Ara sıra rastladığı nükteli anekdotları bana da okurdu. Aklımda kalan biri şöyle: Bir okuyucu şikayet ediyor: “Geçende bir çay bahçesi civarından geçiyordum. Şu şarkı kulağıma çalındı: Adalardan bir yar gelir bizlere. Böyle mühtehcen şarkıların umuma açık yerlerde söylenmesine mani olacak kimse yok mudur?”
Yüzyıl önceki ahlâk böyle. Biz yanmışız arkadaş.
Aramızda yaş farkı olmasına rağmen daima ben sordum o cevap verdi. O kadar donanımlı biri idi ki bilhassa İslâmî konularda benim için fetva makamı oldu. Yüzyüze baka baka konuşmadan konuşur hâle geldik.
Kendisi hafızdır, muhteşem bir hafızası vardır. Benim gibi dün yediğini unutmaz. Tertipli, düzenli, arşivci, bilimsel disiplini olan biridir.
Sevgili kardeşim Prof. Dr. Ali Birinci gibi o da bir kitapseverdir. Kadıköy sahafları arasında mümtaz mevkii vardır. Yıllarca topladığı kitaplardan oluşan hatırı sayılır bir kütüphanesi vardır.
İsmail Kara kitap toplamakla yetinmez onları okur. İslâmî ilimler bir yana; tarih, sosyoloji, felsefe, biyografi vb. gibi alanlarda geniş bilgisi vardır.
(“Ağlarım hâtıra geldikçe gülüştüklerimiz” mısraını tekrar ederiz).
Dergâh Yayınları kadar daha pek çok kurum için kitaplar hazırlamış, yayınlamıştır. Memleketi Rize için yaptığı yayınlar örnek olmalıdır.
Yıllardır ilgilendiği konular hakkında hazırladığı yirmiye yakın dosya vardır. Bunlardan en az yarısının kitap hâline gelmesi için ısrarcı oldum, emekliye ayrılmasını istedim.
Bu konuda rahmetli Prof. Osman Turan'ın söylediklerini yeri geldiğinde anlatırım.
Hoca'yı her bayram ziyaret ederdik. Çalışma odasında koca bir masası vardı. Üzeri notlar, fişler, kitaplar vb. ile dolu. Hoca masadaki çalışmaları hakkında bilgiler verirdi.
Bir seferinde epeyce anlattı, neler neler yapacağını söyledi. Sonra durdu, şöyle on saniye sustu, düşündü. Başını kaldırıp biz gençleri süzdü. Kederli bir ses tonu ile: “On tane Osman Turan gelse bu işleri bitiremez” dedi. Altı ay sonra da vefat etti.
Cenab-ı Hak İsmail Kara'ya uzun ömür ve sağlık versin. Bütün arzum elindeki dosyaların kitaba dönüşmesidir.
Bunlardan biri geçtiğimiz günlerde yayımlandı. “
” (Dergâh Yayınları, Kasım 2016, 639 sf.).
Kitabın birinci cildi daha önce yayımlanmıştı. İsmail Kara bu çalışması ile Cumhuriyet döneminde İslâm'ın nasıl anlaşıldığını, dine karşı hemen bütün çevrelerin nasıl yaklaştığını ortaya koyuyor.
Burada bu büyük eserin neleri kapsadığını sayıp dökmeyeceğim. Ancak bugün dahi sıklıkla gündeme gelen, ateşli tartışmalara sebep olan meselelerin aslını-astarını dile getiriyor. Laiklerle dindarların, akademisyelerin, siyasilerin, devlet adamlarının, Diyanet mensuplarının, medyanın, yerli ve yabancı araştırmacıların, bürokratların görüşlerine yer veriyor.
Sonlarken İsmail Kara'nın bu eseri ile ilmî neşriyata nasıl bir yenilik getirdiğini de söylemeliyim.
Eser akışkan dili, görsel malzemesi, ekleri ve dipnotları ile “kitaplaşması” yolunda âdeta bir devrim yapıyor.
Okurun ilgisi ve dikkati sürekli diri tutuluyor; kalın kitap okumaktan korkanların (benim gibi) korkusu yok oluyor.
Sevgili İsmail Kara'yı tebrik ediyor, nice kitaplara diyorum.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.