“Yerli ve millî”yi bu çerçevede anlamak lazımdır.
Bazıları çoğunluğun azameti karşısında söyleyecek söz bulamayıp; “Canım çoğunluk kadar azınlık da önemlidir” diye tuhaf bir mantık yürütse de.
Katılım oranı çok yüksek bir anket (2014).
“Allah'ın var ve bir olduğuna inananların, bundan şüphe duymayanların” oranı yüzde 99.7.
Müslümanlar içinde bazılarının ötekileri pek beğenmemeleri “gerçek Müslümanlık” tarifleri yapmaları, İslâm tarihi boyunca görülen fırkacılık geleneğine bağlanır ki üstünde durmak gerekmez. Çünkü ankete katılanlar “Kur'an'da anlatılanların hepsi doğru ve gerçek olup bütün zamanlarda geçerlidir” demektedirler. Oranı yüzde 96.5.
Vakit namazlarını kılmayanların oranı yüzde 16.9. Kırsalda yaşayanların vakit namazlarını kılma oranı 50.5, kentte yaşayanların ise 39.4. Demek ki kent hayatı Müslümanların günlük ibadetlerini olumsuz etkiliyor.
Eğitim seviyesi arttıkça vakit namazlarını her zaman kılanların sayısı azalıyor. Demek ki ülkede verilen eğitim namazı teşvik etmiyor. Veya vakit namazı öncelikler sıralamasında geriye düşüyor.
Oysa tahsili olmayanlarda bu oran yüzde 69.3.
Ara sıra kılanlar yüzde 12.7.
Oruç bahsine gelince namaza nazaran oruç ibadetinin daha çok yerine getirildiği gözüküyor. “
Bir disiplin ve alışkanlık haline getirilse bu kişiler vakit namazını da kılarlar.
Şartların kolaylaşması sonucu Hacca ve Umre'ye gidenlerin sayısı da artmaktadır.
Yeni Anayasa ve kanunların halktaki bu hassasiyeti göz önünde bulundurması şarttır.