AKSilahlanma etiketi açarak toplumsal infial yaratmaya çalışan twitter hesabı “JeansBiri"nin, kapatılan FETÖ okullarından birinde öğretmenlik yaptığı tespit edilmiş. Ve elbette muhalefet kisvesiyle algı operasyonu, teröristlik yapan bu şahıs hakkında yakalama kararı çıkartılmış. Bulunacak, suçunun cezası neyse çekecek.
Bu duruma FETÖ'cülerin tepki göstermesini bekleriz, değil mi? Yaygaraya başlayanlar oldu ama bunlar FETÖ'cüler değil, başkalarıydı. CHP'lilerin çoğu, HDP'lilerin bir kısmı, Kemalistlerin topu, saatlerdir “bizi de FETÖ'cü diye alabilirler", “sosyal medyaya ayar verilmeye çalışılıyor", “AKP'yi eleştirenin sesini kesmeye çalışıyorlar" ve benzeri argümanlarla, ipliği pazara çıkan FETÖ'cüye destek atıyorlar.
17-25'te de aynını yapmışlardı. Hükümete zarar verecek, Erdoğan'ı itibarsızlaştırma ihtimali olan her operasyona; işin içinde ahlaksız bir yöntem, yalan, iftira, kumpas olsa bile balıklama atlıyorlar. Sonra işleri bitince ellerini yıkayıp çıkıyor ve hükümete kurulmuş komplolardan dolayı bile hükümeti suçluyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun Yenikapı Miting'inden hemen sonra ağır ağır başlayan U dönüşü, temsil ettiği, etmese bile ideolojik olarak yakın görüşlere sahip olduğu kitlede, işlerin bu noktaya varacağını gösteriyordu aslında. Mesela Kılıçdaroğlu, 250 kişinin canını verdiği ve daha fazlasının kanını akıttığı o geceden sonra bile FETÖ örgütüne ait gazete ve televizyonların kapatılması karşısında “niye kapatılıyor kardeşim" diyebildi. Cezaevine gönderilen darbecileri savundu, hapishanelerde kötü muamele olduğunu ve araştırılmasını istediğini söyledi. 17-25 Aralık'ta FETÖ lehine aldığı pozisyonu çok çabuk unutmuş olacak ki, 17-25 operasyonunun hükümetle FETÖ'cülerün rant kavgası olduğunu söyleyebildi. Öyle bile olsa, neden 2013 sonrasındaki tüm seçimleri FETÖ'cü söylemlerle yürüttüğünü açıklamadı ama, buna gerek yoktu, o kadarını duymak isteyen bulunmuyordu.
Kılıçdaroğlu'nun çelişkileri zaten meşhur; ama Kemalist, CHP'li, hatta bir kısmı HDP'lilerden müteşekkil sözkonusu grubun da O'ndan kalır yanı yok doğrusu.
FETÖ'cülere yönelik hangi operasyon yapılırsa yapılsın; hükümet yetkililerinin, savcıların, polislerin karşısına bu insanlar çıkıyor. Kapısına “başörtülüler giremez" tabelası asan ya da asmayı hayal edenler, kendileri gibi olmayana hayat hakkı tanımayacakları defalarca test edilmiş bulunanlar, geçiyor darbeye maruz kalmış milyonlarca insanın karşısına ve fikir özgürlüğünden, demokrasiden, haklardan söz ediyor. FETÖ'cü hesapların darbenin başarısız olduğunun anlaşıldığı ilk dakikalarından itibaren yaymaya başladıkları “darbeyi AKP yaptı" söylemini, o gün bu gündür –belki de açıktan söylemeye utandıkları için- inceden inceye tekrarlıyorlar.
Bu insanlara sorsanız, “Tayyip, iktidar için insanların ölmesine göz yumacak biri". Ama bu iddiada bulunanların altını biraz kazıdığınızda, aslında darbenin gerçekleşmemiş olduğuna üzüldüklerini görüyorsunuz. Alıştıkları gibi ordunun gelip onları kurtaracağına inanıyorlar, bu yüzden kimin ordusu gelirse gelsin her şeyin iyi olacağını, her şey iyi olmasa bile Erdoğan'ın gideceğini düşünüyorlar. Oysa, 15 Temmuz darbecilerinin oluşturduğu ordu, onların bildiği "ordu" değildi. O ordu, Türkiye'yi Humeyni Cumhuriyeti'ne çevirecekti.
Sorun şu ki, “Müddei iddiasını ispatla mükelleftir" düsturundan hiç haberleri yok. Gezi'den bu yana buna çok alışıklar zira, internette sırtı lime lime olmuş bir kurbanın resmini paylaşıp bunun Türkiye'de polis tarafından yapıldığını söyledikleri gibi, darbe gününden bu yana da “askerlerin kafası kesilmiş, sonra da köprüden atılmış" tezviratını kendi aralarında dedikodu yaparak yayıyorlar.
Tuhaf ama. Hiçbiri ortada olmayan kafası kesilmiş askerlere yanıyorlar, ama hepsi gözümüzün önünde öldürülen, gözümüzün önünde kefenlenen ve gözümüzün önünde toprağa verilen 240 insana yanmıyorlar. Duvarla tank arasında kalarak ikiye bölünen vatandaşımızı kimin o hale getirdiğiyle değil, bir varsayımla ilgileniyorlar. Söylentiler doğru bile olsa asker en azından kendini koruyabilecek durumdaydı, o köprüdeki insanlar tamamen silahsız, tamamen sivildi diye bile düşünmüyorlar.
FETÖ'cülere hem 17-25, MİT TIR'ları olaylarında, hem de bugün çeşitli sureti haktan gözüken gerekçelerle destek verdiler/veriyorlar, ama sonuçta “AKP FETÖ'yle kolkola girerken bize mi sordu?" minvalinde faturayı yine Erdoğan'a kesiyorlar.
Ya memleketi germek için pireyi deve yapıyor ya da -terörist bile olsa- gerenlere arsızca destek çıkıyorlar. Öfke dolular ve bu yolda, ne ahlaki ilke, ne vatan sevgisi ne de başka bir değer tanımıyorlar.
Bakalım kim kaybedip kim kazanacak, hep birlikte göreceğiz…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.