Bahçeli’den ne istediniz açıklayın

04:006/08/2016, Cumartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Salih Tuna

Bu yazıyı yazdığım sırada,
Boydak Holding
yönetim kurulu eski başkanı
Hacı Boydak
tekrar serbest bırakılmıştı.


Son durum nedir bilmiyorum, yine içeri alınmış da olabilir.



2013'ten beri bir tutuluyor bir bırakılıyor; yalama yaptı adeta. Öyle ki, bazen, gün içinde bu işlem tekrar ediliyor, hissine kapıldım.



İddia makamıyla yargıç arasında sanki bir maç oynanıyor. Bilemiyorum, belki de polisle mahkeme arasında sürüyor müsabaka.



Sahi kaç kere tutuldu bu adam, kaç kere bırakıldı? Skor nedir acaba: 4 - 5 mi, 6- 4 mü?



Bu nasıl iştir birader; ya almayın bırakın, ya tutun bırakmayın, ya da bırakın tutmayın.



Suçsuzsa zaten hiç dokunmayın.



Lakin bir FETÖ işadamları organizasyonu olan TUSKON'un başkanının, “

Kimin inine girileceğini göreceğiz

” şeklinde

Sayın Cumhurbaşkanımızı

tehdit ettiğinde, hararetle ayağa fırlayıp ellerini patlatırcasına alkışlayan

Boydak

bu Boydak'sa neden bıraktınız?



Madem onu bıraktınız,

Al Bulaç

'ın veya

Mümtaz'er Türköne

'nin suçu ne, niye onlar içerde?



Boydak'ın parasıyla ve alkışlarıyla yaptığını onlar da kalemiyle yapmaya çalıştı, başka ne yaptılar ki?!



Yani, “

Cumhurbaşkanının inine girilecek

” diyen densizi Boydak alkışladı, mezkur yazarlar da bu alçak hedefe yazılarıyla destek verdi. Sonuç itibariyle, 15 Temmuz FETÖ darbe kalkışmasında yer alan o infaz timi de Marmaris'e, “

inine giriyoruz

” diyerek gitmedi mi?



Demem o ki, onlar niye içerde, Boydak niye dışarda?



Sağlık sebeplerinden ötürü adli kontrol şartıyla bırakıldı, diyecekseniz,

Ali Bulaç

'ın da sağlık sorunları var. Kalp ameliyatı olmuştu, damarlarında stent var. Suçu ne;

Kayseri

'de yargılanmaması mı?



Yok, pişman olduysa, neden nasıl pişman olduğunu en küçük ayrıntısına kadar tek tek ortaya dökmesi icap etmez mi?



Kaldı ki son pişmanlık ne zaman?



Ali Bulaç

da 15 Temmuz'dan sonra yanıldığını, FETÖ'nün iç yüzünü göremediğini, pişman olduğunu falan söyledi.



Demem o ki, kuru kuruya pişmanım demekle olmaz.



Aslında mesele içerde yatmak değildir.



Dışarda yatan o kadar çok insan var ki; kimi

medeni ölü halinde

kimi de

maşeri vicdana mahkûm
vaziyette!


Bunların hali içerde yatanlardan beterdir ama farkında bile değildirler.



Maşeri vicdandaki mahkûmiyet hiçbir mahkumiyete benzemez. Yatarım çıkarım, diyemezsin. Zira vakit geçtikçe tam aksine ceza eksilmez artar.



Kurtulmak için pişman olmak, bunun için de her şeyden evvel samimi olmak icap eder.



Mesela, salim arkadaşların 15 Temmuz öncesi

Akşener

'de veya

Akşener'le

neyi aradıklarını açık seçik itiraf etmeleri, hadi itiraf demeyelim, vuzuha kavuşturmaları lazım.



Bunun için de biraz acele etseler hiç fena olmaz.



FETÖ

'den tutuklanan o hakimler Akşener'de ne aradıklarını itiraf ettikten sonra ne söylerlerse boş.



Üst akıl

” konusundaki aymazlıklarını veya

Erdoğan

'a “diktatör” demelerini veya o akıl fukarasının

Erdoğan

'la dalga geçmesini “seviyelerine” verip geçebiliriz.



Akşener

meselesi önemli ama öyle kolayından vaz geçemeyiz.



Devlet Bahçeli

'nin 15 Temmuz'daki asil ve onurlu tavrı herkesin malumudur.



Şayet Bahçeli o akşam darbeye karşı tavrını net bir şekilde ortaya koymasaydı, maazallah bugün iç savaş olabilir, nihayetinde Türkiye parçalanırdı.



Malumunuz, Bahçeli'ye ve partisine (MHP) 15 Temmuz öncesi operasyon çekilmişti.



Uzun yıllar AKP'yi desteklemiş, adı “yandaşa” çıkmış bu salim arkadaşlar da mahut operasyonu desteklediler.



Gayeleri neydi; bir başka ifadeyle, 15 temmuz öncesi Devlet Bahçeli'yle alıp veremedikleri neydi, açıklamak zorundadırlar.



MHP'li olsaydılar, parti içi hesaplaşmada pozisyon alıyorlar falan derdik?



Bu neyin pozisyonuydu?



Yanlış anlaşılmasın, şu anda aldıkları tutumu sevinerek izliyorum.



Zaten kimseciklere “

iyiye güzele doğruya

” niye geldin demem, diyeni de hiçbir zaman haklı görmem.



Beyan esastır.



Samimiyet ölçerimiz yoktur; kimsenin kalbini açıp da bakamayız.



Gelgelelim, ahmak da değiliz.



Bugünlerde FETÖ'ye karşı çıkmak maharet değil. Ona bakarsanız,

Atalay
Demirci

de karşı çıkmıştı, gizli yazışmaları faş edilmeseydi halen de karşı çıkanlardan olduğu sanılacaktı.



Uzun lafın kısası…



Akşener güzellemelerinin sırrı neydi, bilmek hakkımız. Hadi anlatın da “

seviyenizi

” görelim.



NOT: Yazıyı gönderdiğimde Boydak'ın tutuklandığı haberini aldım.




#Boydak Holding
#Hacı Boydak
#Atalay Demirci
#FETÖ
#Ali Bulaç