Baykal’ın durumu

04:005/05/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
Özlem Albayrak

Deniz Baykal'ın “yüzde 49'un adayı Abdullah Gül olabilir” şeklindeki yorumu, çok tartışıldı. Bu konu Hindistan ziyareti öncesi havaalanında Erdoğan'a da soruldu. Erdoğan'ın cevabı ise; “Onu değerlendirmeyi gereksiz buluyorum, Bu tamamen fitne hareketidir. Sayın Baykal bu oyunları oynamayı bıraksın da başının çaresine baksın” şeklinde oldu.



Ahmet Hakan'ın modere ettiği, Baykal'ın mahut sözleri söylediği programı izledim. Programda Baykal, Ahmet Hakan'ın sorusu üzerine “Gül'ün adaylığı değerlendirilebilir” yorumunu yapıyor, Abdullah Gül'le bu konuda ya da başka şekilde görüşmediğini de, -belli ki yanlış anlaşılmaya meydan vermemek için- vurguluyor.



Türkiye, 2014 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'ın karşısına “çatı aday” denilerek sağcı olduğu söylenen bir ismin, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun çıkartıldığı bir süreç yaşadı. Dolayısıyla 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için de muhalefetin benzer bir formül düşünebileceği ihtimali var ve bu –bence- yüksek bir ihtimal. Olabilir yani, Erdoğan'ın karşısına çıkartılacak kişi, yeni bir çatı aday olabilir. Sözkonusu “çatı aday”ın kim olacağı ise herhalde şimdiden belirlenmiş değildir.



Dolayısıyla Baykal'ın tartışmanın fitilini ateşlemek sonucunu veren hatası, bana kalırsa soruya verdiği cevabın mahiyetinde değildi; sorun, o soruya şu anki atmosferde olumlu ve olumsuz anlamda verilecek iki cevabın da yanlış olacağını –eğer bilinçli yapmadıysa- hesap etmemiş olmasıydı. Sözü kıymetlendiren ya da değerini düşüren, içeriği kadar kadar zamanlamasıdır da. Nitekim, 2019'a daha 2 yıl varken Baykal'ın herhangi bir kişinin ismi üzerinden konuşması, hiç kimse için olumlu sonuçlara yol açmazdı, açmadı da.



Baykal'ı, Türkiye'de siyaseti izleyen herkes gibi uzun süredir takip ediyorum. CHP'nin başından indiriliş şekli, sahiden korkunçtu. Aslında, O'nun onuruna yapılan organize saldırıya karşı sağıyla soluyla herkesin yeknesak durması gerekirdi; ancak o dönem FETÖ adlı bir terör örgütü olduğunun farkında olan çok az kişi vardı ve onlarla ilgili kafalarda ufak tefek şüpheler bulunuyor olsa bile, bu kadar iğrenç bir operasyonu Baykal'a Fetullah'ın yaptığını düşünmekten “yok artık, bu kadar da aşağılık olamazlar” düşüncesiyle vazgeçiliyordu.



Sonradan anlaşıldı ki, o kadar aşağılıkmışlar, meğer Baykal operasyonu da, siyasi parti dizaynı projesinin ilk ayağıymış. Zaten zaman ilerledi ve Baykal'ın yerine gelenin de, Baykal'ı aratmayacak kadar matah olmadığı anlaşıldı, daha da kötüsü Baykal'ın halefi, “projeciler” tarafından koltuğu ayarlanmış/boşaltılmış olandı ve kendisine CHP liderliği kapısını açanlara karşı durmayacağı ya da duramayacağı açıktı. Bu konu netameli, elbette bu görüşe itiraz edenler de çıkabilir; ancak bendeniz de zaten bugün Kılıçdaroğlu değerlendirmesi yapmak niyetinde değilim.



Ama, Baykal'ın siyasi hayatını bitiren, üstelik bir seks kasetini piyasaya sürerek bitiren, yani O'na el çektirmek için yapılabilecek en büyük çirkinliği yapan bir odağa karşı o bugündür sessiz olması, olağandışı ve çok rahatsız edici bir durum. 2015 Haziran'ında Kılıçdaroğlu “kaçak saray” dediği Külliye nedeniyle Erdoğan'ın meşruiyetini sorgularken ve O'nunla görüşmezken; Baykal Erdoğan'la görüşmüş ve CHP'den eleştiriler yükselince bundan da geri adım atmıştı. O dönem, Erdoğan'la görüşmesinin “hesabını” başkalarına vermek zorunda kalan Baykal, bir daha asla Erdoğan'la bir araya gelmedi.



Oysa Baykal'ın hem yaşı hem konumu itibariyle birilerine hesap verme ya da eleştirilerden etkilenme yaşının geçtiği ortada. FETÖ hakkındaki tüm gizli saklı pislikler ortaya çıktıktan, darbe atlatıldıktan sonra bile tek kelime etmemesinin nedeni, Atatürk'ün kurduğu parti olarak CHP'yi –CHP'de bir “dava” bilinci varsa tabii- yıpratmama amaçlıysa, Baykal'ın bıraktığı CHP ile bugünkü CHP arasında dağlar kadar fark olduğu da ortada…



Biliyorum ki CHP'yi hala Atatürk'ün mirası olarak görenler var, ama dini cemaat görünümlü bir örgütle, PKK'nın siyasi şubesi olup sırtını teröre dayayan HDP'yle bile kolkola girebilmiş bir CHP'nin, artık Atatürk'ün partisi olup olmadığı tartışma götürür diye düşünmekteyim. Ve bu realiteyi, Baykal'ın da gördüğüne eminim.



“Baykal'ın başka açıkları var, ondan eli kolu bağlı” yorumları da yapılıyor sosyal mecralarda. İyi ama yapılabilecek en büyük operasyon zaten yapıldı Baykal'a. Bundan sonra O'nu hangi tehdit korkutabilir ki? Neden haklarında tek kelam etmiyor, neden FETÖ ile intisaklı olduğunun düşünülmesine meydan verecek şekilde, FETÖ'nün işine gelecek biçimde davranıyor ve konuşuyor.



Kendine göre vardır bir sebebi…




#Abdullah Gül
#Deniz Baykal
#Ahmet Hakan