Bu köşenin müdavimleri bilirler; hazreti takdim etmek için, falancanın arkadaşı derdim.
Bahsi diğer, artık vazgeçtim.
“
” deseydim, itibarsızlaştırmaya çalıştığım iddia edilebilirdi.
Halbuki, incinmesini bile istemem.
Zira kendisini severim. Zaten bu yazı da biraz “
” de olsa bir sevginin tezahürüdür. (Değişik, dediğim; Fe'mi Bey, Erdoğan'ı sevdiği kadar ben de kendisini severim.)
Adlı adınca söylesem; yani, apostrof yakmasam, yani, “h” harfine hiç dokunmasam, bu sefer de ben incinirim.
Zira…
dediği gün, felaket incinmiştim. (Elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin, siz olsaydınız incinmez miydiniz?)
Ben de “
” şeklinde naçar bir çözüm buldum.
Hem konuşma diline daha uygun hem de (yaşıtlarının ona hitap edişini müşahede ettiğim kadarıyla) daha sevecen.
Lakin, “
” hecesinden sonra en az iki “
”lik durak olacak. (“Mi” hecesindeki “i” harfi de “Miiiiii” diye öyle öküz gibi çekilmeyecek Şinasi. Sadece “Mi.” Hatta yarım bir “i' bile işini görür. Bu arada, söz konusu adı telaffuz ederken adeta çay molası verircesine “h” harfinin keyfini çıkaran, hemen ardından da ağzını şapırdatarak 'abi” diyen “atanamayan Ahmet Hakan'lar” şimdilik konumuzun dışındadır.)
Evet, vurgular önemlidir.
Noktalama işaretleri de vurgulardan önemlidir.
Tire (kısa çizgi şeklindeki noktalama işareti) yerine, neden apostrof kullandım sanıyorsunuz.
Tire, soğuktur, maksatlıdır; dahası, bölücüdür, federatiftir. Apostrof öyle mi ya; zaruridir, mücbir nedendir.
Şakadan hiç hazzetmez sayın ciddi okur, hiç merak etme, daha fazla sabrını zorlayacak değilim.
Kemerleri bağlayabilirsiniz, şimdi mevzuya iniyoruz.
İş bu
geçen gün
'ya gitmiş, gitmekle de kalmamış, “
” de yazmış. “
” ara başlığı altında demiş ki: “
”
Bu sorunun cevabını da MHP'liler dâhil kimsecikler bilmiyormuş.
Peki, bilinen neymiş?
Buyurunuz hep birlikte
'den dinleyelim: “
”
Halbuki…
Sayın Bahçeli,
olgusunun nasıl bir anayasal soruna neden olduğunu partisinin grup toplantıları başta olmak üzere her vesileyle vuzuha kavuşturmuştu.
Anlaşılan o ki, Fe'mi Bey “duymak” istememiş.
Bunda da şaşacak bir şey yok. Herkesin duyup gördüğünü görmeyen, ama kimseciklerin duyup görmediğini gören, hülasa, herkesler mışıl mışıl uyurken uyanık kalabilme hassesine sahip olan “güzelleşmiş” bir yazardan bahsediyoruz.
Gerçekten çok uyanıktır.
O kadar ki, bir vakitler, hiç gitmediği görmediği “
”na herkesi uyandırmaya çalışırdı. Ne ki, sonradan bizzat kendisi mahut toplantıya katılınca, “
” tercih etti.
Özellik, dediğimiz budur işte.
Herkesin göremediğini gördüğü gibi herkesin gördüğünü de göremeyebiliyor.
Mesela,
darbe teşebbüsünün arkasında Gülen'in olmadığını söyledi durdu.
Darbecilerin
gecesi rehin aldıkları
'a, “
” diye teklif yaptıkları medyaya yansıdığı günlerde bile, “
” diyebildi.
cinayetinin ardından da gündüz gözüyle şunu yazacak kadar kendini aştı: “
”
Demem o ki, böyle bir özelliği var.
Mezkur yazısında,
'nin “
” verdiği desteği “
” yapmak istemesine, bunu da “
” bağlıyor.
Her şeyden evvel, “
” bile yanlış biliyor. Hatta hiç bilmiyor.
Bu saatten sonra tarihten örneklerle “Bizans siyasetinin” ne olduğunu anlatacak değiliz.
Madem…
Bahçeli'nin onca açıklamasına rağmen anayasa değişikliğine “evet” demesini
'ye “
” olarak değerlendiriyor, hiç değilse “kıyağın” ne olduğunu bir örnekle anlatalım.
Kıyak…
'in
'e bir ev hediye etmesidir.
Gerçi, Fe'mi Bey'in Fetullah Gülen'e yaptığı, çok daha büyük kıyaktır.
Ne mi yapmıştır?
Daha ne yapsın;
'in ev iddiası karşısında, “
” demek yerine, bu iddiayı bizzat Gülen'den duyup faş edene şarlamıştır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.