Erdoğan o konuya da el attı bakalım ne olacak

04:0031/05/2016, Salı
G: 13/09/2019, Cuma
Salih Tuna

Sayın Binali Yıldırım
'ın başbakanlığındaki
65. Hükümet
kabinesinde yer alan
Numan Kurtulmuş
'tan
Süleyman Soylu
'ya kadar birçok ismi tanırım.


Hatta,

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü

de sınıf arkadaşımdır. (“

” şeklinde haberlere konu olmuştu ya, onu diyorum.)



Lakin bir süre önce bu köşecikte kabine üzerine kaleme aldığım yazıda hiç tanımadığım, hiç görmediğim bir bakandan bahsettim sadece.



Kimden mi?



Sağlık Bakanı

Recep Akdağ

'dan.



Sağlık Bakanlığı görevine yeniden başlayacak olmasına sevindim

” demiştim, “

İnşallah ilk günkü heyecan ve aşkla devrim niteliğinde reformlar yapar…



AK Parti

gerçekten de her şeyden evvel sağlık alanında kimsesizlerin kimsesiydi.



Yine öyle olmalıydı.



Gerçi sağlık hizmetleri bu haliyle bile birçok

Avrupa

ülkesinden ve

Amerika

'dan daha iyiydi.



Yeter miydi?



Hayır, yetmezdi.



Çünkü “

merhamet devleti

” bu kadarla asla yetinemezdi.



Kaldı ki birçok sorun hâlâ çözülebilmiş değildi. Mesela,

İstanbul

'da kimi devlet hastaneleri içler acısıydı hâlâ. (Kendimden biliyorum; yaklaşık bir ay önce ambulansla bir devlet hastanesine kaldırıldım; acil servisi İkinci Dünya Savaşı'ndan kalma bir koğuş gibiydi. En kötüsü bize denk gelmişti herhalde. Yoksa ben de biliyorum devlet hastanelerinin birçoğunun eskiye nazaran çağ atladığını.)



Üniversite hastaneleri derseniz, bakımsızlıktan dökülüyorlar.



Cerrahpaşa Hastanesinin

ha yıkıldı, ha yıkılacak hali var. Sivrisinekler, karasinekler ve sokak kedileri koğuşlarda cirit atıyor. Kirpi gördüm diyeyim de ötesini varın siz hesap edin.

Çapa
Hastanesi

mi? Orda kirpi görmedim, ne yalan söyleyeyim. Ama birçok doktoru, hasta ve yakınlarını adeta kirpi dikeni saplar gibi azarlamaya devam ediyor hâlâ. (Üniversiteye bağlı bu hastanelerin mevzuatının Sağlık Bakanlığı'ndan bağımsız olduğunu ben de biliyorum.)



Özel hastaneler mi?



Doktorların çoğu çok tatlı dilli. Hemşireleri adeta melek. Hizmet derseniz, 5 yıldızlı oteller gibi. Sadece geceleri doktor bulunmuyor. En fazla hemşirelerle muhatap olabiliyorsunuz. Hülasa, üniversite hastanelerinin ciddiyetinden çok uzaklar.



Bir de, tedavi çok pahalı.



Yaklaşık bir hafta önce şöyle demiştim: “

İster Emekli Sandığı'na ister Sosyal Sigortalar'a bağlı olun, siz siz olun sakın kanser falan olmayın, eviniz barkınız neyiniz varsa satmak zorunda kalırsınız…

” (25 Mayıs 2016, Yeni Şafak)



Şükür ki şükür,

Sayın Sağlık Bakanı Recep Akdağ

gazetemize dün verdiği mülakatta, “

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla, özel hastanelerde kanser hastalarından fark alınmaması için çalışma başlatıldı

” dedi.



Hastalığa dûçar olmanın derdi yetmezmiş gibi bir de, ben bu tedavi ücretini nasıl ödeyeceğim, diye kara kara düşünen tüm hastalar adına çok sevindim.



Sağlık Bakanı söz konusu söyleşide

,

Sosyal Güvenlik Kurumu'muz özel hastanelerle anlaşma yapıyor ve bu anlaşma çerçevesinde vatandaşımız oradan hizmet alıyor ama karşılığında biraz da fark ödüyor...

” diyor.



Pardon, biraz mı fark ödüyor?



Benim gördüğüm kadarıyla birçoğu özel muayene kadar alıyorlar nerdeyse.



Sayın Akdağ

devam ediyor: “

Mesela yoğun bakım, kalp ameliyatı, acil servis gibi birimlerde fark ödemezsiniz…

” (Ayrıca, kanser tedavilerinde de durumun aynı şekilde olduğunu, yani fark alınmadığını söylüyor.)



Demek böyle özel hastaneler de varmış!



İyi de nerde acaba?



Sağlık Bakanı Akdağ

, sadece kanser cerrahisinde fark alma imkanı bulunduğunu, lakin,

Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan

'ın bu hususta kendilerine talimat verdiğini, artık kanser hastaları özel hastanelerden hizmet alırken cerrahileriyle ilgili de fark inşallah alınmayacağını müjdeliyor.



Biz de, inşallah Sayın Bakan, diyoruz, inşallah.



Zaten size de bu yakışır.



Tüm hastalar ve hasta yakınları adına bekliyoruz.


#Binali Yıldırım
#Yeni hükümet
#Recep Akdağ