Geçenlerde bizim eski otoparkçı Yılmaz ustaya rastladım. Epey olmuştu görüşmeyeli. İşi bıraktıktan sonra karşılaşmamıştık. Hal hatır faslından sonra hemen “Emekli olmak ne berbat bir şey” dedi.
Bir cenazeden dönüyormuş. Meşguliyetsizlik yaşlandırmış.
“Bilirsin, kahve alışkanlığım yok. Oyun bilmem, sigara içmem. Evde de duramıyorum. Hanım, 'yalı kazığı gibi oturma' diyerek temizliğe başlıyor. Torun torba desen onlar da koca adam oldu. Üniversiteye giden adamı elinden tutup okula veya parktaki salıncaklara götürecek değilim. Alışmışım, her sabah dışarı çıkmadan duramıyorum. Akşama kadar böyle dolaşıyorum işte. Arada bir hısım akrabaların, konu komşunun cenazesine gidiyorum. Bazen de hiç tanımadığım kişilerin cenazelerine katılıyorum.”
Herkesin bir hikâyesi var.
Çoğu hüzünlü.
Yılmaz usta işinde hakikaten ustaydı. Garajın yeni müdürü işine son verdi. Zaten emekliydi, tekrar emekli oldu. Tam emekli, çok emekli ne demeli bilmem ki?
Verimliyken, tecrübesini konuştururken, bir insanın elinden işini almak hakikaten zulüm…
Ama öte yanda iş bekleyen gençler var.
Üstelik maliyet daha ucuz.
*
O ayak üstü sohbet, son döneminde Çankaya'da bir nevi tecrit yaşayan Atatürk'ü hatırlattı nedense.
Ardından darbe ile devrilen Celal Bayar'ı.
Büyük projelerini hayata geçirme planları yaparken zehirlenen Turgut Özal'ı da içimden rahmetle andıktan sonra, bilin bakalım aklıma kim geldi?
*
Yok yeni anayasaymış…
Yok Başkanlık sistemiymiş!
Yapılacak çok işler varmış!
Büyük hedeflermiş!
Çılgın projelermiş!
Yahu uğraşmasın artık bunlarla.
Biz hallederiz, ne yapılacaksa yaparız, merak etmesin.
Otursun, keyfine baksın.
Çok çalıştı, artık dinlensin.
Arada bir yurt dışına çıksın.
Büyükelçilerin güven mektuplarını alsın.
Davetler versin, yemekler düzenlesin.
Çiçeklerle ilgilensin.
Torunlarını sevsin.
*
Bazılarının, hakkında bu tür ifadeler kullandığına şahit olunca…
Vefaspor'un niye yükselemediğini kolay anlayabilirsiniz.
Fakat burada diğerlerine benzemeyen bir taraf var.
Bunu göz ardı etmek gaflettir.
Resen emekliye sevk edilen bir subaydan bahsetmiyoruz.
Yahut az önce anlattığım Yılmaz usta ile aynı konumdaki birinden…
Bu usta başka usta!
Siyasetin 'Usta'sı...
Karşısında dünyanın titrediği liderlere rest çeken, posta koyan Reis.
Ve hiç unutmayalım, Cenabı Hakkın sevgili kulu.
*
Ona “Kenara çekil, otur keyfine bak, torun torba ile vakit geçir” demek için, ya hiç tanımamış olmak gerekir yahut tanıdığını zannederken kapasitesinin ve gücünün farkında olmamak.
İkisi de aynı kapıya çıkar.
Bilmeyen, gaflet, dalalet ve hıyanet istasyonları arasında gidip gelmeye devam etsin.
*
Gözünü budaktan sakınmayan…
Hedefine yürümekten asla vazgeçmeyen…
Daha ilk günden kefeni giyip yola çıktığını söyleyen…
Defalarca darbe girişimine maruz kaldığı halde hepsinin içinden ustalıkla sıyrılan…
Rakiplerini saf dışı bırakırken kabalaşmayan…
Bin türlü numara ile alt edilmek istenirken galip gelen…
Hakkındaki çirkin iftiraları, dedikoduları boşa çıkaran…
Liderliğini hem milletin, hem de cümle âlemin kabul ettiği birinden bahsediyoruz.
Rabbim ona ömür versin.
Yolu hep açık olsun.