Terör operasyonlarının sona erdiği Sur'da, Vali Yardımcısı ve Emniyet Müdürü'nün inceleme yaptığı sırada, teröristler silahlı saldırı düzenlemiş; güvenlik güçlerinin karşılık vermesi sonucunda da 4 PKK'lı öldürülmüş. Oysa bu haberden 2 saat önce Genelkurmay'dan gelen açıklamada, Sur'un tamamen kontrol altına alındığı söyleniyordu.
Çelişki gibi gözüken bu durum, bir tutarlılığı gösteriyor aslında. Asker, basına “Sur'u kontrol altına aldık” açıklaması yapacak kadar alana hakim olduğunu düşünüp, kendinden emin olsa bile; barikat, hendek, bodrum katı terörünü “temizlemek” o kadar da kolay iş değil. Hele de asker eski ceberrut zamanların aksine; sivillere zarar vermeden, pirinçten beyaz taş ayıklar gibi dikkatle teröristleri etkisiz hale getirmeye çalışıyorsa…
Sivillere zarar vermemek konusu mühim, çünkü bu ülkede güvenlik güçlerinin hedefe ilerlerken masumla-suçluyu, silahlı olanla-olmayanı, hakla-hukuku ayırmasına neden olan şey de; bölge sakinlerinin canını tehlikeye atmak suretiyle güvenlik güçlerini arayarak “buraya gelmeyin, PKK tuzak kurdu” minvalli işbirliği örnekleri vermeye başlamalarının sebebi de; bir süredir günah keçisine dönüştürülmüş bulunan neredeyse terörün yeniden başlamasının sorumlusu addedilecek kadar itibarsızlaştırılmış bulunan çözüm sürecidir. Çözüm süreci vasıtasıyla, bu ülkenin hem Doğusu hem de Batısı'nın zihniyetindeki çarpıcı dönüşümün artık neredeyse gözle görülür hale gelmiş oluşudur.
Bilirsiniz ya da en azından tahmin edersiniz; eskiden bölge sakini Kürtler canları pahasına polise telefon açarak onların canlarını korumaya çalışmazdı, en azından böyle hikayeler duymazdık/okumazdık. Vaktiyle, yaptığının ırkçılık olduğunu bile bilmeden ırkçılık yapan bazı Türkler de, Kürtleri toptan terörist addetmeye meyyaldi. Hatta o kafa bugün olsa, “ne sivili, ne dikkati, Sur'a bomba yağdırın, hepsi birden yokolsun” diyebilir ve bu insanlıktan çıkış durumundan utanç bile duymazdı…
Yani, bugün hala Türkiye terör sorununu iliklerine dek hissediyor olabilir, hala şehitlerimizi içimiz kavrula kavrula uğurluyor olabiliriz, hatta terör giderek ulus-aşırı bir boyuta evrilmiş, hamleleri bölgesel dinamiklerle belirlenmeye başlamış bile bulunabilir; ama yüz güldüren haber şu ki; Hendek terörüne destek vermiyor bölge halkı işte…
Çok değil, bundan bir buçuk yıl önce, Selahattin Demirtaş'ın bir sözüyle Diyarbakır sokağa dökülmüş, eylemler 50'ye yakın insanın ölümüyle sonuçlanmıştı; ama aynı Demirtaş'ın 29 Şubat'ta yaptığı hergün saat 16.00'dan itibaren Sur'a yürüme çağrısı aynı Diyarbakırlı'larda makes bulmadı. “Hendek siyaseti” denilerek temize çekilen Hendek terörüne de destek çıkmadı aynı halk…
Neden, çünkü bölge halkının malını evini yurdunu gasp ederek, hendek kazıp barikat kurarak şehirlerin cadde ve sokaklarına cephe açmaya kalkışan PKK, Güneydoğulu Kürtlerin canını, birer savunma aracı haline getirdi. Kırsalda savaşmak yerine, sokaklara hendek kazmanın bir esprisi de buydu; o şehirlerin işinde gücünde insanları, o sokaklarda terör yapanların emniyet sübabına, koruma kalkanına dönüştürüldü.
Çünkü bölge halkı, coşkuyla katıldığı ve barışa sahip çıktığı 2013 Newroz'undan sonra olup bitenlere baktıkça gördü ki; ne kendileri adına siyaset yapmaları için, siyasetin imkanlarıyla Kürtlere daha iyi bir gelecek sağlama çabasına girmeleri adına oy verdikleri HDP'nin barışta gözü var; ne de devletle barış masasına oturduğu halde sözünü tutmayan, sudan sebeplerle ilk fırsatta masayı tekmeleyen PKK'nın…
Çünkü bölge halkı farkında ki; camilerinin yakılmasının da, evinin barkının delik deşik birer köstebek yuvasına dönmesinin de, canının tehlikeye atılmasının da sorumlusu devlet değil, doğrudan PKK'dır. Çünkü bölge halkı ayağa kalkmak için her doğrulduğunda eteğinden yoksulluğa, sefalete, güvensizliğe, acıya ve mutsuzluğa geri çekilme denemelerinden fena halde sıkılmış durumdadır.
En azından sosyal veriler böyle gösteriyor. Bölge halkının gerçekten böyle düşünüp düşünmediğini bizzat kendileriyle konuşarak öğrenmeye çalışacağım. Siz bu satırları okuduğunuzda bendeniz –nasipse- Sur'da olacağım. Neler olduğunu anlatırım…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.