MİT-MOSSAD: Küsler mi konuşuyorlar mı?

04:0012/12/2015, Cumartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Nedret Ersanel

'Savaş ilanından' nükleer silah kullanmaya değin diplomatik gövde gösterisinin en sert dilini/tehditlerini kullanan Kremlin'in Ankara'ya alenen enerji/doğalgaz kartını göstermemesinin-bu kadar çılgınlık içinde-makul bir gerekçesi var. Gerek yok. Türkiye için bu o kadar hassas bir dosya ki, kapağının açılmasına ihtiyaç yok. Ankara, “gazı keserim” cümlesini duymadan, dünyadan gaz toplamaya başladı ve doğrusu gaz vereni de çok.Enerji kaleminin çizdiği son kare ise şu sıralar takip edilmeye daha değer.

'Savaş ilanından' nükleer silah kullanmaya değin diplomatik gövde gösterisinin en sert dilini/tehditlerini kullanan Kremlin'in Ankara'ya alenen enerji/doğalgaz kartını göstermemesinin-bu kadar çılgınlık içinde-makul bir gerekçesi var. Gerek yok. Türkiye için bu o kadar hassas bir dosya ki, kapağının açılmasına ihtiyaç yok. Ankara, “gazı keserim” cümlesini duymadan, dünyadan gaz toplamaya başladı ve doğrusu gaz vereni de çok.

Enerji kaleminin çizdiği son kare ise şu sıralar takip edilmeye daha değer. Rusya'dan 'gaz kesintisi' beklerken, İran'dan duyulması da takibi şart kılıyor. Tahran'ın, “kış şartları ağırlaştı, bu yüzden iç tüketimim arttı” diyerek, Türkiye'ye günlük gaz akışını yarı yarıya azaltması” elbette “
çapraz ateş
”tir ama ertesi gün bu durumun düzeldiği de duyuruldu. ('İran gazı kesti', 09/12, HaberTürk.)

Eş-zamanlı gelen şu açıklama ve gelişmelerin tesadüfi olduğu herhalde söylenemez ama eş-güdümlüler mi? Bir, Netanyahu; “Türkiye ile gaz satışını görüştük. Akdeniz'deki gaz sahaları bölgedeki ılımlıları birbirine bağlayacak. Doğalgaz İsrail'e
uluslararası baskı karşısında daha sağlam bir zemin verecek
.” İsrail Enerji Bakanı Steinitz; “Tüm rota opsiyonlarını, Ürdün'ü, Yunanistan'ı, Türkiye'yi ve Batı Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere düşünüyoruz.” (Hürriyet, 9/12.)

İki, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Paris'teki İklim Konferansı sırasında İsrail'in Kol Yisrael radyosuna yaptığı, daha sonra “ayak üstü sorulmuş bir soruya verilen yanıtı kendilerine göre yayınlamışlar” mealinde tashih edildiği ama en azından kronolojiye eklenebilecek; “İsrail ile ilişkiler düze(ltil)ebilir. Neden olmasın” açıklaması...

Üç, İsrail gizli servisi MOSSAD'ın başına yeni bir isim getirilmesini de bu kazanda kaynatabilir miyiz? Yeni yöneticinin (Yossi Cohen) göreve geliş nedenleri arasında şunlar var; “İlişkilerin gergin olduğu ülkelerle devreye gizli bağlantılar sokulması ve uluslarası işbirliklerinde İsrail'in yetkinliğini artırmak ve istihbarat alışverişlerinde uluslararası gizli bağlantılara ihtiyaç duyulması. İsrail'in Mossad aracılığı ile gizli diplomatik ilişkilerini geliştirmek istemesinin ikinci nedeni de İsrail'e yapılan diplomatik izolasyon olarak gösteriliyor.” (09/12, Yeni Şafak.)

Bu haberlerin okunduğu günün ertesinde ise gazetelere şu türden gelişmeler yansıdı; “İsrail doğalgazı için formül: 'özel şirket' anlaşması”, “İsrail kördüğümünü Türkiye çözebilir”, “TANAP'a İsrail gazı”. Bunların içinde özellikle TANAP'da İsrail'in adının zikredilmesini ayrıca düşünmeliyiz; Başbakan Davutoğlu'nun pek taze Bakü ziyaretinde yanında Cumhurbaşkanı Aliyev'de bulunuyorken kurduğu cümleleri hatırlıyoruz değil mi; “
TANAP Projesi'nin 2018'den önce bitirilmesi için anlaştık. Gece gündüz çalışacağız. TANAP Projesi, Avrupa içi dengeleri de etkileyecektir.”
(Yukarıda 'Türkiye'ye gaz vermek isteyen çok ülke çıktığını yazdık; Katar, Azerbaycan, İsrail, Kuzey Irak (!) ve Türkmenistan ilk dörtlüyü oluşturdu. Neden?)

Nihayet, son ayaklar; “Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Mısır'ın Atina'da düzenlediği zirveden Türkiye'ye davet çıktı. Zirvede liderler, 'üç Akdeniz ülkesi arasındaki işbirliğine diğer komşu ülkelerin de katılmasını arzu ediyoruz' dedi”. ('Üçlü zirveden Türkiye'ye davet', 10/12, Sabah.)

Bir eş-güdüm veya eş/ortak/üst akıl var mıdır beraber düşünelim ama İsrail konusuna şimdi bakalım...

İSRAİL-TÜRKİYE GİZLİ GÖRÜŞMELERİ

Ankara-Tel Aviv ilişkilerinin durumu özellikle 'one minute' vakası ve Mavi Marmara'dan bu yana kimse için sır değil. İsrail yaklaşımı, diplomatik ilişkilerin yeniden tesisi için gerekli şartların yerine getirildiği yönünde. Ankara için ise “tam” değil! Arabulucular var ise bunu akılda tutsunlar. “Eksik” denmemesi önemli (!) ama “tamamla” demek. Filistin meselesi Ankara için hâlâ ayrıcalıklı.

Ama şunlar doğrudur; İsrail ve Türkiye arasındaki gerilim düştü veya düşürüldü. 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde-farklı konjonktürün de etkisiyle-İsrail'e çok çatılmadı.

Şu an iki ülke gizli temasları içinde en anımsanan İsrail Dışişleri Direktörü Dore Gold ile Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Sinirlioğlu arasında Roma'da gerçekleşendir. Bunun da artık fazla bir anlamı yok çünkü iki ülke arasındaki bu yoldaki temaslar “hiç” kesilmiş değil. Bunu biliyoruz.

Şimdi muhtemel gelişme, İsrail gizli servisi ile yeni başkanının Milli İstihbarat Teşkilatı ile kuracağı ilişkidir. (Bunun için şöyle bir tahmine izin veriniz; Şubat-Mart 2016'da bu gerçekleşebilir.) Fakat.. MİT Müsteşarı'na yönelik çirkin ve planlı tutumun “silindiğinin de gösterilmesi” gerekiyor.

İki gizli servisin Suriye ve DAEŞ ile müstakbel bölgesel gelişmeler üzerinden istihbarat ilişkileri zaten var. Bunun az veya çok olması fark etmez. Gizli servislerin küslüğü diye birşey yoktur.

Türkiye ve İsrail için “mecburi ve aklî yol” tavsiyelerine gelince.. Ankara'da buna takılarak kendini paralayan yok! Çok zorlarsanız da, “Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinde şu sıralar fazla mesai gerektiren çok konu var. Aynısını İsrail'e de tavsiye ederiz” cümlelerini duyabilirsiniz.

Ben ise 2016 ABD seçim sonuçlarını merak etmekte kararlıyım. Çünkü İsrail Başbakanı'nın Donald Trump'la ilgili sözleri, nasıl denir, manidar!
#mit
#mossad
#one minute
#Mavi Marmara