Suriye'de 2011'den bu yana ilk geniş çaplı ateşkes Cuma'yı Cumartesi'ye başlayan gece başladı. IŞİD ve Nusra'yla, daha doğrusu terör örgütleriyle mücadelenin kapsam dışı olduğu ateşkes kararı, aynı gece BM tarafından da kabul edildi.
Lakin rejimin ve Rusya, İran gibi destekçilerinin, rejimden yana olmayan neredeyse her grubu terörist olarak gördüğü iç savaş ortamında, 'terör örgütleriyle mücadele dışında tüm silahlar susacak' mantığı, rejimin sahada rahat hareket edebilmesinin dışında ne sağlayacak, merak konusu.
Rusya, BM'nin çatışmasızlık kararı gereği, tüm hava operasyonlarını bir gün boyunca durdurdu. Aynı şekilde ABD liderliğindeki koalisyon uçakları da Suriye semalarında uçmadı. IŞİD'in sürpriz diye nitelenen ama hiç de sürpriz sayılmayan Tel Abyad saldırısı, ateşkesin başladığı ilk saatlerde geldi ve dün gün boyu devam etti. Hava eskortlarından mahrum PYD'nin, Tel Abyad'ı elinde tutmakta zorlanması, bir gün ara verilen hava saldırılarının kaldığı yerden başlayacağını gösteriyor. Yani ABD IŞİD'e hava saldırısı düzenleyecek, Rusya IŞİD adı altında IŞİD'in bulunmadığı yerleri bombalamaya devam edecek. Ancak karada ateşkesi ilk kim bozacak, kilit mesele bu. Nitekim ateşkesin ilk saatlerinde dahi rejimin Deraa, Humus, Halep, Şam, Hama ve Lazkiye kırsallarında çeşitli bölgelerde ateşkesi ihlal ettiği muhalifler tarafından bildirilirken, rejim de Hama merkezinde bomba yüklü bir aracın patlatılmasının ardında muhaliflerin olduğunu söyleyerek muhalifleri ateşkesi ihlal etmekle suçladı bile. BM'se bir ateşkes ihlali bildiriminin incelenmekte olduğunu bildirdi.
Lakin yine de ilk gün için çatışmaların yoğunluğunda önemli orada azalma vardı. Muhaliflerin “on beş gün boyunca ateşkese uyacağız” sözlerine büyük oranda uyması, Nusra'nın, muhaliflerin ateşkese uyma kararını eleştirse de, İdlib gibi aktif olduğu bazı bölgelerde sivillerin yaşadığı alanlardan ateşkes öncesi çekilmesi bunda etkili oldu. Yine de ateşkes öncesi son dakikalara kadar devam eden Rusya destekli rejim saldırıları son günlerde en şiddetli seviyelere yükselmişken, çok da umutlu olamıyor insan. Bakalım Suriye'de sessizlik kaç gün sürecek?
İmkansız dedikçe normalleşiyor. “Yok canım, olamaz” dedikçe olasılığı artıyor. Donald Trump'ın Başkan adaylığından bahsediyorum.
1 Şubat'ta Iowa'da başlayan ön seçimlerde 8 delegeyle kazanan Ted Cruz'un hemen ardından 7 delegeyle Marco Rubio'yla ikinciliği paylaşan Trump, ardından üç eyalette tabiri caizse rakiplerinin tozunu attırdı. New Hampshire'da 23 delegenin 11'ini, South Carolina'da 50 delegenin tamamını, Nevada'da 30 delegenin 14'ünü alarak kazanan Trump, 11 eyalette ön seçimlerin yapılacağı 1 Mart için de anketlerde önde gidiyor. Örneğin en yüksek oy veren sayısına sahip eyaletlerden biri olan Massachusetts'te ön seçim anketlerinde %40'la öndeyken Cumhuriyetçi oy verenler arasında popülarite anketlerinde %56'ları görüyor.
Cumhuriyetçiler bile bu kadar kötü olamaz, bir başka ismi, örneğin ailesinden dolayı Jeb Bush'u bir süre sonra öne çıkaracaklardır diye düşünüyorduk ama Trump'ın inanılmaz yükselişi devam ederken diğer adaylar yolda birer birer dökülüyor. Bunlardan biri de Jeb Bush. Ailesinin popülaritesine yaklaşamayan Bush yarışta erken havlu atarken, Trump'ın en yakın takipçileri Cruz ve Rubio'nun ön seçimlerde geride kalan dört eyalette ulaştıkları delege sayısı Trump'ın yarısına bile denk gelmiyor. Yaza kadar devam edecek ön seçimlerin sonucu açısından bir şey söylemek için henüz erken. Ama Papa'yla bile ağız dalaşına giren, diğer Cumhuriyetçi adayları işkenceyi yeterince desteklememekle suçlayan Trump'ın korkutucu yükselişi acaba 2016 sonunda Cumhuriyetçiler kazanırsa nasıl bir ABD ve beraberinde nasıl bir dünya ile baş başa kalacağız diye düşündürmeye başladı bile. Yoksa gelen gideni aratacak mı?
ABD Başkanı Barack Obama, giderayak Guantanamo'yu kapatma planını açıkladı. Başkanlık yarışına girdiği ilk döneminin en çarpıcı seçim vaatlerinden biri olan Guantanamo kampını kapatma konusunda bugüne kadar hiçbir şey yapmamasıyla eleştirilen Obama, bazılarına göre yerine getirmediği tek sözün de hakkını vererek itibarını korumaya çalışıyor. ABD Başkanı, kapatma planını “Bu aynı zamanda tarihimizdeki bir faslı kapatmakla ilgili” diyerek savunuyor. Doğru, Amerika'nın Gulag'ı olarak niteleyeceğimiz Guantanamo kampı, bir dönemin, ABD'nin el Kaide'yle mücadelesinin hikayesiydi. Şimdi el Kaide gitti, IŞİD geldi. Teröristleri veya 'terörist' olduğu iddia edilen kişileri yargılamadan bir kampta tutmak artık demode, dünyanın dikkatini çekiyor, aynı zamanda ABD'ye maliyeti de çok yüksek. Onları ve hatta 'potansiyel cihatçıları' Irak gibi, Suriye gibi ülkelere gitmek için teşvik edip orada 'Açlık Oyunları' misali öldürmek daha karlı ve daha temiz.
Ayrıca yedi yıl boyunca yerine getirilme konusunda hiçbir eylem alınmamış karar, İslamofobi'nin yükseldiği, bu sayede Trump gibi İslamofobiklerin bir sonraki ABD Başkanı olma yarışında önde koştuğu dönemde alınınca, Amerikan halkının bu korkularını kaşıyor ve Cumhuriyetçilerin İslam karşıtı propagandalarına su taşıyor. Temsilciler Meclisi Adalet Komisyonu'nda Müslüman Kardeşler'in terör örgütü sayılmasına yönelik tasarının kabul edildiği bugünün ABD'sinde, bu tasarının karara dönüşmesi gibi Guantanamo planının da kabul edilmesinin önünde çok yol var. Lakin bu planıyla beraber Obama, “sözlerimi tuttum” diyerek kendi vicdanını rahatlatmaya çalışsa da, özellikle ikinci döneminde ortaya koyduğu pasif politikalarıyla geride bıraktığı Orta Doğu ve dünyada, maalesef hiç de iyi hatırlanmayacak.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.