mürteci, laiklik, Atatürk ilkeleri falan demiyorlar.
Soru şudur:
Pensilvanya bu strateji değişikliğinin neresinde?
*
Sinsi bir şekilde bünyelere sızan, sızarak ele geçiremediklerini kuşatan, etkisiz hale getiren, yıpratan, hatta derdest eden, kılcallarda dolaşmak için enva-i çeşit kumpas kuran, fırsat kollayan, zorda kalınca vur kaç yapan bir örgüt deşifre oldu.
Öyle bir örgüt ki…
İçlerinden çok bilinen (yurtdışına kaçan) bir savcı, PKK,
katılmadığı için
hükümeti yıkılmadı, diye hayıflanmıştı.
Kabile devletlerinin bile izin vermeyeceği bu (taşeron) örgüt yıllar yılı ve adım adım ülkeyi ele geçiriyordu.
'e iltifat ettikleri,
'e şefaat edeceklerini dermeyan ettiklerine bakacak olursak her dönemde aktiftiler.
Bu örgüt büsbütün karaya vurdu.
cinayetindeki fonksiyonları da artık savcılık soruşturmasında ayan beyan ortaya çıktı.
Gelgelelim, Hrant Dink ödülü alan
adlı şahıs hâlâ susuyor. Hayır susmuyor; Hrant Dink'in tetikçilerine “
” diyen elemanları Erdoğan ve AK Parti'yi devirmek için bozguncuların barikatlarına çağırıyor. Üstelik mülaanecilerin kanallarında…
Bu ibretlik çapta utanmazlık münferit değildir.
Aydın aşireti “polis imamları” ve “yargı imamları” deşifre olduğu halde tek kelime eleştiride bulunmadılar, bir kez olsun “
yargı bir cemaatin imamına nasıl bağlı olur
” demediler.
*
Ne oldu da ezberleri bozuldu. Neden “laikliğe karşı fiillerin odağı” cümlesini artık kurmaz oldular.
Yıllar yılı “mürteci” ve “irtica” heyulası koparanlar nereye gitti?
vaktiyle “
” demişti. Haklı çıktı. Evet “irtica” elden gitti ve fakat, başka bir şeyi ellerine geçirdiler: Erdoğan nefreti.
Bu nefretin nedeni…
Sayın Erdoğan'ın çok uluslu
Yezidlere, Tiranlara, Nemrutlara, Firavunlara boyun eğmemesidir.
Bu nefretin nedeni…
İstanbul sermayesinin artık eskisi gibi astığı astık kestiği kestik olamaması,
gasp edilen haklarının iade edilmesi, vakıf mallarının sahiplerine teslim edilmesi, öğrencilerin başörtüleriyle okuyor olabilmesi, seçkinci sınıfın borazanını eskisi gibi öttürememesi, Aydın Doğan medyasının hükümet yıkıp hükümet kuramaması, taşeron örgütlerle mücadele edilmesi nedeniyledir…
Kardeşlerim, dün “
” veya “
” veya “
” diyerek neyi başardılar neyi elde ettilerse bugün de “Erdoğan nefreti” üzerinden aynı şeyi yapmak istiyorlar.