AKP CHP koalisyonu kimin tehdidi?

04:0025/07/2015, Cumartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Salih Tuna

Suruç katliamında parçalanan gencecik çocuklarımızın cesetleri üzerinden siyasi çıkar elde etmeye çalışanlar er veya geç halka hesap verecek.Öyle revnaklı cümlelerle, romantik lakırdılarla, hülasa, panayır hokkabazları gibi kırk takla atmakla yırtamazlar.Tehditleşantajlada hiçbir şey elde edemezler.Hele hele vesayet karşıtı özgür medyayı hedef göstermekle, Star gazetesine bomba koymakla hiç kurtulamazlar.Kaçarı yok, hesap verecekler!***Türkiye'yiIŞİDdestekçisi gösterme gayreti içinde olanların nasıl

Suruç katliamı
nda parçalanan gencecik çocuklarımızın cesetleri üzerinden siyasi çıkar elde etmeye çalışanlar er veya geç halka hesap verecek.

Öyle revnaklı cümlelerle, romantik lakırdılarla, hülasa, panayır hokkabazları gibi kırk takla atmakla yırtamazlar.

Tehditle
şantajla
da hiçbir şey elde edemezler.

Hele hele vesayet karşıtı özgür medyayı hedef göstermekle, Star gazetesine bomba koymakla hiç kurtulamazlar.

Kaçarı yok, hesap verecekler!

***

Türkiye'yi
IŞİD
destekçisi gösterme gayreti içinde olanların nasıl “
mahcup
” olduklarını görüyorsunuz.

Mahcup
” dediğim lafın gelişi, rezil rüsva oldular.

Mesela, Can Dündar, Suruç katliamında çocuklarımızın cesetleri daha soğumadan “
Türkiye IŞİD'i destekliyor
” yaygarasına başlamıştı.

Çok geçmeden “
meyvesini
” de aldı: Bir askerimiz ve iki polisimiz kahpece katledildi…

Bu vebalde elbette yalnız değildir.

Türkiye'yi, terörü destekleyen ülke olarak gösterebilmek için dünyanın her yerinde lobi faaliyetleri yapan “paralel çete” mensuplarıyla beraberdir.

***

Paralel çete, Türkiye'yi dünyaya gammazlamakla kalmayıp, PKK'ya veya son bildirisinde, devletin yol, baraj ve karakol yapmasını savaş gerekçesi sayacağını açıklayan KCK'ya istihbarat desteği veriyor mu?

Akşam gazetesi
yazarlarından
Kurtuluş Tayiz'in
demesine bakacak olursak “evet.”

Taraf gazetesi
ve
paralel yapı
deşifre oluncaya değin
Cengiz Çandar
'dan Zaman'ın
Şahin Alpay
'ına kadar birçok köşe yazarının sıklıkla alıntı yaptığı, kaynak gösterdiği Kurtuluş Tayiz'in bu iddiasını dünkü köşesinden birlikte okuyalım: “
Cemaat'in tasfiye edilen Emniyet istihbaratı PKK'nın istihbarat örgütüne dönüştü
(…) HDP Eşbaşkanı
Demirtaş
ve
Sırrı Süreyya
Önder
uzun bir süredir hep 'Bize gelen bilgilere göre' diye konuşmaya başlıyorlardı.
IŞİD
bombacılarına dikkati ilk çeken isim de
Demirtaş'tı
. Bir konuşmasında 'Türkiye'nin dört bir yanında 100'lerce terör hücresinin bulunduğunu' açıkladı. Bunu
HDP'nin hükümete yönelik dolaylı tehtidi olarak algıladım. Beklentilerine karşılık vermeyen hükümeti, bu bombacılarla tehdit ediyordu Demirtaş. O zaman da sormuştum 'HDP'nin istihbarat örgütü mü var?' Suruç'taki katliamın ardından canlı bombanın kimliğinin PKK'ya bağlı haber ajansında deşifre edilmesi, bu kuşkumu doğruladı. PKK medyasına istihbaratı veren Cemaat'in istihbarat örgütüdür. Devlet içinden tasfiye edilenler ile hâlâ deşifre olmayan Emniyetçi istihbaratçılar, anlaşılan PKK'ya çalışmaya başlamış. HDP ve PKK'nın istihbarat alt yapısını Cemaat sağlıyor. PKK medyasını da onlar yönlendiriyor. Örgütün algı operasyonlarını da bu istihbaratçı
akıl yürütüyor…”

Bakınız, söz konusu bu iddia, sadece değerli bir köşe yazarımızın iddiasından ibaret değildir.

Şanlıurfa'da PKK tarafından katledilen 2 polis memurunun cenazesinde İl Emniyet Müdürü Pınarbaşı, “
paralel yapı
”nın, PKK ile kol kola girdiğini, vatana ve millete ihanet ettiğini belirttiği konuşmasında şunları söyledi: “Abilerinden aldıkları talimatla plaka tanıma sistemini kapatıp, asayiş ve terör olaylarını tırmandırmaya çalıştılar. Bu örgüt tarafından Suruç'taki terör saldırısı fırsat bilinerek, istihbarat ve terörle mücadele birimlerin başında gecesini gündüzüne katarak can siperine çalışan personelimiz, gazete ve televizyonlarında saatlerce isimleri zikredilerek hedef yapıldı…”

Şayet bu korkunç iddia gerçekse Türkiye sanıldığından daha büyük tehdit altındadır.

Aydın Doğan'ın adamları başta olmak üzere artık herkes aklını başına toplamak zorundadır.

Gün siyasi hesaplaşma günü değildir.

Akacak kandan herkes mesuldür.

***

Suruç'ta çocuklarımızın cesetlerini malum koalisyon için araçsallaştırmaya çalışan, vahşetten, kaostan beslenmek isteyen, seçimin çok kötü olduğunu, tek seçeneğin CHP - AKP koalisyonu olduğunu söyleyen “aydın aşireti” içinde en açık sözlüsü Cemal Hasan çıktı.

Suruç katliamının hemen ardından, ”
Erken seçim, kan gölü demektir
!” başlıklı yazısında şunu söyledi: “Bugün aklın yolu AKP-CHP koalisyonudur; erken seçim ise Türkiye'yi kan gölüne çevirecek bir çılgınlık... Aklımızı ekmek peynirle yemediysek, 'Suruç katliamı'ndan gerekli dersler çıkar diye düşünüyorum…»

Gelgelelim…

ORC araştırma şirketinin Temmuz ayı anket sonuçlarına göre koalisyon kurulmalı diyen seçmenin yüzdesi 28, erken seçime gidilmeli diyenlerin yüzdesi 72.

Demek ki, “
Seçmen koalisyon istedi
” ifadesi fasarya…

Zaten Cemal Hasan'ın, bombaların üzerinden seçmen iradesini rehin almaya çalışırcasına dillendirdiği AKP – CHP koalisyonuna da AK Parti seçmenin yüzde 8, 4'ü (yazıyla, sekiz nokta dört) onay veriyor. CHP seçmeninin de sadece yüzde
18,4 AK Parti'yle
koalisyona “evet” diyor.

Kaldı ki, AK Parti seçmeninin
yüzde 90, 2
'si, CHP seçmenin de yüzde 57, 9'u erken seçim istiyor. (
MHP
seçmeninin yüzde 85,3'ü de erken seçim diyor.)

Peki erken seçim istemeyen kim?

Cemal Hasangiller
istemiyor, tamam.

Başka?

HDP
istemiyor. Hem de yüzde 81,9 oranında.

Ve,
Suruç'ta
bombalar patlıyor, gencecik çocuklarımız katlediliyor, ve Cemal Hasan yazı döşeniyor: ”
Erken seçim, kan gölü demektir!”
#paralel yapı
#koalisyon
#suruç katliamı