Aman dikkat taklaya getiriliyorsunuz

04:003/10/2016, Pazartesi
G: 16/09/2019, Pazartesi
Salih Tuna

Yarbay Levent Türkkan
'ın, “
Personel şubesinde subayından astsubayına, generaline kadar paralelci olmayan yoktur
üzerinde geçen yazımda duracaktım, bugüne kaldı.


Çünkü…



Kozmik Zampara Şeref

“pat” diye araya girdi. Demek ki, nasip bugüneymiş ne yapalım.



Dikkat isterim,

herhangi biri değil.

Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar'ın
FETÖ mensubu
emir subayı

.



İfadesi gerçekten dehşet verici; personel şubesinde paralelci olmayan yoktur diyor, daha ne desin!



Hatırlarsanız,

Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok

da,

askeri yargının

alayı FETÖ'cüdür demişti.



GATA

'dan bir binbaşı doktor da feveran ederek, GATA'nın yüzde sekseninin

Fetullahçı

olduğunu dile getirmişti.



Hava Kuvvetleri'ni

hiç konuşmayalım, direkt dizlerimizi dövelim daha iyi.



Hal böyleyken

FETÖ

'yle mücadele diye fasoncu mesabesindeki “elemanlara” vakit kaybetmenin anlamı var mı?



Aklınıza ne oldu;

tehditte öncelik

diye bir şey yok mu?



Lafın düzünü edelim; FETÖ'yle mücadelede

tehdit öncelikli 5 alan

vardır ki, asla ertelenemez, geciktirilemez, savsaklanamaz.



Bunlar

TSK, polis, istihbarat, yargı ve özel güvenliktir.


Sakın buralar temizlendi denilmesin. Daha geçen hafta

MİT

'ten 87 “eleman” atıldı, haberiniz olsun. (Raporları doğrultusunda devletten temizlik yapılan MİT'in şu haline bakın da gerisini hesap edin.)



Yargı derseniz,

Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın

hazırladığı

FETÖ iddianamesi

,

2. Ağır Ceza Mahkemesi

tarafından daha yeni reddedildi.



Gerekçi mi?



FETÖ / PDY

'nin örgüt olduğuna dair resmi bir belge bulunmuyormuş.



Onca yaşanandan sonra bu karar…



18.
Asliye Ceza
Mahkemesi

'ün

Fetullah Gülen
'i
mahkeme

kararıyla “

Mehdi

” ilan etmesinden daha az garip değil.



Hülasa edecek olursak, TSK, polis, istihbarat ve yargıda daha yapılması gereken çok iş var besbelli. (Özel Güvenlik mi? Benim bildiğim henüz bir şey yapılmış değil.)



Bütün bunlar bihakkın yerine getirildikten sonra (güvenlik bürokrasisi ve kritik yerlerde bulunmayan) sıradan memurlara falan sıra gelirdi.



Bir de, sürgit “

onu attım bunu tuttum

” yaklaşımıyla

FETÖ

'yle mücadele edilemez.



Medya, akil insanlar, akademisyenler, sivil toplum örgütleri, cemaatler, özellikle de Diyanet İşleri mücadeleye omuz vermelidirler.



Mesela, “

Mescid-i Dırar

” mesabesindeki “

paralel din

” anlayışına karşı

Diyanet İşleri

2013'ten beri ne yaptı ne yapıyor, çok merak ediyorum.



Gördüğüm şu: Hâlâ

Erdoğan

diyecek de onlar da yapacak, yoksa umurlarında değil.



Bu arada kimsecikler yanlış anlamasın: Direkt güvenlikle alakalı mezkur 5 öncelikli sahanın dışında kalan her şey önemsizdir, demiyorum.



FETÖ'nün “

eleman

” devşirme merkezi olarak kullandığı dershaneleri, psikolojik harp görevi ifa eden medyası kapatılmalı ve

TUSKON

gibi finans kaynaklarının da üzerine gidilmeliydi.



Öyle de yapıldı.



Gelgelelim, genel sekreter yardımcılarına varıncaya kadar

FETÖ

'cü kaynayan, yıllarca FETÖ'ye finans kaynağı olan belediyelerde hâlâ “tık” yok.



Genel sekreterlerden daire başkanlarına kadar “

FETÖ'ye hizmete

” aynen devam ediyorlar.



Üç-beş gariban işçiyi atmakla göz boyayacaklarını sanıyorlar galiba. Dertleri sadece göz boyamak mı, ondan da emin değilim.



Zira, geçenlerde 5 Alevi işçi kardeşimizi işten çıkarmışlar. Neymiş efendim, FETÖ'ye bağlıymışlar.



Bu işçilerin FETÖ'yle uzaktan yakından alakası olmadığını bilen

Alevi dernekleri

de haliyle infiale kapılmış.



Lakin tepkimizi göstermeden evvel bir konuşalım bakalım, demişler.



Hakkaniyetine güvendikleri, hiçbir ayrım gözetmeden insanların derdiyle ilgilendiğine şahit oldukları

AK Partili bir ilçe başkanına

başvurmuşlar.



O ilçe başkanı da sağ olsun bu sorunu çözmek için adeta yırtınmış.



Dahası, “

Kardeşim, bu işçilerimiz FETÖ'cü değil, bunları siz nasıl işten çıkarırsınız?

” diye çıkışmış. “

Ama onlar GEZİ'ci

” cevabını alınca da, “

siz neyin intikamını kimden alıyorsunuz

” yollu ağzına geleni söylemiş.



Sonuçta sorunu çözmüş ama anasından emdiği sütü de burnundan getirmişler.



Gezi'de çadır yakan kafayla Alevi işçiyi FETÖ'cü diye işten çıkartan kafa aynı kafadır.


Bu kafalarla işimiz zor.



Üst aklın

” taşeronu FETÖ ile mücadele “

üst bilinçle

” yürütülmeli. Ben bunu bilir bunu söylerim.



Bunun için de her şeyden evvel “

siyaset

” şart.



Siyasetçiler bütün ipleri “

güvenlik bürokrasine

” verip adeta kendi kendilerini açığa alırlarsa, iddia edildiğinin aksine devlete değil, bizzat siyasete “

OHAL

” uygulamış olurlar.



Bu da siyasetin taklaya gelmesi, yani, kendi kendine darbe yapması demektir.




#FETÖ
#Levent Türkkan
#Alevi dernekleri
#TUSKON