Daha düne kadar “Gandi Kemal” şamatası yapanlar 1 Kasım'dan sonra CHP'nin başına lider bulmak için adeta yırtınıyorlar.
Ulusalcı bir muhterem de, CHP'nin başına Ekmeleddin geçsin, deyiverdi.
Bununla da kalmadı, şöyle sürdürdü: “Ne o beğenemediniz mi? Kendi partinize genel başkan olarak beğenmediğiniz adamı, memleketin başına neden beğendiniz o halde kardeşim? Neden bizi mecbur ettiniz, neden tıpış tıpış oy vermemizi istediniz?..”
Adamcağız haksız mı?
O değil de, Ekmeleddin deyince, şimdi benim aklıma cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde tedavüle soktukları, “Ekmek için Ekmeleddin” sloganı geldi.
Bakıyorum da, aynı insan evlatlarının alayı “başkanlık sistemine” karşı.
Ne alakası mı var?
Olmaz olur mu, Ekmeleddin Bey cumhurbaşkanı olsaydı nerden nasıl ekmek verecekti?
İcranın başı olmadan ekmek vadetmek ne demektir muhteremler?
Hadi, meramımı Çalışkan Koray'ın da anlayacağı şekilde hülasa edeyim: Ekmek vadeden cumhurbaşkanına başkan denir…
E hani, başkanlık sistemine karşı çıkıyor, diktatörlük falan diye kafa ütülüyordunuz?
Ah pardon, başkan sizden olunca, mesela, Kılıçdaroğlu başkan seçilirse, diktatörlük olmuyordu değil mi?
Yani…
Bir tek Sayın Erdoğan başkan olunca “diktatörlük” söz konusu.
Mahut “diktatör” martavalını dillendiren “muhalifler” içinde, Obama'nın Erdoğan tarafından okşanan yanağının kılı olmak için kırk takla atacak o kadar insan tanıyorum ki!
Erdoğan, yanaklarını okşaması şöyle dursun, bunları, Beştepe'ye davet etse, İstanbul'dan yayan yola çıkarlar.
Bir defasında, kendine “muhalif” diyen (Erdoğan'ın yeminli düşmanı) oldukça tanınmış birine, “Erdoğan çağırsa gitmez misin?” diye sorulmuştu da, “Koşa koşa giderim” cevabını vermişti.
Hiç utanmamıştı.
Hazır laf utanmazlığa gelmişken, Ali Koç'a geçmenin tam vaktidir.
Bana soracak olursanız, CHP'nin başına ne o ne bu ne şu geçsin, Ali Koç geçsin.
Çok da iyi olur.
CHP, İstanbul sermayesinin ve Aydın Doğan medyasının “arka bahçesi” olmaktan çıkar, çiçek gibi “ön bahçesi” olmuş olur.
Maskeli balo da biter; CHP de biz de kurtulmuş oluruz.
Yok yok merak etmeyin, Ali Koç gibi bir kapitalistin CHP Genel Başkanı olmasından aslan sosyal demokratlar ve dahi devrimci yoldaşlar rahatsız olmaz.
Bakınız, Antalya'da düzenlenen B20 zirvesinde Ali Koç yoldaş ne demiş: “Eşitsizliği asgari düzeye indirmek için yapılacak çok fazla senaryo var. Paradigmalar değişmeli. Eşitsizliğin ortadan kalkması için kapitalizmin ortadan kalkması gerekir…”
Nasıl, beğendiniz mi?
Sizi bilmem ama ben çok beğendim, içimden yanağını okşamak geldi, o derece yani.
Bilmem ki, Erdoğan, onun da yanağını okşar mı?
Ben olsam okşardım.
“Eşitsizliğin ortadan kalkması için kapitalizmin ortadan kalkması gerekir” ne demektir?
Valla helal olsun; “bizi ortadan kaldırın” demesine ramak kalmış.
Gerçi muhteremin mensup olduğu network şu sıralar kapitalizme değil, asgari ücretin 1.300'e çıkmasına karşı, ama, olsun...
Zaten en çok da bu haliyle CHP Genel Başkanlığına yakışıyor ya!
Ali Koç'un mezkur konuşması üzerine sendikacılar da “Ali Koç Türk İş başkanı olsun” demişler.
Olabilir tabii canım, CHP Genel Başkanı olmayacaksa, olsun.
Hatta ona bakarsanız, bu haliyle, nevzuhur “Antikapitalist Müslümanlar”ın başına da geçebilir.
Bir şartla ki, eski dostumuz İhsan Eliaçık kadar “teoloji” bilmesi lazım.
En azından, Müslümanların nasıl cehennemlik, deistlerin, ateistlerin ve eşcinsellerin nasıl cennetlik olduklarına dair (hâşâ) Kur'an'dan sağlam delil getirebilsin.
Bu haliyle en uygun yer, CHP Genel Başkanlığıdır derim, başka da bir şey demem.