Türkiye’de, Brüksel-Ankara ilişkilerinin kırılma ihtimalinden kaygılı çok kesim bulunuyor. Fakat AB’nin tavrı o denli savunulamaz hale geldi ki, neredeyse tamamı söze, “AB’nin de yanlışları var ama” diye başlıyor, fakat sonunda AB yollarına gül döküyorlar...
Perşembe günü Hürriyet’te Ünal Çeviköz şu satırları karalamış; “Türkiye-AB arasındaki ilişkiler son elli yıllık tarihinin en kritik dönemlerinden birini yaşıyor. İlişkiler kopacak mı, sürecek mi, sürecekse nasıl sürecek...
Çok tipik bir yazı. ‘Nasıl okunacağı’ konusunda kimseye zorluk çıkarmıyor...
AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, Alman ‘Bild am Sonntag’ gazetesine 15 Temmuz vesilesiyle bir makale yazdı...
“Darbe girişiminin nasıl sonuçlanacağı daha bilinmezken AB Konsey Başkanı Tusk ve AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Mogherini ile AB adına Türkiye’nin demokratik kurumlarına saldırıyı kınadıklarını” yazdı.
Eyvallah.
Juncker’i anlıyoruz.. Uzattığınız elin boş kalması ne demek, Türkler’den iyi kimse bilemez. İkincisi, biz elimizi uzatamıyoruz çünkü 54 yıllık uzatmalar(ımızda) da kolumuz sizde kaldı.
Kuşkusuz AB samimiyetsizliğini sona erdirirse durum değişir. Tabii mucizelere inanıyorsanız...
Ama önce şu; Bir, Ankara-hep yazıyoruz-AB veya herhangi bir Batı kurumunu Doğu’daki benzerleriyle tokuşturmuyor. Cepte. İki, Türkiye günlük siyasetin dışında ve üzerinde, en basit egemenlik ve bağımsızlık hakkını kullanarak, “istediği her ülke ile istediği her türlü ekonomik, teknolojik, diplomatik ilişkiyi paşa gönlünün istediği gibi kurabilir. S-400’leri alabilir.
Üç, “evet ama bunun siyasi sonuçları olur” derseniz, yine bağımsız bir ülke bu dilin aidiyetini tasnif etmek isteyecektir.
Dört, “Avrupa bir değerler birliği"dir ifadesi sıradan bir güzelleme olmanın ötesinde klişedir. Öyle bir değerleri olmadığı biliniyor ve önemsizdir, tercümesi; “Eğer AB’ye girmek istiyorsanız, bu kurallara eşek gibi uyacaksınız”ın kibarcasıdır...
Da, anlaşılmadı hâlâ herhalde... “Ve şu anda halkımın büyük bir çoğunluğu Avrupa Birliği’ni istemiyor”. Referandum yapılsa, İngiltere’nin ardından ilginç bir tablo ortaya çıkacaktır.
Yani acil ihtiyacı giderip, kendi sisteminiz için ek kapı açıyorsunuz. Yani ‘akla esen’ yapılmıyor.
“S-400 veya Şanghay İşbirliği Örgütü olmaz” dediğinizde “olmasını istediğinizi” de tarif ediyorsunuz. Ve o tarifin malzemeleri zehirli!
Başa dönersek...
“AB sınırına Türk S-400’leri”nde anladığınız sınır neresi?
Trakya mı, Suriye mi?
İlk okuduğunuzda aklınıza Trakya geldiyse AB ile Türk halkının işi bitmiş demektir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.