Arda Turan Erdoğan’ın yerinde olsaydı ne yapardı?

04:0025/06/2016, Cumartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Salih Tuna

Şansal Büyüka
'dan
Ersun Yanal
'a kadar birçok insan evladı “
veya
” ile “
ve
” arasındaki farkı bilmiyor galiba.


Hadi, “

ki / de / da

” ekleriyle köşe yazarlarına varıncaya değin Türk'ün imtihanını anladık.



Neyzen Tevfik

'in ağzıyla söyleyecek olursak: “

Mısın, misin, musun, müsün, de, da ekleri Türklere bir numara kalın geldi ya Resûlallah.



Tamam da…



Türkçe konuşan bir insan evladı, “

veya

”nın “

ve

”den farkını nasıl bilmez birader?



Digiturk Lig TV

'de

Çek

maçı sonrası

Ersun Yanal

, “

bu iş artık bitti, şimdiden Galler maçının hesaplarını yapmalıyız

” derken de,

Şansal Büyüka

da ona hak verirken de, hep aynı farkı bilmezliğin yanılgısı içindeydiler.



Sadece onlar değil, o gece birçok yorumcu böyle söylüyordu: “

İtalya veya Belçika yenilmediği takdirde biz gruptan çıkarız.



Dolayısıyla gruptan çıkmamamızı çok düşük bir ihtimal olarak görüyorlardı.



Zira,

İtalya
ve Belçika

demiyorlardı;

İtalya veya / ya da Belçika

diyorlardı; yani, ikisinden birinin yenilmemesi yeterliydi onlara göre.



Ne oldu peki?



İkisinden biri olan

Belçika

yenilmedi; Türkiye gruptan çıkabildi mi?



Şayet

İtalya ve Belçika

demiş olsaydılar, ikisinin de yenilmemesi gerektiğini gruplardaki puan durumuna, averajlara bakmaksızın herkes rahatlıkla anlayacak, kimsecikler de boşu boşuna havaya girip sonra da hüsrana uğramayacaktı.



Arda Turan

ve

Fatih Terim

de sanırım söz konusu yanılgıdan oluşan atmosferin etkisine girmiş olacak ki,

Çek

maçının ardından sanki gruptan çıkmış gibiydiler.



Gerçi her ikisi de ihtiyat payını elden bırakmamışlardı. En azından,

Ersun Yanal

gibi kaptırıp gitmemişlerdi.



Ne ki gruptan çıkmışçasına da “

şimdi hesap zamanı

” moduna geçmişlerdi.



Mesela,

Arda Turan

, “

Herkese tek tek hesabını soracağım…

” diyerek adeta racon kesmişti.



Paracı, primci diyerek adamlığını sorgulayanlara isyan etmişti.



Yerden göğe kadar haklıydı.



Hiç kimse bir futbolcunun oynadığı futboldan hareketle o futbolcunun kişiliğini sorgulamaya, aşağılamaya hakkı yoktur.



Arda Turan kendisini eleştiren o densizlerden, para için kırk takla atan hokkabazlardan, cibilliyetsizlerden, fırıldaklardan olmadığı için, hülasa, adam gibi adam olduğu için haklı olarak isyan etti.



Ya

Fatih Terim?


O da isyan etti.



Hayır, “

Herkese tek tek hesap soracağım

” demedi, ama, yüzünün coğrafyası, baştan sona hesap sorar gibiydi.



Hal diliyle

her şeye isyan ederken,

kal diliyle

sadece bir tarih profesörü nedeniyle (olsa gerek) TRT'ye tepki göstermekle yetindi.



Fatih Terim de sonuna kadar haklıydı.



Futbol için ne yaparsa yapsın, ne olursa olsun kimse hakaret edemez, ailesine alçakça saygısızlık yapamazdı.



Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan

da zaten bu haksızlığa isyan etmişti.



Arda Turan'a şöyle sahip çıkmıştı: “

Bunca zamandır, bu evladımız, bu kardeşimiz bu milli takımda oynamış, hep takdir etmişiz, hep alkışlamışız. Bir anda ne oluyor da 'dışarı çık' diye yuhalanıyor. Utanmıyor musunuz? İspanyol geliyor, Barcelona'daki, Atletico Madrid'deki arkadaşına sarılıp kucaklayıp orada teskin etmeye çalışıyor. Siz yuhalıyorsunuz…



Fatih Terim

için de “bir baba olarak” empati kurmuştu: “

Bugüne kadar başarılarıyla övdüğümüz bir teknik direktöre ve onun kızına, açık konuşuyorum, hamile olan kızına, sosyal medyada yapılanları, ben bir baba olarak asla kabul edemem. Bunlar çok ciddi edepsizliktir, terbiyesizliktir…



Sonuç itibariyle…



Bir iki hafta boyunca uğratıldıkları haksızlık nedeniyle Arda Turan, “tek tek hesap soracağını” ilan etti, Fatih Terim de ailesine ve kendisine sosyal medyadan hakaret eden 21 kişi hakkında geçen gün suç duyurusunda bulundu.



Peki…



Arda Turan veya Fatih Terim Erdoğan'ın yerinde olsaydı ne yapardı?



Yani…



Gezicilerin önde gidenlerinden birinin, “

Güneydoğu'dan toprak satalım borçlarımız ödeyelim

” dediği Türkiye'yi,

IMF Başkanı Horst Köhler

'in direktifleri doğrultusunda bir gecede

Meclis

'ten bilmem kaç yasanın geçtiği Türkiye'yi,

IMF

'den 5 milyar borç (o da yüksek faizle) alabilme ihtimali için Kemal Derviş'e adeta “mehdi /mesih” muamelesi çeken Türkiye'yi yıllar yılı geceli gündüzlü çalışarak bugünlere getiren, yani 5 milyar için elin gavuruna el açan Türkiye'yi 33 milyar Euro'luk havaalanı ihalesi yapacak düzeye ulaştıran Erdoğan'ın yerinde olsalardı ne yaparlardı?



Sahi..



Marmaray

'dan köprülere, otoyollardan havaalanlarına, hastanelerden çağdaş stadyumlara kadar yaptıkları onca hizmetin karşılığında ailelerinin tüm fertlerine varıncaya kadar hakaret, küfür, tehdit görseydiler ne yaparlardı?



Yetmezmiş gibi…



Kendileri sayesinde hayal bile edemeyeceği mevki ve makamlara gelen dostları, ilk fırsatta onları sırtlarından hançerleseydi, acımasızca biçseydi, idam sehpalarından geçirseydi ne yaparlardı?



Arda Turan “

tek tek hesap soracağım

” demekle mi yetinirdi,

Fatih Terim

kaç kişi hakkında suç duyurusunda bulunurdu?



Peki ya siz?



Elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin Allah aşkına ne yapardınız?


#Milli takım
#Şansal Büyüka
#Fatih Terim
#Horst Köhler
#IMF