Suriye bölünürse

04:0012/04/2017, Çarşamba
G: 17/09/2019, Salı
Özlem Albayrak

Geçtiğimiz hafta Suriye'de kimyasal silahlarla katledilen masumlar dünyanın tüm vicdanlı insanlarını üzdü. O insanlar ve aynı kaderi paylaşan önceki kurbanlar hakkında çeşitli köşe yazıları yazıldı, haberler yapıldı, konu ile ilgili tartışmalar ekranlara geldi.



Oysa kaderi kötü, bahtı kara olan sadece bombalar altında can veren, o ya da bu şekilde hayatları ellerinden alınan Suriyeliler değil. Dağıyla taşıyla, toprağıyla insanıyla, tarihiyle kültürüyle koca bir ülkenin, Suriye'nin ve buna bağlı olarak da Ortadoğu'nun bahtı da giderek kararıyor. Öyle ki, uluslararası ilişkiler analizleri arasında, Suriye'nin parçalanmasını bir seçenek olarak öngörmeyen hiçbir senaryo bulunmuyor.



Sahiden de Suriye, küresel güçlerin yenişme müsabakasına evsahipliği yapan bir oyun alanı gibi. Kim kime, ne mesaj verecekse Suriye üzerinden veriyor. Bir yanda Rusya ve İran ikilisi -ki İran'ın cebindeki fars doktrini ve Şii sekteryanlığının Suriye'nin bu hale gelmesinde hatırı sayılır bir katkısı olduğunu söylemeye bile gerek yok-, diğer yanda Avrupa ile halihazırdaki ilişkileri tartışmalı olmakla birlikte İngiltere'yle açıktan açığa birlikte hareket eden ABD hattı. Ama oyun alanında, bu iki ana hat sınırlarından birinin içinde bulunan ya da bu sınırlardan birine yakın olan, görece özerk güçler de var.



Mesela, çeşitli bağlar sebebiyle bu savaş dursun ve insanlar artık ölmesin diye çırpınan Türkiye ve Türkiye'ye destek veren Katar gibi bazı körfez ülkeleri… Avrupa'nın ise, “mülteci kabul etmeme” dışında dişe dokunur bir Suriye politikası olduğunu varsaysak bile “koalisyon güçleri içinde yer almak” dışında, kendilerinden şimdiye dek vicdana değen insanlığa sığan neredeyse tek bir cümle duymadık doğrusu.



Avrupa hep ve özellikle Obama döneminde ABD-Britanya safında duruyordu, ama şimdi içlerini sarmış bulunan ırkçılık hastalığıyla baş etmek zorundalar ve bunu yaparken Suriye'ye ayıracak vakitleri olur mu, bilmiyorum. Büyük ihtimalle olası bir ciddiyet durumunda ABD'nin kuyruğuna takılacaklardır yine...



Ama zaten Avrupa'nın varlığına ihtiyaç da yok, Suriye adlı oyun alanındaki mevcut aktörler de ülkenin geleceğini karartma, bölünme ihtimalini gerçekleştirme konusunda yeterince gayretli ve etkili. Bölgede konuşlanan terör örgütlerinin görevi de neredeyse sadece bu zaten. Bu örgütlerin durumu daha da berbatlaştıran puslu havayı oluşturmaya memur kılınmış gibi davranmalarının nedeni bu iki ana hattın birinden birine örtük olarak dahil olmaları. Puslu hava bir kez oluştuktan sonra ötesi çorap söküğü gibi geliyor zaten.



Doğrusu, ben de Trump'ın, pek çok analizde tespit edildiği gibi, iç kamuoyunda kendisine yönelmiş olan Rusya'yla ilişki şaibesini ortadan kaldırmak için İdlib'e kimyasal silah atan askeri üssü vurduğunu düşünüyorum. Bu, yönetimde kaldığı süre boyunca Suriye için parmağını bile kıpırdatmamış Obama'nın politik olarak değillemesi olacak ve neredeyse Obama ne yaptıysa tersini yapmayı vaat ederek iktidara gelen Trump'a “sözünü tutmuş olma” görüntüsü de verecekti.



Öte yandan Suriye'yi bir kereliğine dahi olsa vurmak, Amerika'nın açık ve gizli rakipleri için “simgesel şiddet” anlamı taşıyacaktı. Amerikan saldırısının devamının gelip gelmeyeceğini, tüm dengelerin çok hızlı şekilde değiştiği Ortadoğu coğrafyası için şimdiden kestirmek zor, ama ABD yönetimi bölgede fiziksel şiddet içermeyen bir baskı unsuru kullanmayı planlıyorsa, şimdi yaptığı gibi, bir kere vurup durmak, yani gözdağı vermek iyi bir yöntem olabilir.



Bu konuyla ilgili başka değişkenler de denkleme katılabilir ya da farklı aktörlerin planlarıyla ilgili yorumlar da yapılabilir. Ama, 07.04.2017 tarihli yazımda da söylediğim gibi “Günün sonunda, Suriye adlı satranç tahtası üzerinde hesaplar ve planlar iğrenç bir soğukkanlılıkla yapılmaya devam ederken; gıdasızlıktan hayatını kaybeden, bombalar altında parçalanan, zehirlenerek çırpına çırpına ölen çocuk bedenleri yan yana diziliyor”.



Bu ülkede yaşayan herkesin, Suriye'nin bölünmesinin sonuçlarının sadece Suriye'nin bölünmesiyle sınırlı kalmayacağını; Suriye'deki savaşı bitirmek için irade göstermeye çabalayan Türkiye'nin yanında durması gerekiyor. Suriye'den sıçrayabilecek bir kıvılcımın tüm Ortadoğu'yu yakmayacağının hiçbir garantisi yok çünkü. Allah korusun, işin ucunda sokakta itip kaktıkları, kiralık ev bile vermedikleri, “ülkelerine dönsünler” diye aşağıladıkları Suriyelilerin durumuna düşmek de var…




#Suriye
#ABD
#Donald Trump
#Avrupa