Bahçeli’nin sır dolu çalımı ve TGB’li gençlerin çuvalı

03:0016/05/2016, Pazartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Salih Tuna

Nazlı Ilıcak
twitter marifetiyle
yapınca
ül
kücülere
, bir bakayım dedim,
Çalışkan K
oray
adlı trol ne demiş.


Öyle ya, madem iş “

sağcı

Ilıcak

seviyesine kadar indi, “

solcu

” muadiline de bakmak gerekirdi.



Hay

, eleman (tabiri caizse) “

paralel ülkücü

” olmuş da haberimiz yok. Biraz daha kaptırsa,

MHP'ye genel başkan adayı

olacak nerdeyse.



Demem o ki, coşkuları

hararet

düzeyinde!



Emre Uslu

'sundan bilmem kimine kadar kaçan kaçmayan “

The Cemaat

” mensuplarının da alayı öyle.



Can
Dündar

adlı eleman üzerinden ele geçirdikleri

Cumhuriyet gazetesi

de dün “

Akşener ve Oğan meydan okuyor

” manşetini attı. Daha önce de “

” manşetiyle vermişti coşkuyu.



Sözcü gazetesi

zaten bu kampanyada baştan beri “

son ütücü

” gibi çalışıyor.



İmdi, müsaadenizle burada bir duralım, daha doğrusu, kallavi bir parantez açalım:



Sözcü gazetesi

malumunuz

Gazi Paşa

'nın gözlerini yerleştirmiş logosuna. Zarf böyle de mazruf başka;

Gazi Paşa'nın değil, Pensilvanya'n
ı
n
göz
lerine bakıyorlar

.

STV'nin
gülü
Saygı
Öztürk

çıktılı haberler yayın politikalarını belirlemiş vaziyette.



Cumhuriyet gazetesi

derseniz,

Mustafa Balbay

'ı kapı dışarı ederken

Gürsel Kadri

gibi

neo– mandacı

aydıncıkları doldurmuş bünyesine.



Diyeceksiniz ki, bu hokkabazlıklarını “

ulusalcı

” veya “

bağımsızlıkçı

” okurlarına nasıl yutturuyorlar?



Nasıl olacak, gözlerine matine – suare “

Erdoğan ve AK Parti nefretini

” tutarak. Bıldırcın avlar gibi adeta.



Hani, puslu gecelerde, gözlerine fener tutulan bıldırcınlar avlanmaya hazır hale gelecek kadar donakalır, dumura uğrar ya, aynen öyle.



Bıldırcınlar, “aydınlıkla” uyuşturup “karanlıklara” dûçar olur, yani avlanır da haberi olmaz.



Pensilvanya “Sözcü”sü

de

Pelsilvanya “Cumhuriyet”i

de “Erdoğan ve AK Parti nefreti” üzerinden aynı muameleyi çekiyor okurlarına.



Hülasa, terör örgütü PKK güzellemesine varıncaya değin bozgunculuklarını “Erdoğan ve AK Parti nefretini araçsallaştırarak gizliyorlar.



Değil mi ki, mahut nefret harici ve dahili algı operasyonuyla yerleştirilmiş, her türlü “

ihanet

” mubah.



Uzun lafın kısası, okurlarının başına “

Erdoğan ve AK Parti nefretini

” bir nevi çuval gibi geçiriyorlar.



Anlaşılması en zor çuval, idraklere giydirilen deli gömleği mesabesinde olandır.


Öyle ki, kafanıza

geçirirler de haberiniz olmaz. “Mustafa Kemal'in askeriyiz” derken, Pensilvanya tarafından askere alınırsınız da ruhunuz duymaz.


TGB'li gençler

ABD'li askerlerin kafasına çuval geçirmişlerdi, elleri dert görmesin. Peki,

Kadri Gürsel'lerin

,

Aslı Aydıntaşbaş'ların

Cumhuriyet”i

veya

“The Cemaat”

gülü Saygı Öztürk'lerin

“Sözcü”sü

marifetiyle yurtseverlerin başına çuval geçirilmesini ne yapacaklar?



Parantezimizi burda kapatalım.



Ne diyorduk, haa,

MHP'deki muhalif dalgadan

bahsediyorduk. Özellikle de “paralel örgütün”

Meral Akşener

coşkusundan dem vuruyorduk.



PKK yayın organı Özgür Gündem de MHP'li muhalifleri belirgin bir coşkuyla karşılamıştı. Sonradan bu kadarı “muhaliflere” zarar verir düşüncesiyle olsa gerek, coşkunun dozunu ayarladılar.



Nedir bu “muhalif” aşkı veya

Devlet Bahçeli

hangi ara bu nefreti kazandı?



Şayet

Bahçeli

7 Haziran seçimleri ardından

Kılıçdaroğlu vekaletiyle HDP'li Demirtaş'ın “başbakanlık” rüşvetini kabul etseydi

hiç kuşkusuz “

kahraman

” ilan edilecek, haliyle bugünkü “muhaliflerin” esamesi okunmayacaktı.



“Başbakanlık rüşvetine” rağmen HDP / PKK işbirlikçisi olmayı reddetmesinin bedelini ödetmek istedikleri besbelli.



Bahçeli gerçekten de 7 Haziran seçimleri ardından “Okyanus ötesi” muhibbi “bozgunculara” müthiş bir çalım attı.



Fakat sır dolu “

çelimli
çalımı

” daha önce atmış; yargı paralel örgütün kontrolündeyken,

Ergenekon

ve

Balyoz

davalarını bile arkalayarak, 17 – 25 Aralık “

paralel çıktısı

” malzemeleri ağzından düşürmeyerek “Okyanus ötesinin” güvenini kazanmaya çalışmıştı.



Böylece, yargı paralelin kontrolündeyken MHP'deki “muhalifleri” harekete geçirmelerine engel oldu. Bir bakıma, “bozguncuları” bıldırcın gibi avladı.



Türkiye'nin dizayn edilmesine engel oldun, biz de senin partini dizayn edeceğiz

” demeye getirmekle

Bahçeli

'den intikam almak istiyorlar.



MHP'ye fana halde kafayı taktılar.

Kasetle yapamadıklarını Meral Akşener'le yapacaklar.


Akşener

DYP

'den milletvekiliyken

Bahçeli MHP Genel Başkanı

'ydı. Akşener daha sonraki dönemde

AK Parti

'nin kurulma çalışmalarına katıldığında da Bahçeli MHP Genel Başkanı'ydı.



Yani, Akşener “gitti geldi” yaparken, Bahçeli bidayetinden beri MHP'deydi.



Demem o ki, nasıl oluyor da böyle bir siyasi figür Bahçeli'nin karşısına dikilebiliyor?



Kerameti nedir?



Yoksa “ülkücü tarlalarını” da sessiz ve derinden süren birileri mi var?



Sahi nedir Akşener'in kerameti ki, “

faili meçhul cinayetleri

” sahiplendiğini açık seçik söylediği halde

Kandil
muhiplerinin

ve

Can Dündar'ların

bu denli alakasına mazhar olabiliyor?


#Bahçeli
#TGB
#MHP