Başkanlık sistemine muhalif olanlara saygısızlık etme bari

04:0019/12/2016, Pazartesi
G: 17/09/2019, Salı
Salih Tuna

Takdir edersiniz ki, hiçbir terör örgütü arkasında bir devlet olmaksızın uzun süre ayakta kalamaz.



Hele hele

Türkiye

gibi güçlü bir ülkeye karşı asla!



Bazı terör örgütlerinin arkasında da birden çok devlet vardır. Her bir devlet stant açmış gibidir o örgütün içinde, ihtiyaç hâsıl olduğunda taşeronluk yaptırmak için.



Bazı terör örgütleri de konjonktür belasına, bile isteye kucaktan kucağa dolaşır.



PKK

'nın elebaşıları konjonktürü çok iyi süzüp kullandıklarını övünerek dile getirmemişler miydi?



E tabii, değişmeyen konjonktür de

ABD

'nin bölgedeki hegemonyasıdır.



Bir şey daha var değişmeyen: Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir terör örgütü

ABD

'ye rağmen sürgit yaşayamaz.



İdeolojik rengi, söylemi ne olursa olsun (ister “şeriat", ister “komünizm" peşinde olsun) fark etmez.



Terörü yöntem olarak seçen her örgüt de zamanla terörle malul hale gelir.



Hal böyle olunca da taşeronluk kaçınılmazdır.



PKK'nın da (tıpkı FETÖ ve DEAŞ gibi) hikaye cümlesi bundan ibarettir.



Gelgelelim, “

liberal maskeli
nüfuz ajanları

" yıllar yılı bunun tam tersini vazettiler.



Özetle, “

PKK, Kürt sorununun sonucudur

" dediler.



Kürt sorunu

" şeklinde kavramlaştırdıkları “sorun" çözüldüğünde,

PKK

'nın da kendiliğinden yok olacağını, dile getirdiler.



Bu

liberal maskeli mahutlar

iki kısma ayrılıyordu: Bir kısmı mezkur şekilde “nedensellik" ilişkisi kurarken, bir kısmı da, “

PKK, Kürt sorununun mütemmim cüzüdür

" argümanını öne sürdü.



Mesela,

Çengiz Çandar

, “

Kür sorunu PKK'dan ayrıştırılmaz

" görüşünü savundu.



İçlerinde en ilginci hiç kuşkusuz

Cemal Hasan

'dı; zira o bizzat kendi içinde ikiye ayrılıyordu.



Bir dönem, “

PKK, Kürt sorunuyla ayrıştırılamaz

" argümanını eksen alan bir kitap kaleme aldı, bir dönem “

PKK ayrı, Kürt sorunu ayrı

" argümanını eksen alan bir kitap. (“Sorunları" önce ayrıştırıp sonra mı birleştirdi, yoksa tam tersi mi oldu; “kronolojisi" aklımda değil.)



İlginç bir adamdı.



Bir internet sitesi, yazılarını “taşımaktan" vazgeçince hepten medeni ölü haline geldi.



Neyse, mevzumuz o değil, fena halde naftalin kokusu aldım, inanın, yazarken sıkıldım.



Uzun lafın kısası,

liberal maskeli mahutların

tüm argümanlarının çöktüğünü tüm süreçler kanıtladı.

PKK

'nın son terör saldırılarını fırsat bilip, “

Kürt sorunu çözülmezse işte böyle olur

" şeklindeki o bildik “

gerekçelerini

" terennüm ediyorlar mı bilmiyorum, doğrusu merak da etmiyorum.



Lakin

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu

terennüm ediyor.



Hayır, “

Kürt sorunu yüzünden

" değil de, “

" diyor.



Nihayetinde, teröre bir gerekçe ayarlamış / uydurmuş olmuyor mu?



Ne söylediğinin ne kadar farkında, bilmiyorum.



Benim bildiğim şudur: Başkanlık sistemine muhalif sosyolojinin üzerinden teröre davetiye çıkartmaktır bu.



Bu da her şeyden evvel başkanlık sistemine karşı çıkan herkese saygısızlıktır.



Mesela,

Vatan Partisi

de başkanlık sistemine karşı ama PKK terörüne karşı “

vatan savunmasında

" yerini alıyor.



Bu işin gizlisi saklısı kalmadı.



ABD'nin “

kara kuvvetlerimiz

" dediği

YPG / PKK

'ya gündüz gözüyle silah verdiği herkesin malumu.



Bu ülkede yaşayan herkes terör saldırılarına neden maruz kaldığımızı da biliyor, terör örgütlerinin arkasında kimlerin olduğunu da!



Peki, herkesin bildiğini

CHP Genel Başkanı

'nın bilmemesi mümkün mü?




#PKK
#FETÖ
#Başkanlık sistemi
#Kemal Kılıçdaroğlu