Biliyorsunuz, IŞİD birkaç gün önce Antep'teki bir sokak düğününü kana buladı. Düğünün yapıldığı alanda bir canlı bomba kendini patlattı, 29'u çocuk 54 kişi hayatını kaybetti.
Bu, son zamanlarda yaşadığımız ilk büyük şok değildi ama. FETÖ terör örgütünün kanlı darbe girişimi başarılı olamayınca, sırayı PKK terör örgütü almış ve neredeyse Ağustos ayının başından bu yana her gün polis sivil ayrımı yapmadan öldürüyordu. Belli ki PKK'nın acımasız katilleri de bekleneni verememiş, bu kez sahneye “eş-terörist” olarak IŞİD de çıktı ve büyük bir kıyım gerçekleştirdi. Daha da kötüsü şu ki; bu katliamların duracağına yönelik görünürde hiçbir belirti yok.
Türkiye'de, 2013 Mayıs'ından itibaren, yani Gezi olaylarından bu yana herşey o kadar peşpeşe geliyor ki; başarısız olan her hamleden sonra yenisi o derece ivedilikle hazırlanıp önümüze sürülüyor ki; 3 yıldır her şey o kadar kör gözüm parmağına yapılıyor ki, artık hepimiz anladık, fark ettik ve gördük...
“Türkiye üzerinde oyun oynanıyor” cümlesi meğer komplocuların hezeyanları değilmiş…
O kadar ki; dünyanın en rasyonel insanı olsanız, somut kanıtlarla açığa çıkmamış hiçbir tezi ciddiye almasanız, “üst akıl” söylemini abartılı bulsanız bile üç yıldır yaşananları hayra yormak artık mümkün değil. Bırakın hayra yormayı, nihai hedefi de, faili de görmemek artık neredeyse imkansız. En fazla “üst akıl” değil de küresel egemen güçler, karar vericiler dersiniz, ama sonuçta bu ülkeyle ilgili kararlı, ısrarlı ve geniş çaplı bir karıştırma işleminin yapıldığı konusunda şüpheye –artık- düşmezsiniz…
Aslına bakarsanız, başımızdaki belaların bütün emareleri çok önceden belirmişti.
HDP'nin niyeti mesela, çözüm sürecinin hemen tüm sorumluluğunu üstlenmiş olan AK Parti'ye rest çekip, Selahattin Demirtaş Cumhurbaşkanlığı kampanyasını bizzat Erdoğan'a yönelik “Seni Başkan seçtirtmeyeceğiz” sloganıyla başlattığında, yani ta 2014 yılında belliydi… Aynı Demirtaş hükümetin Kobani duyarlılığını yeterli bulmayıp, 6 Ekim'de, Kürtleri sokağa çağırıp, 2 gün içinde 50'nin üstünde insanın ölmesine neden olduğunda da, PKK ve avanelerinin barışmakta filan gözünün olmadığı ve birtakım güçlerin maşasına dönüştüğü açıkça ortaya çıkmıştı...
Bu, masa devirme işi boşa değildi. Güney sınırımızın altında bir Kürt Devleti kurulmak isteniyordu ve bunun tek göstergesi HDP ile PKK'nın yan çizmesi de değildi. Türkiye'nin terör örgütü saydığı PKK'nın Suriye kolu olan PYD-YPG de, ABD medyasında mikro hikayeler ve tanıklıklarla kahramanlaştırılarak hem Avrupalı hem Amerikan kamuoyunda meşrulaştırılıyordu. Üstelik teröristleri sadece kahramanlaştırarak şirin gösterme seviyesinde de değildi durum. Amerikan silahları ve mühimmatları YPG'lilerin ellerinde bulunuyor, AB'nin 2000'li yıllarda terör örgütü listesine dahil ettiği PKK'nın reklamı, Belçika'nın Almanya'nın meydanlarında açıktan yapılabiliyordu.
Mesele sadece Güneyimizdeki Kürt Devleti ihtimali de değil üstelik. Türkiye'nin istikrarsızlaştırılarak parçalanmasına yönelik bir projenin olduğu uzun bir süredir dillendirilen ve çoğumuzun “uçuk” bulduğu bir tezdi. Ama şimdiden bakıldığında o bile ihtimal dışı değil. Hatta olasılığı yüksek.
Giderek herşey çetrefilleşiyor, tuhaflaşıyor zira... Bakıyorsunuz, IŞİD terör örgütü mensuplarının ayaklarında ABD ordusunda kullanılan askeri botlar... “Aynı mağazadan alışveriş yaptılar demek”; diye işi şakaya/mizaha vursanız da, IŞİD'in ortaya çıkarken de, büyürken de gösterdiği hızlı gelişimden tutun, hedeflerine ve öncülü El Kaide örneğinin hikayesine dek bildiğiniz her şey sizi bir zamanlar burun kıvırdığınız komplo teorilerine itiyor işte... “IŞİD'in Ortadoğu'da İsrail ve İran dışında hemen her ülkeyi vurması başlı başına tuhaf değil midir?” ya da “IŞİD, zulme uğrayan Sünniler namına ortaya çıkıp, en çok Sünni yok eden bir terör organizasyonuna nasıl dönüştü” gibi, sahici sorular da yardımcı oluyor elbette komplodan komploya koşmaya…
Sonuç: Uzun süredir geliyor, gelmekte olan…
Yine de yaşanması gerekiyor ama… Sözgelimi 15 Temmuz olmasaydı, FETÖ tehlikesine belki de bu derece ciddi uyanamayacak, belki de tarihimizde ilk kez bir millet haline gelemeyecektik…
Bundan sonra da duracak değiller… Ama biz de şunu bileceğiz hiç olmazsa… O kadar da komplo değilmiş işte…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.