Sabah erkenden kalktı. Muhtemelen yüzünü yıkadı, dişlerini fırçaladı, tıraşını oldu, kahvaltısını yaptı.
Evden çıkmadan evvel son bir kez aynaya baktı. “
” diye içinden geçirdi.
Sevindi.
Muhalefete hazırdı. Makamına geçti ve danışmanlarına sordu:
“
”
“Hendek kazanlara teröristler diyerek ateş püskürdü efendim..”
“
”
Dediği gibi de yaptı.
ziyaretinde, “
r” deyiverdi.
Ne ki, “
” hitabı elinde patladı.
O kadar ki, her yerde ona “
” soruldu.
Haliyle kıvrandı, en sonunda da dayanamadı, kıvırdı: “
Doğrusu güzel kıvırmıştı. Tevekkeli adı
'e çıkmamıştı.
Yazık ki yazık, tarz-ı muhalefeti otomatikti.
neye karşı çıkıyorsa sahiplenecek, neye sahip çıkıyorsa da karşı çıkacaktı.
Bu tarzı yüzünden dış politikada
oldu,
oldu. Ve, Türkiye'yi uluslararası toplumda terörü destekleyen ülkeymiş gibi göstermek için yırtınan kumpasçılarla kol kola girdi.
Bir ara,
'e mektup yazıp kendi ülkesinin seçilmiş siyasi iktidarını şikayet bile etti.
Aynı siyaset tarzı yüzünden iç politikada da orduya “kumpas” kuranların avukatlığına soyundu.
Çok netameli konular gelip çatmıştı.
Bu sefer iç savaş çıkartmak isteyen “
” söz konusuydu. Ki, bu terör örgütünün liderlerinden
geçenlerde özyönetim ilanının 3 ille sınırlı olmadığını, 30 ilde özerklik ilan edildiğini söylemişti.
İlan edilen “özerklik” için hendekler kazılmış, mühimmat yerleştirilmişti.
Dış kamuoyuna yönelik o şebelek bildiri de silah zoruyla “özerklik” elde etmek isteyenlere, bu hendeklere asker ve polis şehit edenlere, 2 yaşındaki Ecrin'leri, 4 yaşındaki İrem'leri katleden teröristlere tek kelime etmeyip, Türkiye Cumhuriyeti devletini halkları sürgün etmekle, katletmekle suçladı.
Malumunuz, Türkiye Cumhuriyetinin seçilmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan bu şebelek bildiriye çok sert tepki gösterdi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin ana muhalefet partisi lideri
ne yaptı peki?
Ne yapacak, otomatik muhalefete devam etme belasına, mahut bildiriyi savundu.
Sonuç itibariyle, hendek kazanları, yani iç savaş çıkartmak isteyenleri arkaladı.
Halbuki, çok kısa süre önce, “
” ifadesini tevil etmek için,
söyleyen de kendisiydi.
Hiçbir ülkede gizli saklı bile olmayan bu ülkede gündüz gözüyle oluyordu: Bu ülkenin ana muhalefet partisi lideri halkı, halkları esir alanları değil de Mehmetçiği şehid eden teröristlerin sözcülüğüne soyunan o şebelek bildiriyi savunuyordu.
Nasıl oluyordu bu?
CHP'ye nasıl genel başkan olduysa öyle oluyordu galiba.
İşte bu ana muhalefet partisi lideri, fecaat boyutundaki bu muhalefet tarzını ve 6 seçim mağlubiyetini “Erdoğan nefretiyle” örtmeye çalıştığı partisinin kurultayında yeniden genel başkan seçildi.
Uzun lafın kısası, “nefret örtüsüyle” kendisini bir süre daha gizlemeyi başardı.
Fakat kurultayda kazansa da tabanda kaybetmeye devam edecektir.
Bir anket yapılsın,
sorusu CHP'li tabana sorulsun.
Şayet…
CHP'li tabanda, Erdoğan'ı destekleyenlerin yüzdesi Kılıçdaroğlu'nu destekleyenleri katlamayacaksa ben bir şey bilmiyorum.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.