Alüfte vicdanlar dünyasında

04:0028/12/2015, Pazartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Salih Tuna

Arşiv ortada, meraklısı varsa bakabilir;Necip Fazıl'ı benim kadar sıklıkla referans gösteren köşe yazarı yoktur.Bunun için de taltif beklemiyordum elbette ama tahfif edileceğimi de ummuyordum.Ummadığım başıma geldi:Hâlâ orada mıydım?Öyle diyordu kimi dostlarım. İlk gençlik yıllarımda ezberlemeye kalkıştığım, “İdeolocya Örgüsü”ne de demediklerini bırakmıyorlardı.Evet, hâlâ ordaydım, Elhamdülillah.Necip Fazıldemek, her şeyden evvel fikrin öfkesi ve çilesi demekti. Bunu da davasında ciddi olamayanların

Arşiv ortada, meraklısı varsa bakabilir;
Necip Fazıl
'ı benim kadar sıklıkla referans gösteren köşe yazarı yoktur.

Bunun için de taltif beklemiyordum elbette ama tahfif edileceğimi de ummuyordum.

Ummadığım başıma geldi:

Hâlâ orada mıydım?

Öyle diyordu kimi dostlarım. İlk gençlik yıllarımda ezberlemeye kalkıştığım, “
İdeolocya Örgüsü
”ne de demediklerini bırakmıyorlardı.

Evet, hâlâ ordaydım, Elhamdülillah.

Necip Fazıl
demek, her şeyden evvel fikrin öfkesi ve çilesi demekti. Bunu da davasında ciddi olamayanların kolayından fehmetmeleri mümkün değildi.

Nuri Pakdil, “Ciddi insan bulmak zordur,”
demişti,
“ciddi olanlar da 24 saat ciddi kalamıyor.”

Necip Fazıl bir ömür ciddiyetle, sıdk ile davasına bağlı yaşadı.

Ölçüsü gayet netti.

“Ellerime uzanan dudakları tepeyim / Allah diyen gel seni ayağından öpeyim”
diyordu.

Necip Fazıl demek, hukuk demekti.

Hem “
Son Devrin Din Mazlumları
” adlı anıt eserinde hem de
Büyük Doğu
'da müstear isimle yayımladığı makalelerinden derlenen “
Vesikalar Konuşuyor
” kitabında mazlumların hukukunu savundu.

Dersim
katliamını da ilk o dile getirmişti.

Ehli Sünnet
çizgisinin
tavizsiz savunucusu olması
Alevilere
yapılan zulmü görmesine ve göstermesine asla engel olmadı. “
Taşralı
” veya “yerel” duyarlıklara inat hep “
ümmeti gözetti.

Necip Fazıl demek, adalet ve merhamet demekti. Nasıl konuşturmuştu
Reis Bey
'ini, hatırlasanıza: “
Ağlayabilseydiniz anlayabilirdiniz…

Geçen hafta Necip Fazıl ödülleri verildi.

Ödül alanlar içinde bir değerli hanımefendi, “
Necip Fazıl Kısakürek'in en güzel eseri sadece Türkiye'miz ve Anadolu'muz için değil, bütün mazlum coğrafyalarımızın haktan yana sesi olmuş bir cumhurbaşkanımız var…
” dedi.

Bence çok güzel, çok doğru söyledi, ağzına sağlık.

Lakin…

Necip Fazıl Üstadımızın bu “
en büyük eserini,
” 25 Aralık ihanet darbesi sürecinde linç etmeye çalışanlardan (
Aydın Doğan'ın kıymetlisi, Taha Akyol'un mahdumu
) o çocuk,
Al- Monitor
'da, “
Erdoğan'ın artan otoriterliği
” şeklindeki ifadelerle malum algı faaliyetine hizmet ederken, fakire de, “
sıkı bir Erdoğan yanlısı yazar
” (
a passionately pro-Erdogan writer
) diyerek sataşmıştı. Ben de, “
Star gazetesi yazarının şapşal yazısı
” (
19 Nisan 2014; Yeni Şafak
) serlevhalı yazıyla hak ettiği cevabı vermiştim.

Ne ki, Necip Fazıl ödüllü bu değerli hanımefendi çok rahatsız olmuştu. Bunu da, “
Sizinle aynı fikirde değil diye bir gazeteciye 'şapşal' demek…
” şeklinde dile getirmişti. (25 Nisan 2014, Star)

Hayır, aynı fikirde olmadığım için değildi.

O çocuk, “
Necip Fazıl'ın en büyük eserine
” karşı o korkunç algı kampanyasına odun taşıdığı ve
Yeni Şafak
gazetesini, “
Erdoğan yandaşı gazete
” olarak kategorize ettiği mahut yazısını dercettiği dönemde
Star gazetesinde
yazıyordu. “Şapşal” dediğim, “
Kendisi de köşe yazarları arasında olduğu Star gazetesi artık neyin yandaşıysa
” ifadesinin hülasasından ibaretti.

Neyse, sağlık olsun. Söz konusu ödülünden dolayı değerli hanımefendiyi tebrik eder, daha nice eserlerle yüzümüzü ağartmasını, hepimizin gururu olmasını canı gönülden dilerim.

Hazır laf açılmışken şuncağızı da bilmesini isterim:

Paralel muhibbi o çocuğun yazısına “şapşal” dememi çok “ağır” buluyor, ama, adına ödül aldığı Üstadımız yeri geldi mi çok daha ağır ifadelere yer verirdi.

Mehmet Kısakürek
'in (ki, paralelci güruh ve mürai takımı şayet Büyük Doğu'yu ve Üstadımızı istismar edemiyorsa her şeyden evvel onun kale gibi duruşu sayesindedir) geçenlerde retweetlediği Necip Fazıl'ın şu ifadesi mesela: “
Biz davamızdan ne döner, ne de kıblemizden milyarda bir derece fedâ ederiz. Ancak, şahısların gayeden inhirâfı nisbetinde onlardan çevriliriz. Bu da, orospu vicdanlar dünyasında, en keskin fikir namusu icabı…
” (
Rapor 4, sayfa 25, 1978
)

Bazen böyle demeye mecbur kalırsınız…

Söyleyin lütfen,
Erdoğan
ve
AKP
7 Haziran seçimlerinde kaybettiği için savaş başlattı, diyenler; “
Saray Savaşı
” diyerek bozgunculuk yapanlar; Mehmetçiğin şehadetini itibarsızlaştırmaya çalışanlar; 1 Kasım seçimlerinden sonra çatışma sona erecek, tezvirini yayanlar;
Erdoğan
ve AK Parti 1 Kasım seçimlerinden müthiş bir galibiyetle çıktığı halde teröre karşı savaşın artarak devam etmesini hangi vicdan dünyalarında telif edebiliyorlar?
#Necip Fazıl
#Erdoğan
#1 Kasım