Evet, hem Amerika'nın siyasi tarihinde Cumhuriyetçiler'i bile yer yer kışkırtacak denli başına buyruk bir siyasinin iktidara yürümesi; hem de aynı Amerika'nın sosyolojisinde seçilmiş bir politik figüre karşı geniş çaplı protesto hareketlerinin ortaya çıkması bir ilkti. Dünyanın genellikle demokrasisinin pek gelişmediği düşünülen ülkelerinde/bölgelerinde görülebilecek bu manzaralar, ilk kez Amerika'da görülüyordu. Eğer böyle bir kavram kullanılabilirse, buna Amerikan demokrasinin Ortadoğululaşması denebilirdi…
Ancak bu durum, Türkiye'de Trump ile ilgili yapılan değerlendirmelerde de birtakım aşırı yorumlara, sağlam temeli olmayan ideoloijk analizlere neden oldu, olmaya da devam ediyor. Sözgelimi, Trump daha Cumhuriyetçilerin adayıyken ve şimdi Müslüman dünyanın endişeyle takip ettiği tüm fikirleri o zaman da açık açık dillendiriyorken, Türk medyasının bir kısmında anlaşılması güç bir Trump destekçiliği, hatta hayranlığı hasıl oldu, bu destek halihazırda sürüyor. Sadece bununla da kalınmadı, Trump'ın yerleşik düzenle ettiği kavga, medyayla arasının hiç bir zaman iyi olmaması, O'nun Türkiye'de bazıları tarafından Erdoğan'la özdeşleştirilmesine dayanak kılındı…
Oysa Erdoğan'ın hikayesiyle Trump'ınki hiç hem de hiç benzemiyor. Evet, Erdoğan da müesses nizamı karşısına aldı, ama O'nun verdiği ayrımcılıklara, ideolojik haksızlıklara, ırkçılığa karşı haklı ve ahlaki bir mücadeleydi. Trump ise, göçmenlere, Müslüman azınlığa karşı uygulamayı vaat ettiği ayrımcılık söylemiyle iktidara yürüdü.
Dolayısıyla düz akılla yapılan bir değerlendirmeyle Erdoğan ve Trump'ın iktidar hikayesi benzeşiyor gibi gözükebilir; ama Erdoğan Suriye'de ölümden kaçan milyonlarca mülteciye Türkiye'nin kapılarını süresiz biçimde ardına kadar açarken; Trump Meksika sınırına duvar örmekten, Kudüs'ü İsrail'in başkenti yapmaktan, Müslüman ülkelere vize uygulamasını kısıtlamaktan sözediyordu. Sadece sözetmekle de kalmadı üstelik, bugünlerde bu fikirleri gayet cesur biçimde uygulamaya da geçiriyor.
Daha şimdiden, “terörist yetiştirdiği ya da teröristlere liman görevi" gördüğünden şüphelenilen ülkelerden Amerika'ya göçmen alımının geçici olarak durdurulacağı açıklandı bile. Trump'ın danışmanlarından Flynn'in “Müslümanlardan korkmak gerçekçi" lafından tutun, göçmenlerin ülkeye kabulünden önce “ideolojik teste" tabi tutulacağı ifadelerine dek, onlarca rahatsız edici cümle medyaya yansıdı çoktan.
Suriye, Irak, İran, Libya, Somali, Sudan ve Yemen'in vatandaşlarına verilen vizelerin askıya alınacağı şeklindeki gelişme de kongre danışmanlarına dayandırılarak verilen haberlerdendi. Tarafların masaya oturmasıyla –umuyoruz ki- çözülmesine az bir zaman kalmış Suriye meselesinde, çoktan unutulmuş “güvenli bölge" fikrini ortaya atarak, ABD olarak tekrar “aktör"lüğe soyunacaklarının işaretlerini veren de aynı Trump. Bu “aktörlük" iddiasının içeriği ve kime ne kadar zarar verebileceği konusunda ise, henüz hiç kimsenin bir fikrinin olduğunu sanmıyorum. Nitekim, sözkonusu haberlere karşı Kremlin, “Güvenli bölge konusunda Amerikalıların kendilerine danışmadığı ve bunun bir egemen karar olduğu" yorumunu yaptı. Umudumuz Suriye'nin bir kez daha bir “filler-çimen" arenasına dönüşmemesinden yana…
Sonuç itibariyle, Trump ile Erdoğan'ın kaderini sırf establishment'le çatıştıkları argümanı üzerinden eşitleyenler dahil, Amerika'nın “hızlı ve öfkeli" yeni Başkanı'nın şu an Türkiye açısından tamamen bir bilinmez olduğunu ve fazla heyecan yapmamak, biraz sakin olmak gerektiğini görmeli. Obama, 2009 yılında iktidarı kazandığında da mutluluktan havalara uçan vatandaşlarımızın kurban üstüne kurban kestiği unutulmamalı. Sonrasında, asıl kurbanları meğer Suriye'de vereceğimizi, neden sonra anladığımız da…
Aşırı güvenin tedbirsizlik anlamına geldiği her durum için geçerli bu.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.