Böyle çöküş görülmedi

04:001/04/2017, Cumartesi
G: 17/09/2019, Salı
Salih Tuna

Muşamba dekorun yıkıldığı, maskelerin düştüğü, makyajların aktığı, hülasa, kamuflajların işlevsizleştiği günlerden geçiyoruz.



Her şey dımdızlak ortada artık.



Mesela, “

stratejik ortağımız

” ve “

müttefikimiz

” ABD, PKK'nın

Suriye

koluna gözümüzün içine baka baka yardım ediyor.



Bir başka ifadeyle…



NATO

'da birlikte olduğumuz

ABD

, 33 yıl Mehmetçiğe kurşun sıkan malum terör örgütünün Suriye koluyla birlikte hareket ediyor.



Aynı ABD,

15 Temmuz

'da askerimizi, polisimizi ve vatandaşlarımızı katleden

FETÖ

'nün elebaşını bize teslim etmiyor. Üstelik, aramızdaki “suçluların iadesi anlaşmasına” rağmen.



Mızrakların artık çuvallara sığmadığı günlerden geçiyoruz…



Bize biteviye çoğulculuktan, özgürlüklerden, insan haklarından bahseden, demokrasi konusunda habire “

ev ödevleri

” veren

Avrupa

, bakanlarımızın ifade özgürlüğüne bile saygı duymuyor.



Fakat…



Aynı Avrupa terör örgütleri PKK ve FETÖ'ye alabildiğine propaganda izni veriyor.



Dahası himaye ediyor.



MİT

'in, Almanya'daki FETÖ'cüleri tespit edip bildirmesi üzerine NATO'da birlikte olduğumuz

Almanya

ne yaptı biliyor musunuz?



Hem o FETÖ'cüleri “uyandırdı” (

MİT sizin peşinizde diye

) hem de MİT'i kovuşturmaya başladı.



Zaten atlı itli o

Hollanda

saldırısı hepinizin malumu. Hele o silahlı pankart, tam bir alçaklık.



Her şey bu denli açıkta olunca, “

tercüme odasında yetişen

” Türk aydını da hepten “açığa” düşmüş oldu.



Bundan kelli ne diyecekler bu ülkeye, bu ülkenin insanına?



Onca birikimleri ne işe yarayacak?



O gece

İncirlik

'teki hareketlenmeye de

Büyükada

'daki (o köşe yazarının da katıldığı) ajanlar toplantısına da sağır oldular.



Sağırlıkla da yetinmediler; 15 Temmuz darbe girişimin arkasında ABD'nin olduğunu nerden çıkarıyorsunuz deyip durdular.



ABD'nin izni olmaksızın değil darbe girişiminde bulunmak, maklube bile yemeyecek bir örgütün 15 Temmuz'u yapabileceğini gündüz gözüyle “yedirmeye” çalıştılar.



Ne var ki…



Adil Öksüz

'ün ABD İstanbul Başkonsolosluğu tarafından cep telefonuyla arandığı ortaya çıktı, onu ne yapacaklar?



Hangi birikimleriyle örtecekler, Amerika'nın, Avrupa'nın sahtekarlıklarını?



Ya o demokrasi, insan hakları, çoğulculuk,

Kopenhag Kriterleri

üzerine çektikleri onca söylev ne olacak?



Olan biten ortada; onca kıyas ve onca analoji yerle yeksan oldu işte.



Sisi

'yi kırmızı halılarla karşılayan

Almanya

'yı mı, atla itle saldıran

Hollanda

'yı mı, 15 Temmuz darbe gecesi “

taraflara itidal tavsiye ediyoruz

” diyen

ABD

'yi mi örnek gösterecekler?



Hangi örneklikler üzerinden Türkiye'ye demokrasi diskurları çekecekler?



Hepsi bir yana, “çağdaş muasır medeniyet düzeyi”nin her geçen gün artan “

yabancı düşmanlığını

” neyle tevil edecekler?



Hukukun üstünlüğü

” ve “

yargı bağımsızlığı

” lakırdılarını dillerinden düşürmüyorlardı.



Gebze

'de

FETÖ

'nün yargı imamlarından mesleği marangozluk olan bir adam yakalandı geçtiğimiz günlerde.



İş bu marangoz koskoca savcılara, hakimlere direktifler veriyor, bu aydınlar da bu fecaati bize “

hukukun üstünlüğü

” diye yutturmaya çalışıyorlardı.



Artık bitti.



Bittiler.



Sözlerinin hiçbir kıymeti kalmadı.



Özgür ağırlıkları hepten tükendi.



Eşek yüklü kitap okudular belki ama, ortada kitaba dair hiçbir şey kalmadı.


#ABD
#FETÖ
#Gabze
#Almanya
#Sisi
#Kopenhag Kriterleri