Adalet dairesi

00:0014/05/2014, Çarşamba
G: 12/09/2019, Perşembe
Mustafa Kutlu

Eski kitaplarda yazar, okuyanlar bilir, okumayanlara hatırlatalım. Meselâ İbn Haldun"un Mukaddime"sinde, Kınalızâde"nin Ahlâk-ı Alâi"sinde vardır.Bir çember çizilir.Bunun adı "Dâire-i Adliye" veya "Adalet Dâiresi"dir.Altına şu metin ilave edilir.Metni aynen veriyorum, sonra şerh edeceğim.Adldir mûcib-i salâh-ı cihanCihan bir bağdır dîvarı devletDevletin nâzımı şeriattırŞeriata olamaz hiç hâris illâ mülkMülk zapt eyleyemez illâ leşkerLeşkeri cem edemez illâ malMalı cem eyleyen râiyettirRâiyeti kul

Eski kitaplarda yazar, okuyanlar bilir, okumayanlara hatırlatalım. Meselâ İbn Haldun"un Mukaddime"sinde, Kınalızâde"nin Ahlâk-ı Alâi"sinde vardır.

Bir çember çizilir.

Bunun adı "Dâire-i Adliye" veya "Adalet Dâiresi"dir.

Altına şu metin ilave edilir.

Metni aynen veriyorum, sonra şerh edeceğim.

Adldir mûcib-i salâh-ı cihan

Cihan bir bağdır dîvarı devlet

Devletin nâzımı şeriattır

Şeriata olamaz hiç hâris illâ mülk

Mülk zapt eyleyemez illâ leşker

Leşkeri cem edemez illâ mal

Malı cem eyleyen râiyettir

Râiyeti kul eder pâdişah-ı âleme adl.

(* Mülk kelimeleri "melik" diye de okunabilir)

Bakınız metin "adl" ile başlıyor, "adl" ile bitiyor. Yani başı adalet, sonu adalet. Öteki unsurlar çemberin neresinde olursa olsun, dönüp dolaşıp gelecekleri yer adalettir.

Şimdi gelelim açıklama faslına.

1. İnsanoğlu tek başına yaşayamaz (Yalnızlık Allah"a mahsus). Çünkü insan medeniyyün-bit"tab"dır. Yani yaratılış itibarı ile cemiyet halinde yaşaması gerekir. Ve öyle de yaşar.

2. Cemiyet halinde yaşayan insana bütün fertlerin tâbi olacağı bir mevzuat lazımdır. Bu töre olabilir; kanun, örf, şeriat olabilir.

3. Bu mevzuatı ayakta tutacak (ona uyulmasını sağlayacak) bir organizasyona ihtiyaç vardır. Bu padişahtır, devlettir, hükümettir.

4. Fertler cemiyet halinde yaşayabilmek için, yani medeni olabilmek için kanuna, örfe, padişaha, devlete, hükümete itaat etmek zorundadırlar.

5. Padişaha (devlete-hükümete) itaati mümkün ve zaruri kılan padişahın (devletin-hükümetin) âdil olmasıdır.

6. Çünkü adalet mülk ve devletin salâhının teminatıdır (Adalet mülkün temelidir).

7. Mülkü korumak için askere ihtiyaç vardır.

8. Askerin varlığı için mal (toprak-mahsul-üretim) ve para lazımdır.

9. Üretimi yapan, toprağı ihya eden ve parayı sağlayan (vergi veren) râiyettir (yani halktır).

10. Vergiyi adaletle toplamak ve adaletle harcamak padişahın (devletin, hükümetin) görevidir.

11. Cihanın ayakta durmasının (yani nizâm-ı âlemin) asıl sebebi adalettir.

Sözün nihayetinde Viyana"da sefir iken bir aşk macerası yüzünden havagazı ile intihar eden meşhur Sadullah Paşa"nın bir kıtasını da buraya almayı münasip gördüm:

Hürriyet olmayınca emniyet olmaz

Emniyet olmayınca sa"y olmaz

Sa"y olmayınca servet olmaz

Servet olmayınca saadet olmaz

Paşa"nın fikrine katılmadığımızı beyan edebiliriz. Neden? Çünkü hazret adaletin yerine serveti koyuyor ki, insanlığa yapılacak en büyük kötülüktür. Para hiçbir vakit adaletin önüne geçemez, geçmemelidir.

Günümüzün dünyasında "para her şeydir" deniyor, bu sebeple dünyanın burnu boktan çıkmıyor.

Türkiye beyaz bir sayfa açmak istiyor, hatta bunun için "Yeni Türkiye" tabiri kullanılıyor. Bu işin ilk adımı "yeni anayasa"dır. Bu anayasayı yapamıyorsak ülkede "Kâht-ı rical" vardır. Hâlâ bir "darbe anayasası" ile işleri yürütüp (veya yürütemeyip), sonra hukuktan bahsetmek abestir.

Türkiye"nin ciddi bir ülke olup olmaması yeni bir anayasa

yapabilmesine bağlıdır.