"HDP'yi yok sayan, gayri meşru gören MHP kendisinin gayri meşru olduğunu ilan etmiştir. MHP demokratik anlamda gayri meşrudur…"
Bunu söyleyen
adlı bir insan evladı.
Nerde mi söyledi?
darbesine katkısını, “
Benin medya organlarım İslamcı koalisyon hükümetine karşı savaş verdi
” diyen
'ın yayın organında. (Anlaşılan o ki 7 Haziran öncesi ve sonrasında siyaseti dizayn etmek için pijamasını giydi.)
Pardon,
kim mi?
Aslında kim olduğunun inanın hiç önemi yok. Sadece prototip olarak bir anlamı var; yani bir zihniyetin sefaletini dermeyan etmesi bakımından kelime yakıyorum.
Yine de şu kadarcığını söyleyeyim: Eleman aydın aşiretinin “
” boyundan.
Seksenlerdeki
'den beri orda burda ne yazmış ne konuşmuşsa şöyle bir bakarım, inanın hâlâ sadra şifa tek bir cümlesine tanıklık etmedim.
Son yıllarda hepten cıvıttı.
İnsan kendini itibarsızlaştırmakta veya iptizale uğratmakta özgürdür, bir şey diyemeyiz. Sonuçta kendi kişiliği, istediğini yapar.
Ama üzülmemek elde değil tabii. Onca yıl oku yaz,
'nde arzı endam et sonra da gel, “
MHP demokratik anlamda gayri meşrudur
” de!
Nasıl bir kafadır bu?
Bir insan evladı böyle pespaye hüküm cümlesi kurması için ya MHP'yi ya demokrasiyi ya meşru olanı ya da üçünü birden bilmemesi gerekir.
demokratik anlamda gayri meşruymuş!
Niye peki?
Çünkü
meşru görmüyormuş!
İyi de muhterem siz de 258 milletvekili olan AK Parti'ye gayri meşru muamelesi çekmediniz mi?
Kaldı ki, MHP, HDP gayri meşrudur, demedi.
Söyledikleri özetle şu: HDP ile görüşmem, ittifak kurmam, koalisyona girmem; paşa gönlünüz istiyor diye kendimi “yüzde 60” şeklinde tanımladığınız bloka dahil ederek HDP'yle aynı blokta görünmek istemem.
Bu da sürpriz bir şey değil, beğenirsiniz beğenmezsiniz MHP'nin çizgisi belli.
Haa, bir de, HDP'yi silahsız
olarak görüyorlar. Bunda da şaşacak bir şey yok. Mensup olduğun aydın aşireti de PKK'ya, silahlı
(HDP'nin bir önceki adı) demiyor muydu?
Ayrıca bu öfke bu celadet bir akademisyene yakışıyor mu?
Sahi bu helecan nedir?
Hani bizdik propagandist, siz analizciydiniz?
“
” yandan çarklı Sözcü'sünü bile heyecanlandırıp, “
Ahmet İnsel'den Metin Özkan'a sert tepki
” spotunu çekmesine neden oldunuz.
Bir de “
Biz adayımızın arkasında durduk”
diyen MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin danışmanı Metin Özkan'ı yalancılıkla itham ediyorsunuz.
Yalan söylemiyor; evet, İhsanoğlu'nu satmadılar, arkasında durdular, herkes şahit.
Madem öyle CHP “çatı adayının” arkasında dursaydı ya!
Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı seçiminde “tıpış tıpış gidip oy vereceksiniz” diyerek uğruna rest çektiği İhsanoğlu'na, Meclis Başkanlığı çok görülmedi mi?
MHP'liler 7 Haziran'dan beri gayet net bir şekilde HDP'yle hiçbir şekilde işbirliği yapmayacaklarını söylediler.
Bunu da, hem siyasi çizgilerine hem de tabanlarının hassasiyetine bağladılar.
Hülasa, HDP'nin içerden veya dışardan yer aldığı veya desteklediği koalisyonda yer almaktan çekindiler, tabiri caizse tabanlarından korktular.
Bundan daha doğal ne olabilir.
Bir parti tabanını iplemiyor, yani kendini tabanına karşı sorumlu görmüyorsa, sorumluluk ilişkisi içine girdiği başka odaklar var demektir?
Peki…
HDP “çözüm sürecini” başlatan AK Parti'yi şeytanlaştırırken, “
” ihanet tesmiye eden
MHP Genel Başkanı Bahçeli'ye
(Kılıçdaroğlu vekaletiyle) başbakanlık teklifinde bulunurken tabanından korkmadı mı?
Yoksa orda işler biraz farklı mı yürüyor?
Yani, MHP tabanından çekinirken, HDP'den tabanı mı çekiniyor?
Değilse bu doğru, çözüm sürecine ihanet diyen partiyle neyin koalisyonunu kurmak istediklerini hangi çözüm sürecini sürdüreceklerini açıklamak zorundalar.