Bu kafa yapısını değiştirmeden olmaz

04:004/03/2017, Cumartesi
G: 17/09/2019, Salı
Salih Tuna

FETÖ
davasını ne kadar takip ediyorsunuz veya
Fetullahçıların
mahkemede verdikleri ifadelere ne kadar muttalisiniz, bilemiyorum.


Benim bildiğim şudur: Medyamız yine sınıfta kaldı.



Halbuki

Ergenekon

ve

Balyoz

davalarında FETÖ'cü kanal “

Samanyolu TV

” adeta sinekten yağ çıkarıyor, habbeyi kubbe yapıyordu.



Kimi tasfiye etmek istiyorlarsa uyduruk delillerle oraya çöküyorlar; Ergenekon'u “

her yere kon

” şeklinde işletiyorlardı.



O kadar ki, “

Ergenekon'un kasası

” diye bir garibana mahpus damını teneşir yapmışlardı.



Tamam, asla ve kat'a onlar gibi kimseye iftira atılmasın, zerre miskal kimseciklere haksızlık yapılmasın. Zaten medyanın işi

Samanyolu TV

gibi (profesyonel destekli)

psikolojik harp teknikleri

uygulamak değildir.



Fakat…



Meclis

'i, özel kuvvetleri,

Cumhurbaşkanlığı binasını

bombalayan ve onca insanımızı şehit eden

Fetullahçı teröristlerin

hiç değilse mahkemedeki kepazelikleri kamuoyuna adamakıllı duyurulsun.



Bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanına 15 Temmuz gecesi suikast yapmaya giden “

terörist timin

” mahkemeye podyuma çıkan mankenler gibi götürülmesi bile doğru dürüst eleştirilmedi. Neyse…



Bu ülkede yıllar yılı (en azından 28 Şubat'tan bu yana, 20 yıl boyunca) envaiçeşit “

darbeler ne kötü be birader

” söylevleri çekildi, bir daha darbe olmasın diye de kimi düzenlemeler yapıldı; “iç hizmet kanunu” gibi bir yığın şey değiştirildi…



Sadece bir şey yapılmadı…



En önemli, en esaslı şey…



Bunun ne olduğuna,

Cumhurbaşkanı Erdoğan

'ın

Marmari

s'te kaldığı otele saldırı düzenleyen

Özel Kuvvetler

ve

Muharebe Arama Kurtarma

(MAK) timlerinde görevli

“askerlerin

” aralarında bulunduğu 44 tutuklu sanığın

Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi

'nde yargılanması sürerken muttali oldum.



FETÖ'cüler, “

darbenin emir komuta zinciri içinde olduğunu sandıklarını

” söyleyerek kendilerini (güya) savunmaya çalışıyorlardı.



Hukukçu arkadaşlarla konuştum, bunun, zımnen darbe itirafı olduğunu söylediler.



Benim asıl dikkat çekmek istediğim bu değil; bir darbenin emir komuta zinciri içinde gerçekleştirilmesini bir nevi mazur gören kafa yapısıdır.



Hayır,

FETÖ'cülerin kafa yapısıyla kaim

bir durumdan ibaret değildir bu!



Şayet böyle olsaydı,

Hürriyet

'in, “

Karargâh Rahatsız

” manşetine güler geçerdik.



Biz her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına, sıradan bir vatandaşlık bilgisi olarak, darbenin her çeşidinin ağırlaştırılmış müebbet hapse taalluk eden bir suç olduğunu nakşedebilmiş miyiz?



Mesele budur.



Ben er'dim… onbaşıydım … çavuştum… komutanım emretti, “kuvvet komutanı orgeneral bilmem kim paşa” gidin dedi, ben de gittim… emir komuta içinde memlekete el koyulmuştu, ben ne yapayım yani… koskoca genelkurmay başkanını mı dinlemeseydim…. ama karargahtan yazılı emir gelmişti… ben askerim, emre itaat ettim… valla bilmiyorduk bize tatbikat var dediler, biz de tankları çıkardık…

” gibi hiçbir ifadenin hiçbir şekilde mazeret olamayacağını, darbenin anayasal suç olduğunu herkesin bunu fehmetmesi gerektiğini anlatabildik mi?



Darbelere engel olmak için her şeyden evvel bu bilgi /bilinç gayet net bir şekilde yerleştirilmelidir.



Mehmetçik, yani, “

en büyük asker bizim asker

” diyerek orduya gönderdiğimiz evlatlarımız olmasa, hangi cunta bu aziz millete darbe yapabilir?



Evet, bizim evlatlarımız olmasa, o ölüm kusan silahlar, o savaş uçakları, o tanklar ne işe yarar?



Nasıl demişti

Brecht

: “

Tankınız ne güçlü generalim/ Yüz insanı ezer geçer/ Ama bir kusurcuğu var/ Sürecek insan ister…


Not

Gönderenin adı adresi bende saklı bir maili, meselenin münferit olmadığını düşündüğüm için sizinle paylaşmak istiyorum: “Salih Bey, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan 25 Mayıs 2015 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının olduğu esnaf buluşmasında, servis esnafına çeşitli müjdeler vermiş ve Belediye Başkanına gerekli işlemler için talimat vermiştir. Sayın Belediye Başkanı da “Reisin sözü yerde kalmaz” diyerek esnafı umutlandırmıştır. Fakat, 25 Mayıs tarihine kadar evini zar zor geçindiren servis esnafı o tarihten sonra da sektöre rant sağlanacak diye girenlerin yüzünden evine ekmek götüremez olmuştur. 40 bin servisçi varken sayı 100 binlere çıkmıştır. Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Hayri Bey'in başkanlığında UKOM tarafından 1,5 yıl sonra servislerle ilgili Türkiye'nin hiçbir yerinde uygulanmayan kart sistemine (şirketler ve rantçıların işine yarayan ama esnafın işine yaramayan bir sistem) geçilmiştir. Bu sistemi mahkeme usul yönünden iptal etti; şimdi 1,5 yıl öncesine döndük. Tam da referandum zamanında, “Reisin sözü yerde kalmaz” diye inanan gerçek esnafa bile derdimizi anlatamaz duruma düştük… Servisçi esnafı belki İstanbul un en kalabalık esnafıdır ve ben bu ihmalin Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı bilinçli yapıldığını düşünüyorum. Esnafı isyan noktasına getirdiler. Daha bir sürü sektörde Sayın Erdoğan'a tepki gösterilsin diye tuhaf işler dönmektedir. Saygılarımla…”







#Cumhurbaşkanı
#Recep Tayyip Erdoğan
#FETÖ
#Meclis