|
Rus uçağı ve ibret verici angajman tarihi
Çoktan unutuldu elbette ama hafızalar biraz zorlandığında hatırlanacaktır. 2012 yılının 22 Haziran günü Türkiye'ye ait F-4 keşif ve eğitim uçağı Suriye tarafından vurularak düşürüldü. Uçak silahsızdı ve tanıtma sistemi açıktı, yeni kurulan radar sisteminin kontrolü amacıyla havadaydı, ihtar edilmeden vuruldu. Türk jeti günlerce süren arama kurtarma çalışmalarından sonra, içinde şehit pilotlar teğmen Hasan Hüseyin Aksoy ve Yüzbaşı Gökhan Ertan'ın naaşlarıyla Akdeniz'in bin 260 metre derinliğinde bulundu.

Uçağın düşürülmesi konusunda ortaya atılan iddialardan birisi, uçağımızı düşürenin Rusya olduğuydu. Uçağın Suriye'de bulunan Rus üssünden ateşlenen füze ile düşürüldüğü haberleri çıkmış, ama Rus yetkililer bu haberleri yalanlamış, Türk uçağını düşürmediklerini açıklamıştı.

Türkiye'yi derin bir üzüntüye gark eden bu olaydan sonra Türkiye Suriye'ye karşı angajman kurallarını değiştirdi. Suriye tarafından sınıra yaklaşan her askeri unsur tehdit olarak değerlendirilip askeri hedef muamelesi görmeye başladı.

Şöyle ki, 3 Ekim 2012 tarihinde Suriye tarafından Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesine düşen top mermisi nedeniyle 5 Türk vatandaşı hayatını kaybetti. Türkiye anında misilleme yaparak Suriye'de tespit edilen askeri bölgeleri top atışına tuttu. İddialara göre bu saldırı sonucunda 34 Suriyeli asker öldü.

O günden bu yana Türkiye yeni angajman kurallarını sıkı bir biçimde uyguladı. 2013 yılında sınır ihlali yapan bir Suriye helikopteri Türkiye tarafından düşürüldü. 23 Mart 2014'te Suriye'ye ait bir savaş uçağı Türkiye tarafından düşürüldü. Yine, 16 Mayıs 2015'te Hatay'da sınır ihlali yapan Suriye hava aracı Türk savaş uçakları tarafından vuruldu. Geçtiğimiz ayın ortasında 16 Ekim'de ise, Genelkurmay Başkanlığı, Türk hava sahası içerisine giren bir hava aracının vurulduğunu açıklamıştı.

Dolayısıyla, Türkiye'nin F-4'ü düşürüldükten ve iki pilotu şehit olduktan sonra, yani 2012 yılından itibaren; “uyarmadan vurma” şeklinde özetlenebilecek yeni angajman kurallarını ciddi ve tavizsiz bir şekilde uyguladığı çok açık…

Üstelik dün Genelkurmay'dan yapılan açıklamaya göre hava sahamızı ihlal eden uçak düşürülmeden önce, Türkiye'nin “uyarma” zorunluluğu olmamasına rağmen hava sahasını terk etmesi yönünde defalarca uyarıldı. Buna rağmen sınırı terk etmemekte ısrar etti.

Bu durumda Türkiye'nin, o uçağı düşürmemesi gerektiğini savunanların iki temel itirazı var: Bunlardan ilki, “Ege'de yapıldığı gibi aynıyla karşılık verilebilirdi” şeklindeki yaklaşım. Yani, “o senin hava sahanı işgal ettiyse sen de onunkini et” bakışı.

Cevap: Asıl Türkiye'nin ulusal onurunu böylesi bir davranış kırardı. 2012 yılında Suriye hava sahasında bir uçağımız düşürülmüş, iki pilotumuz şehit edilmişken ve Türkiye “hava sahama gireni uyarmadan vuracağım” sözü vermişken, bunu yapmaması hem inandırıcılık hem ulusal gurur adına Türkiye'ye öngörülenden daha büyük zarar getirirdi. İnsanlar için geçerli o kural ülkeler-devletler için de geçerli: Söz verdiysen, yerine getirirsin, aksi takdirde ciddiye alınmazsın.

Türkiye'nin bu şedid tavrını yanlış bulanların öne sürdüğü ikinci kaygı ise; Rusya'nın güçlü ve büyük bir devlet olduğu, düşürülen uçağına karşı misilleme yapabileceği, dolayısıyla bir savaşın bizleri bekliyor oluşundan duyulan endişe…

Cevap: Evet, bir savaş ya da misilleme ihtimali hiç yok denemez; ama Rusya büyük ve köklü bir devletse; Türkiye de o kadar büyük ve o kadar köklü bir devlet. Rusya'nın savaş çıkartmaktan ziyade ilgilenmesi gereken daha öncelikli sorular var hem...

Moskova'dan binlerce kilometre uzakta, Suriye'de ne yaptığı gibi, Türkmenleri neden bombaladığı gibi…
#Rus uçağı
#angajman
#ortadoğu
8 yıl önce
Rus uçağı ve ibret verici angajman tarihi
Kara dinlilerle milletin savaşı
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak