Başkan Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan buluşmasından beslenen yerli-yabancı muhalefetin “yüksek beklenti”lerini artık sonlandıralım...
16 Nisan ve Washington ziyareti, Ankara'nın elini son dönemde görülmemiş biçimde rahatlatmış bulunuyor.
Bu “kombin”in sonuçlarını hem iç hem dış aktüel politik uygulamalarda daha net,
ise hayli çarpıcı sonuçlarıyla göreceğiz.
Eğer PYD/YPG'nin Amerika tarafından silahlandırılması ve operasyonlarda beraber hareket etme kararının geri aldırılması zaviyesinden bakarsak, tatmin edici karşılık alınmadığını söyleyebiliriz. (FETÖ'nün hareket alanının daraltılmasında bir takım jestlerin gelmesi ise muhtemeldir.)
Ama konu bu kadar değil.. Hem de hiç...
, Cumhurbaşkanı, emsali nadir yaşanacak şekilde Birleşik Devletler Başkanı'nın yüzüne tüm dünyanın gözü önünde bu konuda ağzına geleni söyledi.. Dahası Washington bunların hepsini yuttu.
Özel olarak ABD, genel olarak Batı basınının tüm haber ve analizleri de bu yöndedir; “PYD hariç tüm konularda anlaşıldı, Obama'dan miras yaraların onarılması,
kararı alındı”...
, Bundan sonra Amerika'nın gözü pür-dikkat PYD'nin üzerinde olacak. Zaten PYD de artık hata yapamayacağını biliyor!
, Türkiye artık istediği zaman PKK'yı vurabilir. İçeride zaten vurulacak hali giderek azalıyor, dışarıda da tehdit görüldüğü zaman gereken yapılıyordu ama artık “hissedildiği” zaman da vurulacak ve yan gözle Amerika'ya bakılması gerekmeyecek.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun dediği gibi; “Bu farklı bir ziyaretti”.. Bu farka, bir süper güce 'müttefikinizi vururuz' deyip, 'vurursunuz' sessizliği de dahildir.
, bu durum bölgede adı geçen terör örgütleri üzerinden “rekabet” üreten o veya bu ülkenin söz hakkını da bitiriyor. Sincar ve Karaçok'a yönelik operasyonlarda ABD, “bize zamanında haber verilmedi” diyerek memnuniyetsizliğini göstermişti. Şimdi bunlar da sorun olmaktan çıkacak. Hatta ABD adresi kendisi de verebilir.
Başkan Trump'ın ikili basın toplantısındaki konuşmasının son cümlelerine denk geldiğinden herhalde, üzerinde pek durulmadı ama Türkiye'nin istediği silahların “niteliği” ve “hızla verilmesi için gerekenin yapılacağı” açıklaması zaten durumu izah ediyor.
30 yılı aşkın devam eden terörü, PKK'nın Türkiye'ye yönelik saldırılarını içeride ve dışarıda sona erdirmenin eşiğinde bulunuyoruz...
Tekrar yazalım, anlamak istemeyenlerin muradı 'Ankara düşsün' olduğu için yine kulaklarını tıkayacaklar ama; Oval Ofis'in,
nu, bu zamanlamanın tüm dış politika ilişkilerini etkilediğini hatta bu etkiye bizzat
in neden olduğunu da bilmek/görmek gerekiyor.
Türk öncü heyeti daha oradayken imzalanan PYD'ye silah yardımı kararının, Erdoğan ziyaretiyle değişme ihtimalinin önünü kesme gücüne nasıl bir yapının sahip olabileceğini düşünmeyenle bu işler çözülmez...
Cumhurbaşkanı'nın, Başkan için söylediği “hassasiyetleri var” ne demek?..
Esasen, ABD'nin Türkiye politikasında da “kıvırma” dönemi bitmiş, Trump üzerindeki bir yük kalkmış bulunuyor.
Son olarak en önemli konu; Koridor konusunda
olduğunu biliyoruz.
Ama Türkiye'nin bu koridorun yaptığı kuranderi kesme planı da sabit.
! Buna ihtiyacı olduğunu görebiliyoruz. Ankara bunu ona verecek. Fakat Amerikan müesses nizamının kurduğu bu sabit planın değişmesi noktasında ABD Başkanı'nın zımnen verdiği ümit-olursa ne âlâ ama-beklenmeyecek!
İşte bu noktadan sonra konu iç politikaya geliyor...
16 Nisan sonrası Türk politik hayatındaki akışın önemli ayağı 21 Mayıs'ta yaşanacak ve AK Parti kongresinin ardından, parti, hükümet ve bürokraside ve belki Külliye'de önemli değişikler yaşanacak.
Çapını, sayısını, isimleri konuşmak, başta Ankara mahfilleri ve medya olmak üzere büyük merak/takip konusudur ancak önemlisi, Türkiye'nin artık yeni bir aşamaya geçmesidir...
İşte yukarıda bahsettiğimiz örnek, “koridor sabit planı”na karşı siyaset üretmek için, ABD gezisi ve 16 Nisan'la kazanılan “zaman” Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elini rahatlatmış bulunuyor.
Bu kazanım kremalandırılacak, kıymetlendirilecek ve Türk siyasi mimarisi bu konulara odaklanabilecek makam ve donanımlara kavuşacak. Başkanlık sistemi, düşünen, pratik üreten zeminler kuracak.
Bir yönüyle, 'iç-dış politikanın uyumlulaştırılma planı' da diyebilirsiniz.
21 Mayıs'tan sonra ortaya çıkacak yapı çok şey anlatacak...
CHP ve diğer tüm partilere de bir şey anlatacak. Kabul etsinler-etmesinler.
16 Nisan aşılır aşılmaz Ankara'nın çıktığı Rusya-Hindistan-Çin-ABD-NATO-AB turunun bir anlamı var...
Bu ikisi arasındaki ilişki objektif değerlendirilip tam anlaşıldığında, Türkiye'nin kazandığını anlayabiliriz.
Gün üzerinden yaşayanların ömrü 24 saattir...
Ziyaretler ve 21 Mayıs
gelecek vadediyor...
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.