Yuh artık

04:0025/04/2017, Salı
G: 17/09/2019, Salı
Mehmet Şeker

Kış boyunca “Baharı bekleyin… Bahar gelecek, görün bakın neler olacak” diye bahara güzellemeler yaptılar.



Arap Baharı gibi, gönüllerinde büyüttükleri bir Türk Baharı beklentisini fokurdattılar.



En çok özendikleri Mısır modeliydi.



Karlı, yağmurlu ve soğuk bir kış böyle geçti.



*


Bahar geldi.



Çiçekler açtı, böcekler uçtu.



Beklenen bahar bu muydu?



Buysa, her sene geliyor.



Fark ne?



15 Temmuz'daki başarısız darbe teşebbüsünün rövanşıydı kast edilen.



“Daha güçlü geleceğiz. Bu defa yarıda bırakmak yok. Sokağa çıkan silahsız insanlar karşısında yenilmeyeceğiz ve istediğimizi alacağız…”



Kulaktan kulağa fısıldanan bahar şifresinin açık hali buydu işte.



*


Mart geçti.



Beklenen tren gelmedi.



Nisan da bitmek üzereydi ki…



23 Nisan günü bir sürprizle karşılaştık.



Gelenek olduğu üzere 23 Nisan'da Cumhurbaşkanı ve Başbakan, koltuklarını bir süreliğine çocuklara bırakıyor malûm.



Yine öyle oldu.



Başbakan Yıldırım'ın koltuğuna oturan çocuk başbakan, akranı çocuklardan oluşan Bakanlar Kurulunu topladı.



Çocuk bakanlardan biri, elindeki kâğıdı okudu.



Bildiri niteliğinde üç beş cümle.



“Medeniyetler ittifakı girişimi…”



“Dinler arası diyalog…”



“İyi gidiyor…”



“Yürüyoruz, vazgeçmiş değiliz…”



*


Haydi hayırlısı.



Demek bahar beklentisi buymuş.



Güler misin, ağlar mısın?



Aynı anda ikisi birden zor.



Sıraya koyalım.



Önce gülelim.



Koskoca darbecilerin geldiği yere bakarak, edep sınırlarını aşmadan gülmek hakkımız.



O sınır önemlidir her zaman.



[Demek istiyorum ki kasıkları tutmaya gerek yok gülerken. Abartmayalım.]



23 Nisan'da bir çocuk bakana, üç beş cümle söyletmeyi marifet sayacak hale gelmişler.



Savaş uçakları, helikopterler, tanklar, bombalardan sonra gelinen yer burası mı?



*


Elde kalanla yetinmeyi bilmek, kanaatkâr olmak iyidir, mutluluğun en temel unsurudur ama hakikaten bu kadarı fazla.



Çok fazla.



Yahu biz Kemal Efendi ile kemali afiyetle kafa bulurduk…



Sen ancak 23 Nisan'da o koltuğa beş dakikalığına oturabilirsin diye…



Siz şakayı gerçek yaptınız.



Şaka, şaka haliyle güzeldir.



Gerçek olduğunda çoğu zaman kakaya döner.



*


Gelelim ikinci kısma.



Can sıkıcı olan, ağlamayı hak eden…



Kimin ne okuyacağı kontrol edilmiyor mu?



Hâlâ içeride barındırıyor musunuz bu cins yaratıkları?



Yuh artık.



Hani hepsi tek tek tespit edilmişti?



Köşe bucak temizlenmişti, yâr gelince toz olmayacaktı?



İçeride kimseye göz açtırılmıyordu?



Ne oluyor orada, neler oluyor?


#15 Temmuz
#23 Nisan
#Arap Baharı