Bundan iki yılı aşkın süre önceydi.
Okur makulesinin, “
” yollu soruları birikmişti.
Ben de, o vakitler gündemde olan
'nun, Zaman gazetesinin eski sahibi
refakatinde
arası mektup “taşıma” muhabbetine gönderme yapmak istemiştim.
Şöyle yazmıştım: “
” (Tashih yok, o vakit Alaattin yazmıştım, Alaeddin değil)
Şakaydı.
Bunu da açık seçik belirtmiştim. Hayatımda değil
'ya,
'ye bile gitmiş değildim.
Ne ki, “
” deyince mangalda kül bırakmayan güruha mensup
şuncacık şakaya tahammül edememiş zehir zemberek bir mail döşenmişti: '”
”
Nasıl bir tevafuktu bu?
Kırk yıllık kankalar, “
” yollu havaalanında falan mı karşılaşmışlardı?
Hayır, bunu sormadım.
Doğrusu, Hocaefendi'sine kimi götürmüş onu da hiç merak etmedim. Lakin Hocaefendi'sini
'ya kim götürmüş, hep merak etmiştim. (Nurettin Veren'in demesine bakacak olursak, Papa'ya götürme işini Alaeddin Kaya organize etmiş. Papa'nın elini kim öpmüş muhabbeti ayrı mesele, o taraflara yelken açmayalım.)
Söz konusu yazımı tatlıya bağlamak için de adını doğru yazdığından dolayı hazrete teşekkür etmiştim. Benim gibi birçokları da “Alaattin” veya “Alaaddin” diye biliyordu. Doğrusu “Alaeddin” olacak.
İş bu Alaeddin Bey son günlerde yine gündeme geldi.
gönderdiği mektupta,
” şeklinde yürek parçalayıcı bir ifadeyle, “
”ten istifa ettiğini
ilan etmiş.
da “
” diye anında cevabı yapıştırmış. Ardından da kaçma gel, teslim ol; hele anlat, neden istifa ettin, diye sormuş.
Doğrusunu isterseniz, herkesten çok
'ın bunları sormaya hakkı var.
Çünkü kendisi de uzun yıllar “The Cemaat”e “hizmet” verdikten sonra ayrıldı ve neden ayrıldığını da her fırsatta anlattı. Üstelik bedel ödedi; paralel örgütün akıl almaz iftiralarına, hakaretlerine uğradı. Lakin yılmadı, “paralel örgütü” deşifre edenlerden oldu.
Gerçekten de Alaeddin Kaya neden “kazara verdiği selamı geri aldığını” anlatmalı.
Bilelim, mesela,
'ya verdiği selamı neden geri alıyor? Hem o mülâaneden veya o 17 – 25 Aralık'tan sonra değil de neden şimdi?
Hayırdır; ne oldu, ne değişti?
Anlatsın ki herkes bunun taktik, oyun, manevra olmadığına ikna olsun. En azından değil selam, ömrünü hâlâ “The Cemaat”e adayan şakirtler de neyin yanlış olduğunu görsünler.
Anlatmayınca kimsecikler inanmaz.
“The Cemaat”te yıllarca üst düzey “hizmet” verdikten sonra ayrılan
inanmamış mesela.
'nın
'nın en yakın ve en mahrem “hizmetlerini” yapan kişi olduğunu belirtmek sadedinde bakınız ne demiş:
Aslında anlatmak da yetmez. Nerde durduğun da önemli.
Çünkü ayrıldıklarına dair bir şeyler bulup anlattıkları halde “hizmetçiliğe” sinsice devem edenler var hâlâ.
Hülasa, daha önceleri yüzde yüz karşı oldukları ortamlara sızarak kamufle olmayı maharet sananlar var.
Mesela,
'nun hakkını hukukunu sırf fitne çıkartmak umuduyla savunuyormuş gibi yapıyorlar. Halbuki bir kaşık suda boğacak kadar ondan nefret ediyorlar.
Normalde, diyelim ki falan tarikattan veya sivil toplum örgütünden tiksiniyorlar, bir de bakmışsın melbusat değiştirip oraya girip yeni görüntü altında “hizmete” devam ediyorlar.
“Hizmet” dediğim, bir yandan “paralel örgüte” karşıymış gibi yapıp, öte yandan “paralel örgütle” mücadeleyi itibarsızlaştırmak için ellerinden geleni yapmaktan ibaret.
En tipik lakırdıları da şudur: “
”
Bu tip “
” son günlerdeki ortak özelliklerinden biri de, “
” moduna geçmeleridir.
Ne kadar farklı yerlerde kendilerini kamufle etmiş olurlarsa olsunlar hiç değişmeyen ortak özellikleri Erdoğan karşıtlığıdır.
Bunu da çoğu kez Sayın Erdoğan'a direkt karşı çıkarak değil de, Erdoğan'ın yanında kim duruyorsa onu itibarsızlaştırmaya çalışarak gerçekleştirmek istiyorlar.
Sizin anlayacağınız, zarf değişse de mazruf değişmiyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.