Suudi Arabistan İran’a karşı agresifliğini gitgide artırıyor olsa da, ülkenin İran’la savaş ilan etmesi pek mümkün değil. Doğruya doğru, Suudi Arabistan bölgede en çok silah satımı yapan ülke ancak Yemen’de İran destekli Husilere karşı başlattıkları savaş dahi bir fiyaskoya dönüşmüş durumda. Suudilerin aynı anda iki cephede savaşacak askeri kapasiteleri olmadığını bildiğimizden geçtiğimiz yıllarda
“Suriye’ye müdahale etme”, “300 bin asker gönderme” v
e bunun için
vb. iddialarını gerçekçi bulmamış; bunda haklı çıkmıştık. Suudilerin bugün de İran’la doğrudan ya da Lübnan’da Hizbullah üzerinden dolaylı olarak savaşa girmesi, kendilerine kazançtan çok kayıp getirir. Körfez ülkelerinden destek arasa da, en büyük askeri desteği alabileceği Mısır’dan aksi yönde açıklama geldi bile.
CNBC’ye verdiği röportajda,
“Bölgenin daha fazla kaosu kaldırmayacağını
” ifade ederek Hizbullah-Suudi Arabistan sıcak çatışmasından kaçınmak gerektiğini söyledi. Ekonomik ve siyasi çalkantının ortasında 2018’de yeniden Cumhurbaşkanlığı seçimine gidecek olan Sisi,
Irak ve Suriye’de yolun sonunu gören DAEŞ artıklarının Libya’ya da Mısır’ın Sina bölgesine yerleşmesi
tehlikesi nedeniyle muhtemelen Mısır’ın daha fazlasını kaldıramayacağını düşünüyor olabilir ve bu doğrudur. Dolayısıyla Suudi liderliğindeki Körfez şimdilik Lübnan’a yönelik bir savaş başlatmaktan kaçınabilir, baskıyı artırmak için Katar’a uyguladıklarına benzer bir ambargo uygulayabilir. Ancak iki yıl önce Lübnan Ordusu’na ve emniyet teşkilatına yaptıkları yardımları kesme ve yenilerini durdurma kararı alan Suudilerin bu tavrı, Hizbullah’ın gücünü zirveye çıkarmasına sebep oldu; siyasi ve ekonomik ilişkilerin tamamen kesilmesi, Lübnan tamamıyla İran’ın eline teslim etmek anlamına gelir.