Paris'te yapılan İklim Zirvesi'nde gözler, Erdoğan ve Putin'in üzerindeydi. Taraflar arasındaki muhtemel bir göruşme, uçak kriziyle yükselmiş tansiyonun ateşini düşürmek yolunda bir adım olabilecekti.
Olmadı, ilişkilerin normalleşmesi yolunda aşama kaydedilmedi; bu olmadığı gibi Putin, katılımcı ülke liderlerinin çektirdiği aile fotoğrafında dahi yer almadı. Fotoğrafta bulunmamasının nedeni “gecikme” olarak açıklandı, ama belli ki Türkiye'ye yönelik tavrı cok sert biçimde sürüyordu.
Bu tavrın haklı olduğunu söylemek zor. Zira, bir yetkiliden edinilen bilgilere göre, Türkiye uçak düsürme aşamasına gelene dek Rusya'yı sınır ihlali konusunda farklı yöntemlerle defalarca uyardı. Örneğin geçtiğimiz yıl Karadeniz'de, Samsun şehri üzerinde geçen yıl 15 dakikalık bir sınır ihlali oldu.
Bu yılın 3-4 Ekim tarihlerinde de Suriye'de yoğun şekilde sınır ihlali yaşandı. Türkiye, ihlale karşılık büyükelçilik, askeri ateşelik gibi çesitli mekanizmalarla Rusya'yı uyarınca, Putin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı arayarak özür diledi. Ekim ayının sonuna doğru gelindiğinde ise, 29 Ekim'de Rus uçaklari yeniden sınır ihlali yaptı. Bundan sonra ise, angajman kurallari çerçevesinde Türkiye'nin Rus uçağını düşürdüğü son ihlal gelmiş.
Rus uçakları ayrıca, son 1 yılda NATO ülkelerini hedef alan yaklaşık 400 ihlal yaptı.
Edinilen bilgilere göre, Ruslar sadece sınır ihlaliyle de kalmadı, 5 Ekim'de Akdeniz'deki bir Rus gemisinden Türk F-16'larına radar kitlemesi oldu.
Bütün bu bilgiler ışığında, Rusya'nın hem yeterli sayıda uyarılmasına rağmen uyarıları pek de ciddiye almadığı; hem de sınır komsumuz Suriye değil, kendisiymis gibi davrandığı ortaya çıkıyor. Rusya bunu o kadar kendinden emin şekilde yapıyor ki, Türkiye ile bir kara sınırı bulunmadığı halde, bölgesel bir unsur olan PYD'yi, DAEŞ'e karşı savaşmak bahanesiyle Türkiye'ye karşı tahkim etmeye cesaret edebiliyor.
Oysa PYD'nin bölgede uzun ve orta vadede kalıcı olmayı umuyorsa izlemesi gereken tek bir yol olmalı; o da Türkiye ile ilişkilerini sağlam tutmaya çalışmak. Türkiye tarafindan bakıldığında bu ancak üç şart yerine getirildiğinde mümkün olabilir. 1- PYD'nin PKK ile ilişkisini kesmesi, 2- Esed ve Suriye yönetimiyle ilişkisini kesmesi ve 3- Kantonlaşmadan vazgeçmesi. Bunlar yerine getirilmediğinde Türkiye'nin PYD'ye karşı olumlu bir tavır geliştirmesi mümkün değil.
Zira belli ki bölgeye uzun süreli olarak yerleşmek isteyen Rusya, buna engel olarak gördüğü Türkiye'yi devreden çıkarmak için Kürt kartını kullanmaya hazırlanıyor.
Sanırım başarıp başaramayacağını görmek için çok uzun bir süre beklememiz gerekmeyecek.