Daha önce, AK Parti Van milletvekili Burhan Kayatürk ve başkalarından, PKK vesayeti altındaki şehirlerde AK Partili olarak seçim çalışmasında bulunmanın kelleyi koltuğa almakla eşdeğer bir cesaret gerektirdiğini defalarca dinlemiştim. Her seçimde defalarca seçim otobüsleri yakılmış vekil adayları ve seçmenlerin çeşitli şekillerde tehdit edildiklerini hepimiz bal gibi biliyorduk. Onu da bırakın gözümüzün önünde PKK'lı olmama suçunu işleyen bölge insanlarının başlarına bir dolu bela getirildi.
Bir Kurban Bayramı'nda katledilen Yasin Börü ve arkadaşları mesela. Yasin ve arkadaşlarının PKK'lı değil HÜDA-Par'lı olması, 2014'ün kurban bayramında PKK'nın onları hedef haline getirmesine, IŞİD'çi olmak suçlamasıyla katletmesine yetti. Üstelik IŞİD'den hiç de farklı olmayan insanlık dışı bir yöntemle, vahşice, vicdansız bir öfkeyle…
Yasin'in bir Kurban Bayramı, kudurmuş bir gareze kurban edilmesinin üstünden sadece iki yıl geçti. Bu kez, Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde, AK Partili Ahmet Budak Bayram ziyareti dönüşü 12 yaşındaki oğlu Samet'in gözleri önünde kurşunlanarak öldürüldü.
Bir babaya çocuğunun gözü önünde kurşun sıkacak kadar kalleş, vicdansız, merhametsiz olmak hususunda kalem bile oynatmak istemem… O derece düşük bir insanlık durumu.
Ama PKK açısından bir de emperyalizmin tahakkümüne karşı çıkmak için yola çıkıp emperyalizmin kuklasına dönüşmek; bir zamanlar varlığını Kürtler'e yapılan devlet baskısını engellemeye dayandırırken, kendisi gibi düşünmeyen ve davranmayan herkesi Türk ya da Kürt ayrımı yapmadan katletmeye varmak diye bir realite var.
Dünya proletaryası ve ezilen halklar gibi, bigane kalınamayacak kadar gösterişli laflar ederken, ABD'nin bir göz kırpışı ile kuyruğu tava sapına dönmek var. Hem yıllar boyunca Türk Devleti'nin despotizm ve faşizminden yakına yakına bugüne gelmek, hem de vesayet kurduğu bölgede kendisi gibi olmayan Kürtler dahil hiç kimsenin hayatını bağışlamayacak derecede derin bir faşizmin ve despotluğun yaratıcısı olmak var.
Evet, terör örgütlerini meşru devletlerden ayıran şeylerden biri de; her türlü insanlık dışı yöntemi kullanabilmeleri ve yakalanmadıkları takdirde bununla ilgili hukuken hesap verecekleri bir mercinin bulunmamasıdır. Ama birincisi, ne HDP ne de PKK, bu yapının en geniş anlamıyla bir terör örgütü olduğunu kabullenmiyor. İkincisi de; bu terör örgütünün kalleşliklerine temsil ettiğini söylediği Kürt halkı her gün daha da artacak şekilde maruz kalıyor.
Ne yani, kendileri gibi düşünmeyen ve teröre destek vermeyen herkesin ama canından olduğu, ama işkence edildiği, ama tehdit edilerek sindirildiği devasa bir GULAG'a mı dönüşecek Güneydoğu? Nasıl olur da, Kürtleri katletmeye başlayan; masum insanları hedef alarak kalabalıklar ortasında canlı bombalar patlatan; hiçbir ahlaki kaygı taşımadığı gibi insanlıktan nasipsizlik noktasında çıtayı her seferinde daha da yükseğe koyan bu terör örgütü Türkiye2deki bazı çevreler ve bazı aydınlar nazarında itibarını korumaya devam eder.
HDPKK'nın yıllardır yaptığı, demokrasi, özgürlük, kardeşlik, onurlu barış gibi afilli kelimelerden oluşan kolektif bir inanç ve söylem kurmak; sonra bu söylemi kutsallaştırmak. Bu kutsallığa, yani dine, en küçük itirazı da yok ederek cezalandırmak, elindeki silaha güvenerek korku salmak… Bazı entelektüel şaşkınların bu kutsallaştırmada kullanışlı bir maşa işlevi görmesi kimseyi yanıltmasın; onlara göre, Kürt halkı kendi geleceği adına karar almak için değil, inanmak ve boyun eğmek için var. İnanmayanlara ve boyun eğmeyenlere neler yaptıkları ortada…
PKK'nın ortaya çıkışı ve son yıllara dek bazı Kürtler tarafından desteklenmesi, örgütün Kürt halkı için savaştığı, üyelerinin Kürt halkı için canından olduğu miti sayesinde sağlanmıştı. 200'li yıllara kadar itiraz edilmesi zor bu ve benzeri mitler sayesinde bir söylem ve hatta siyasal din kurdular. Böylelikle yıllarca Türk devletinden zulüm görmüş Kürt halkı PKK'nın çevresinde kenetlendi. Ama artık devlet Kürtleri ezmiyor; PKK tarafından örgüt vesayetine boyun eğmesi istenen Kürtlerin canını, bu acımasız katillerden korumaya çalışıyor.
O mitlerin de, meşrulaştırıcı söylemlerin de, özgürlükçü örgüt palavrasının da miadı doldu/doluyor. Ama görünen o ki, PKK'nın bunu idrak etmesi biraz zaman alacak…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.