Ali abi ben senden şüpheleniyorum

04:007/07/2015, Salı
G: 13/09/2019, Cuma
Salih Tuna

“Soichiro ve Hiromichi beni Amezukai ürünü Japon balığı şeklindeki enfes bir şekerle kandırıp inşaata götürmek istediler. Kabul etmedim. Sonra nasıl olduysa kendimi genelevde çalışırken buldum."(Geyşa Ayako'nun CRO'dan öncekisıra dışı yaşamı, sayfa 126)Değerli yazarAli Bulaçgeçen günZamanadlı gazetede, “Neden devletin İslamcısı olmadım" başlıklı bir yazı yazdı.Kendisinden hazzetmeyen arkadaşlar (ki son günlerde sevenine maalesef pek rastlamadım) “Ne olmuş devletin İslamcısı olmadınsa, gittin paralel

“Soichiro ve Hiromichi beni Amezukai ürünü Japon balığı şeklindeki enfes bir şekerle kandırıp inşaata götürmek istediler. Kabul etmedim. Sonra nasıl olduysa kendimi genelevde çalışırken buldum."

(Geyşa Ayako'nun CRO'dan önceki
sıra dışı yaşamı, sayfa 126)

Değerli yazar
Ali Bulaç
geçen gün
Zaman
adlı gazetede, “
Neden devletin İslamcısı olmadım
" başlıklı bir yazı yazdı.

Kendisinden hazzetmeyen arkadaşlar (ki son günlerde sevenine maalesef pek rastlamadım) “
Ne olmuş devletin İslamcısı olmadınsa, gittin paralel devletin İslamcısı oldun
" diyeceklerdir.

Ben öyle demem. Ali abiyi severim. Kırmak incitmek hiç istemem.

Zaten son günlerde iki kişiyi sevmenin bedelini ağır ödedim. Biri
Hüseyin Gülerce
diğeri
Ali Bulaç
.

Hüseyin (Gülerce) abim candır.

En netameli dönemde, “
Yabancılar benim ülkemin başbakanına operasyon çekemez
" diyebilen adamdır.

Her defasında kendisinden sitayişle bahsettim. “
Gizli paralelcidir, onun nesini övüyorsun
" diyerek orda burda ekranlarda bana az çemkirmediler.

N'oldu? Kendileri cılk çıktı, Hüseyin abim dimdik ayakta.

Ali (Bulaç) abi de candır.

Ne zaman hastalandığımı öğrense aramış, hal hatır sormuştur.

Türkiyeli Müslümanların üzerinde de emeği çoktur. Yetmişli yılların ortasında arkadaşlarıyla çıkardığı
Düşünce Dergisi
'nden öğrencilerin elinden düşmeyen “
Çağdaş Kavramlar ve Düzenler
" kitabına kadar bu böyledir.

12 Eylül darbesi
nden hemen önce de
Yılmaz Yalçıner
'in (12 Eylül Darbesinin hemen ardından Diyarbakır uçağını kaçırmıştı) “Şura" adlı haftalık dergisinde İran İslam Devrimini geniş kitlelere sevdiren yazılar yazmıştı.

Bu yazılardan ötürü o dönemde F. Gülen ve çevresinin en nefret ettiği yazarlardan biri olduğu muhakkaktı.

Sonra ne olduysa
Zaman
yazarı oldu.

Zamanla değişmeye de devam etti.

En büyük değişimi bana sorarsanız kalp rahatsızlığından sonra sigarayı bırakınca yaşadı. (Allah'ı var çok güzel sigara içerdi.)

Sayın Cumhurbaşkanımız kızacak ama bence sigara içmenin zararları kadar bırakmanın da zararları var. (Sigarayı bıraktıktan sonra huyu değişen çok arkadaş bilirim, aman Allah evlerden ırak etsin.)

Eskiden ne güzeldi; sigaraların üzerinde “
Ege ve Karadeniz tütünlerinden itinayla harmanlanmış tok içimli sigaradır
" falan yazardı. Şimdi öyle mi ya, “öldürür, gebertir, süründürür, dul bırakır..." gibi biryığın sevimsiz uyarı.

Bu sigara muhabbetini araya niye mi sıkıştırdım; merak etmeyin kafayı yemedim, yazının sonunu bekleyin.


Ali abimiz
söz konusu dünkü yazısında,
Gayrettepe'de
yetmişli yılların başında kendisine “
Nurcular
" hakkında muhbirlik teklif edildiğini ama kabul etmediğini belirttikten sonra (özetle) “bizim tarlayı da sürmüşler" demeye getiriyor.

Dahasını dercediyor tabii: “
Meğer ki devlet İslamcıların sadece midelerine değil, ruhlarına kaçmış. Kalplerini zulüm üzere ayakta duran bir iktidarın ateşine kaptıranlara sadece acıyorum…"

Bunları da devlet olmak için, “seçilmiş siyasi iktidara" darbe yapmaya çalışanları sürgit arkalayan Dumanlı Ekrem'in gazetesinde söylüyor.

Eminim birçoğunuz dizlerini dövmüştür. Ben ne yalan söyleyeyim çok güldüm.

Zülüm üzerine ayakta duran bir iktidar
" ifadesine de, “
Selahaddin Eyyübi durduruldu
" diye naralar atan müstevliler dahil, yeryüzünün bütün zalimleri bayılmıştır.

Ali abinin böyle halleri vardır.

17 Aralık darbe teşebbüsü
ardından, ırkçı Siyonist networkun hedefe koyduğu Sayın Erdoğan'a herkes ateş ederken gözünü büyük fotoğrafa dikmiş, yolsuzluk lakırdılarına tenezzül bile etmemişti.

Gayri resmi görüşü
" özetle şuydu: ABD- İsrail ekseninden çıkarsan başına bunların gelmesi gayet doğaldır.

Birkaç hafta sonra da “resmi görüşünü" dile getirmeye başlamış, bol bol paralel malzeme yakarak, “İslam'da yolsuzluğun hükmü" yollu makaleler döşenmişti. (Paralel Ekrem'in kumar maceralarından hareketle “İslam'da kumarın hükmü"nü yazacak değil ya!)

Ali abi bana soracak olursanız bütün bunları eğlenmek, neşelenmek için yapıyor.

Lafın düzünü edelim, dalga geçiyor.

Önceden dalga geçtiğinden şüphe ediyordum artık eminim. (Resmi olarak mı dalga geçiyor, gayri resmi olarak mı, işte orasını bilemem, kendisine sormak lazım.)

Dalga geçmekte veya sarakaya almakta da çok usta olduğunu söyleyebilirim.

Çok ender de olsa açık verdiği de oluyor tabii, insanlık hali. Bir defasında, moderatörlüğünü yaptığı programa ABD'den katılan
Ahmet Turan Alkan'a, “Son sözü hocam sana bırakıyoruz, anavatandasın
…" demişti. (Zavallı A. T. Alkan neye uğradığını şaşırmıştı.)

Şimdi de “
kendine jilet atan adamı
" sarakaya almak için “İslamcılık tartışması sezonu" açmak istiyor.

O da hem “İslamcılık" tartışması üzerinden yerlerde sürünen itibarını yeniden kazanacağını sandığı için sarakaya alınmaya dünden razı, hem de sarakaya almayı seviyor. (Prof. Ümit Özdağ'la tartışırken bıyık altından nasıl güldüğüne şahit olmuştum.)

Demek ki herkes dişine göre birilerini bulup can sıkıntısını gideriyor.

Ben de zaten bu yazıyı bunun için yazdım.

Yoksa ne diye geneleve düşen
Ayako
epigrafından girip
Ali abili sigara muhabbetinden çıkayım, manyak mıyım
?!
#hüseyin gülerce
#ali bulaç
#Çağdaş Kavramlar ve Düzenler
#paralel yapı