ABD'nin iki eski Türkiye Büyükelçisi
ve
birkaç ay evvel Washington Post'ta, “
” diyecek kadar küstahlaşmışlardı.
Şimdi de,
'nin ulusal güvenlik danışmanı
tozutmuş ki o kadar olur.
Ne ki, elemanın, “
” adlı haber sitesindeki yazılarına bakıyoruz; Türk matbuatında Erdoğan takıntılı yazıların hülasası mesabesinde.
Kürtler konusunda da en az malum eşhas kadar duyarlı mübarek. Elbette ABD'nin “
” dediği Kürtler konusunda.
Diğer Kürtler mi?
Onların alayı “
” veya “
” olmuş oluyorlar.
da vaktiyle
na cahş demişti hani. Hem Kürt hem de PKK muhibbi olmayınca bu kafaya göre “
” oluyorsun. Neyse...
ABD ne istiyor peki?
'nin kuzeyinde, bir başka ifadeyle, güney sınırlarımızın ötesinde kuracakları (malum enerji koridorunun jandarması mesabesindeki) “
” devletine ses çıkarmamamızı…
Bunun için de,
'yla behemehal masaya oturmamız gerekiyor. Zira mahut devleti “kara kuvvetlerimiz” dedikleri PKK'nın Suriye koluyla gerçekleştirmeye çalışıyorlar.
Bu durumda biz de (havada uçuşan haritalara uygun şekilde) bölünmek parçalanmak için sıramızı beklemiş olacağız.
Türkiye işte bunu kabul etmiyor.
Etmeyince de (John Hannah'ın bir önceki yazısında dile getirdiği üzre) despotizme yuvarlanmış, demokrasiden uzaklaşmış oluyoruz.
da “diktatör,” veya “otokrat” oluveriyor.
Bunda da aslında şaşacak bir şey yok:
İlaç ambargosuyla binlerce
çocuğun ölümüne neden olan
'nin Irak'a nasıl “
” getirdiğini, daha doğrusu, işgali demokrasi diye nasıl yutturduğunu biliyoruz.
İşgali demokrasi diye yutturma maharetine sahip olanların Türkiye'nin bağımsızlık ve özgürlük rotasına girmesini “despotizme yuvarlanmak” olarak sunmasında da hiçbir zorluk olmasa gerektir.
söz konusu haber sitesindeki son yazsında Türkiye'deki Erdoğan karşıtlığıyla malul hale gelen yazarlarla büsbütün aynı dili konuşuyor nerdeyse.
Despotlukla suçladığı Erdoğan, ABD ve Avrupa ülkeleri için “
”
Sayın Erdoğan'ın, mülteciler konusunda Avrupa'nın ikiyüzlülüğünü yüzlerine vurmasına da, “
” ve “
” diyecek kadar da zıvanadan çıkmış.
Erdoğan'ın ABD için nasıl ve neden bir tehlike olduğu sadedinde de, Obama'nın bir dergiye verdiği söyleşiye vurgu yapmış. Mezkur söyleşide, Erdoğan'ın otoriter kişi olduğunu, Doğu ile Batı arasında köprü görevini ifa edecek bir lider olarak görmelerinin hata olduğunu Obama kabul etmiş.
Çünkü…
Erdoğan'ın Türk ordusunu Suriye'de “süregelen karışıklığı” neticelendirmek için kullanmak istememesini Obama çok yadırgamış.
Demek ki, Erdoğan'ın “otoriter” olması, ABD'nin Ortadoğu çıkarları için Mehmetçiğin maceraya girmesine karşı çıkmasından, Doğu ile Batı arasında köprü vazifesini yerine getirmemesi de, ABD işgaline köprü olmaya karşı çıkmasından kaynaklanıyormuş.
Zaten başka ne olabilirdi ki.
Ortadoğu'da demokrasi iddiasında olmayan krallıklara bile despot, otoriter, diktatör demeyen,
'da gündüz gözüyle yapılan darbeyi darbe olarak mahkum etmeyen ve
'yi bile diktatör ilan etmeyenlerin çıkarlarından başka bir değer var mıdır ki?
ABD'nin politikalarına muntazaman uyum gösterdiğin takdirde “despot” olsan da “demokrat;” uyum göstermediğin ve hatta karşı çıktığın takdirde gelmiş geçmiş en büyük demokrat da olsan diktatör” olmaktan kurtulamazsın.
“
” ifadesiyle mahut yazısını nihayete erdiren
yazarı bir de Davutoğlu'na öyle yazıklanıyor ki, sormayın gitsin.
Suçu günahı yokken görevden alınması kabul edilemezmiş falan filan.
ne derler bilmem, ama, bence Sayın Davutoğlu'na bundan daha büyük hakaret olamazdı.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.