Yozgat, Yozgat olalı böyle toplantı görmedi

04:007/03/2017, Salı
G: 17/09/2019, Salı
Mehmet Şeker

Çamlığın başında tüter bir tütün, acı çekmeyenin yüreği bütün…



Yozgat'a girer girmez, bu yanık türkü eşliğinde Çamlık istikametine yöneldik.



Bakalım nasıl tütüyor diye kontrol etmek için.



Tepedeki otelin çatısından yol arkadaşım Fahri Tuna şehrin fotoğrafını çekerken, ben de tetkiklerimi tamamladım; ardından birer çay içtik.



Sıra ödemeye gelince, “Buraya kadar gelmişsiniz, iki çay için para mı alalım?” cevabıyla karşılaştık. Orada kalacak değiliz, sadece manzara için uğramışız hâlbuki.



Biraz sonra şehrin içine girdik, bir lokanta aramaya başladık.



Danıştığımız bir esnaf, ben ısmarlayacağım diye tutturdu.



Çok ısrarlı davranmasına rağmen kabul etmedik.



İşte Anadolu…



Şehre gelmiş hiç tanımadığı kişilere ikramda yarışıyor.



*


Yozgat'a “Kaldırımlar'dan Sakarya'ya Necip Fazıl Sempozyumu” için gitmiştik.



Valilik, Belediye, Bozok Üniversitesi ve Türkiye Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen dört günlük sempozyum büyük ilgi gördü.



Sözlük karşılığının “bilgi şöleni” olmasını ne kadar anlamlı bulduğumu belirtmek isterim.



Bilenle bilmeyenin farkına bir kere daha işaret ederek, “Kaldırımlar'dan Sakarya'ya Necip Fazıl Bilgi Şöleni” diyebiliriz.



Bozok Üniversitesi salonlarında düzenlenen program boyunca 24 oturum yapıldı.



*


Diyebilirim ki Yozgat, Yozgat olalı böyle toplantı görmedi.



Çok farklı açılardan Üstad'ın eserleri ve hayatı üzerine bildiriler sunuldu.



Necip Fazıl'ın Düşünce Dünyası, Hikâyeleri, Şiirinde Kimlik Dokusu, Çevresi, Büyük Doğu ve Gelecek Tasavvuru, Poetikası, Edebiyatımızdaki Yeri, Eleştiri Dünyası, Dil ve Üslubu, Şiirleri, Davası, Eserlerine Tematik Yaklaşım, Sanat Dünyası, Yakın Tarihimize Bakışı, Tiyatro Eserleri, Gençliğe Bakışı…



Anadolu Mektebi Mensubu Gençlerin Dilinden Necip Fazıl, Şiirlerinde ve Hikâyelerinde Şehir, Hakikat Arayışı, Fikir Çilesi, Tasavvuf Anlayışı, Sanat ve Düşünce Dünyamızda Necip Fazıl Kısakürek, Devlet ve Cemiyet Tasavvuru gibi ana başlıklar altında düzenlenen oturumların her birinde akademisyenler ve yazarlar kendi alanlarıyla ilgili bildiriler sundu.



Son oturum, değerlendirme toplantısıydı.



Her oturumda dört-beş konuşmacı bulunduğuna göre, yüz kişiden fazla akademisyen ve yazar Üstad'ı anlatmış demektir.



Bana da “Necip Fazıl'da Mizah ve Polemik” başlığı altında konuşmak nasip oldu.



*


Geçmişten bugüne ulaşan Bekri Mustafa ile ilgili kıymetli bir nükte vardır.



Hastalığı ağırlaşmış bir ahbabına demiş ya “Öte tarafta dünyanın hali nasıldır diye sorarlarsa; Bekri Mustafa, Ayasofya'ya imam oldu de, ötesini anlarlar.”



Tıpkı onun gibi, Necip Fazıl hakkında bana da konuşmak düşmüşken, ister istemez bunu hatırladım.



Üstad'ın vefatı üzerinden 34 yıl geçti.



Onu tanıyanlar, yanında bulunanlar, sohbetine katılanlar, konferansını dinleyenler günden güne azalıyor.



Bir vakit sonra, bu gibi toplantılarda, Üstad'ı tanıyanları tanıyanlar konuşacak demektir.



Sakıncası yok elbette.



Bugün Yunus Emre, Fuzuli, Şeyh Galip, Nasreddin Hoca, Yesevi hakkında bir toplantı yapıldığında konuşanlar arasında, bizzat tanıyan birini bulmak mümkün mü?



Necip Fazıl'ı yakın dönemde kaybettiğimiz için, hatıraların kıymetine dikkat çekmek istedim sadece.



Sözün burasında, “Bizim klasiğimiz yoktur” diyen birini hatırladım.



Kimdi o?



Daha Mevlana'yı saymadık, Sinan'ı saymadık, yüzlerce büyük ismi saymadık.



Aşağılık kompleksi içinde söylenmiş o garip sözü hatırlıyoruz, klasiklerimizi hiçbir zaman unutmuyoruz da, söylenin adı bile gelmiyor aklımıza.



*


Anadolu'nun ortasında küçük bir şehir olan Yozgat'ta böylesine geniş çaplı bir Necip Fazıl Sempozyumu yapılması her türlü takdirin üzerindedir.



İlginin yüksek olması ise ayrı bir güzellikti.



Kendi adıma, orada bulunmanın ne kadar kıymetli olduğunu anlatmak kolay değil.



En güzel tarafı ise, eski dostlarla görüşmenin yanında, orada çok kıymetli insanlarla tanışmak oldu.


#Bozok Üniversitesi
#Necip Fazıl
#Yozgat